Hizbü’l-Lutf Duası

Bu konu zeinarda tarafından 10 sene önce açıldı, 675 kere okundu ve 1 Cevap verildi.
zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
10 sene önce

İmam Şâzilî Hazretlerinin Hizbü’l-Lutf DuasıRahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi Allah’adır. Rahman ve Rahîm O’dur. Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir. (Haydi, öyleyse deyiniz): “Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden medet umarız.” Bizi doğru yola, nimet ve lütfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.Âmin! Allahım! Yerlerin ve göklerin en mükemmeli, Efendimiz Hazreti Muhammed’e en faziletli salevât, en bol berekât, en temiz ve en feyizli tahiyyât ile, her an, her lahza salât ve selam eyle! Ey lütufları bütün kullarını kuşatan, iyilikleri mahlûkâtının hepsine ulaşan Rabb-i Rahîm! Bizi o lütuflar dâiresinden hâriç tutma. Bizi korktuklarımızdan da emin eyle. Ey âyât ve âsârıyla apaçık Zâhir, Zât’ı, hakikatiyle ihata edilmeyen Bâtın ve en ince noktalara kadar ihtiyaçları gören, gözeten Latîf! Açık-gizli lütuflarınla bizim de hep yanımızda ol. Senden lütuflarınla, bizleri bela ve musibetlerden korumanı, gönlümüzü de icrâât-ı sübhaniyene karşı teslimiyet ve rıza hisleri ile doldurmanı diliyoruz. Allahım! Hakkımızdaki ezelî hükmü bilen ve veren Sensin. Bizi olacakların zararlarından lütfunla muhafaza buyur. Ey her zaman lütuflarıyla muamele eden Yüceler Yücesi, ey Evvel, ey sığınılacak yegâne kapının Sahibi ve ey dönüşün sadece Kendisine olduğu Latîf! Ne olur, bu kullarını da hususi sıyanet seralarına al! Ey yarattıklarını kaza deryalarının kahr u iptila dalgaları arasında imtihanlara tâbi tutan Hakîm-i Mutlak! Bizleri necât gemisinde bulunan ve bütün âfetlerden sıyanet edilen kullarından eyle. Riayeti altına aldıkları kullarını lütuflarıyla sevindiren, onları muhafaza buyurup şanına yaraşır şekilde her zaman anan Rabbimiz! Her şeye gücü yeten Kadîr, her şeyi duyan Semî’, her şeye mahiyetinden daha yakın Karîb ve bütün varlığın dualarına icabette bulunan Mücîb yalnız Sensin. Koruyup gözetmesi en güzel ve en hayırlı olan da sadece Sensin. Lütfen ve keremen, ne olur, bizleri de koruyup kolla. Ya İlahenâ! Senin bütün âlemleri kuşatan gizli lütufların, açık olanlarından çok daha fazladır. Lâkin o gizli lütufları ancak ârif-i billah olan kalb gözleri açık kulların sezebilir ve görebilirler. Gördüklerinde de o lütuflara gözlerini diker ve onlarla her türlü kötülükten emin olurlar. İnce perdeler arkasında sürekli akıp duran o gizli lütuflarını bizim vicdanlarımıza da duyur Allahım, duyur ve bizleri de o lütuflarınla her türlü kötülükten muhafaza buyur. Ya İlahenâ! Sen bir şey hakkında hüküm verdiğin zaman, “ol” dersin, o da hemen oluverir. Senin, kulların hakkındaki ahkâm-ı sübhaniyeni ne bir ârif ne de bir başka Hak yolcusunun himmeti geri çeviremez. Her türlü belalardan koruyan gizli eltâf-ı sübhaniyenin kapılarını bizler için de açtın. Sana hamd olsun. Belalardan koruyan o sağlam kalelerin içine kapının bu sadık bendelerini de al Allahım!Ya İlahenâ! Kullarının, özellikle de muhabbet ve sevgine mazhar kıldığın kullarının ihtiyaçlarını en ince noktalarına kadar gören, gözeten Latîf Sensin. Cömertliğinin tecellîlerini göster ve bizi de özel lütuflarınla sevgine mazhar kıldığın kulların dairesine al. Ya İlahenâ! Lütuf Senin vasfın, iç içe değişik lütuflar ahlâkın, ahkâmını kulların üzerinde icra buyurman da şanındır. Lâkin Sen öyle re’fetli, öyle lütufkâr bir Rabb-i Rahîmsin ki, hükümlerinde daha çok adaletinle değil lütuflarınla davranırsın. Ya İlahenâ! Biz var değilken ve varlığın ne demek olduğunu bilmiyorken, ihtiyacımız da yokken lütuf ve âtıfet buyurup Sen bizi varettin. Şimdi lütuf ve ihsana ihtiyacımız olduğu bir zamanda bizleri lütfundan mahrum mu edeceksin? Hâşâ ya Rabbî! Sen Merhametliler Merhametlisisin; kâfî ve vâfî lütuf ve cömertliğin sahibi yalnız Sensin. Ya İlahenâ! Görüp gözettiğin zaman lütfun hıfzın, koruyup kolladığın zamanda hıfzın lütfun olur. Bu kullarını da lütfunla sarıp sarmala. Muhafaza surlarının içine bizleri de al. Ya Latîf, Senden ebedlere kadar sürecek lütuflar dileniyoruz. Ya Hafîz, kötülüklerden, düşmanlık besleyenlerin şerlerinden bizleri koru. Ya Latîf, ömrü korkular içinde geçen bu âciz ve zayıf kuluna Senden başka kim medet edebilir ki! Biz var değilken, varlığın ve istemenin ne demek olduğunu bilmiyorken, lütuf buyurup bizi var ettin. İhtiyaç halinde olduğumuz şu halimizde de dilediğimiz ve dilendiğimiz şeyleri bizlere lütfeyle ya Rabbi! [Allah kullarına büyük lütuf sahibidir. Dilediği her kulunu, bir türlü rızıklandırır. O, pek kuvvetlidir, üstün kudret sahibidir. (3 defa)] Ya Latîf! Korku verici bir hal ile karşı karşıya kalanlara nasıl bir üns ve esenlik lütfediyorsan bu nâçar kuluna da öyle bir üns ve esenlik bahşet. Ben ancak Senin lütfunla ünsiyete erebilirdim ve erdim; sadece Senin lütfunla selamet bulabilirdim ve buldum; yalnız Senin lütfunla emniyette olabilirdim ve oldum; bir tek Senin lütfunla korunabilirdim ve korundum ve yine sadece Senin lütfunla düşmanların düşmanlıklarından kurtulabilirdim ve kurtuldum. Evet, yalnızca Senin lütfunla ey Lâtîf ve Hafîz isimlerinin biricik sahibi Rabbim! [Allah, ilmi ve kudretiyle onları arkalarından kuşatır. Hayır, hayır! Kur’an onların iddia ettikleri beşer sözü değildir. O, Levh-i Mahfuz’da olan pek şerefli bir kitaptır.] En tehlikeli problemlerden bile, [gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür] ferman-ı İlâhîsini okuyarak kurtuldum ben. [Ve orayı her türlü şeytandan koruduk] ayet-i celîlesini söyleyerek bütün şeytanlardan ve hasetçilerden selamet buldum. [Allah bana yeter, O ne güzel vekildir] demek bana yetti ve ben nereden gelirse gelsin, bütün sıkıntılardan o güzel cümleyi vird-i zeban ederek sıyrıldım. [Allah o ilahtır ki, Kendisinden başka ilah yoktur. Hayy’dır, Kayyûm’dur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde, ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür. Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, sapıklıktan; hak, bâtıldan ayrılıp belli olmuştur. Artık kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse, işte o, kopması mümkün olmayan en sağlam tutamağa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir, bilir. Allah iman edenlerin yardımcısıdır, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise tâğutlar olup onları aydınlıktan karanlıklara götürürler. İşte onlar Cehennemlik kimselerdir ve orada ebedî kalacaklardır.] [Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir. Buna rağmen aldırmaz, yüz çevirirlerse, ey Rasûlüm de ki: “Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na dayanırım. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir.”] Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. [Kureyş’in güven ve barış anlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak için, kış ve yaz seferlerinde faydalandıkları anlaşmaların kadrini bilmiş olmak için, yalnız bu Ev’in (Kabe’nin) Rabbine ibadet etsinler! Kendilerini açlıktan kurtarıp doyuran, korkudan emin kılan Rabbilerine kulluk etsinler!] [Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd] hürmetine Hakk’ın kifayetiyle serfiraz oldum. [Hâ Mîm. Ayn Sîn Kâf] hürmetine mazhar-ı himaye kılındım. [O’nun sözü haktır. Hâkimiyet O’nundur.] [Rabb-i Rahim’den sözle olan bir selâm yine onlara… (19 defa)]Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının sultanı! Bu yüce hakikatler ve sırlar hakkı için bizleri şerlerden ve şerîrlerden ve her türlü kederlerden muhafaza buyur. [De ki: “Geceleyin veya gündüzün gelecek tehlikelere karşı o Rahman’dan başka sizi kim koruyabilir?”] Rahmaniyetin kilâeti hürmetine bizleri de koru ve bizi Senden başkasına terk etme. Rabbim, bu yakarışlar kapının önünde duran perişan bir dilencinin istekleridir. Onları da, bütün dilekleri de gerçekleştirecek havl ve kuvvet ise sadece Sana aittir. Ey Rahmet Sultanı! Âlemlere rahmet olarak irsal buyurduğun, Hâtemü’l-Enbiya, Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e salât ü selam eyle ve O Zat-ı Akdes-i Risalet Penahî’yi temcîd, teşrif, tekrim, tebcîl ve ta’zîm buyur. Ey Hannân ü Mennân! Bizi rahmetinden uzak tutma ve bize her zaman emn ü eman ver. [Selam bütün peygamberlere. Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allah’a.]

ezgilim
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 85
Yanıt Sayısı: 2206
8 sene önce
ellerine sağlık Zeinarda..okunmaya değer ne güzel paylaşım.
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23542 Kayıtlı Üye
  • 16560 Konu
  • 143811 Cevap
  • Son Üye Seo-Ul-Gog
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)