Vazgeçmenin Paradigması

Bu konu özlem35. tarafından 11 sene önce açıldı, 618 kere okundu ve 19 Cevap verildi.
özlem35.
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 234
Yanıt Sayısı: 445
11 sene önce

Bir şeyi elde etmenin yolunun ondan vazgeçmek olduğunu size söylesek pek inandırıcı gelmez ama biz yine de anlatalım. İşe bir örnekler başlayalım; Ayşe ve Ali adında iki tane konu mankenimiz var. Her ikisi de ortama bir mahallenin çocuklarıdır. 18-22 yaşları arasındadırlar. Ayşe ortalama bir kızdır belki liseyi bitirmiştir belki bitirememiştir. Belki de Açık Öğretim’de filan okumaktadır. Öyle dikkat çekici bir güzelliği yoktur. Hatta bir çok yanını kusurlu bulmaktadır. Bir havası, tarzı, belli bir mesleği ya da geliri de yoktur. Ayşe ciddi bir özgüven sorunu yaşamaktadır çünkü her gün çeşitli dizilerde gördüğü yaşıtları ile rekabet edecek gücü ve özellikleri kendinde görememektedir. Ne onlar kadar güzel, havalı, seksi, diri, çekici ne de onlar kadar eğitimli, kariyerli ve gelir sahibidir. O filmlerdeki kızlar gibi “asil” bir aile yerine ortalama bir aileden gelmektedir. Hayata nasıl tutunacağını bilemez, gelinlik çağına gelmiştir ama ciddi bir talibi olmamıştır. Dahası ondan daha güzel olan mahallenin kızlarına bile talip olan çıkmamaktadır. Henüz aile ve etraf tarafından evlilik konusunda baskı altına alınacak yaşat değildir ama zaman zaman bu durum kafasına da takılmıyor değildir. “Ya evde kalırsam?” korkusu daha çok evde kalmış kızları gördüğü zaman akraba ve mahalle kızlarını gördüğünde aklına gelmekte ama bu durumu umursamamaya çalışmasına rağmen yine de kafasından çıkarıp atamamaktır. Televizyondaki kadınlarla nasıl rekabet edecektir. Özgüveni darbeli, hüzünlü üzüntülü, keyifsiz, neşesiz mutsuz ve umutsuz bir kız olmuştur. Yaşama sevincini kaybetmiştir. Herhangi bir şey için kendisinde “yapma ve harekete geçme” enerjisi bulamamaktadır. Çok çeşitli, karmaşık uygular içinde “zihinsel bir sürüklenme” yaşamaktadır. İşe Ayşe’nin bu durumuna “paradigma A” diyelim. Bütün bir araya gelmiş çok çeşitli enerji matematik konumlanma oluşturmuştur ve sonuç mutsuzluk ve özgüven yoksunluğudur. Birden sahneye Ali çıkar. Ali, kendine göre doğru bir sistem kurmuştur. Genel paradigmalara uygun yaşamış, gerekenleri yapmış, kendisi ile barışık tatminkar ve mutlu bir gençtir. Bir meslek lisesinde meslek öğrenmiş çıraklık ve kalfalık yaptıktan sonra usta olmuş, askere gidip gelmiş şimdi de küçük bir atölye açmıştır. Şimdi sıra evlenmeye gelmiştir, yine kendine göre “uygun” olarak gördüğü Ayşe ile ilgilenmekte ve onu “evinin kadını” yapmak istemektedir. Zaten birbirlerini çocukluktan beri tanımaktadırlar, Ayşe mahallenin kızıdır. (Bildiktir)Ali, duygularını ve düşüncelerini Ayşe’ye “açar”. Onu beğendiğini, onunla evlenmek istediğini, söyler. O andan itibaren her ikisinin de paradigmasını değişir. Ayşe “A” konumundaki çaresiz beğenilmeyen talep edilmeyen bir kız konumundan “B” durumuna, yani talep edilen istenilen, beğenilen bir kız durumuna geçer. “Paradigma A’nın matriks alanı “Ali”nin söyledikleri ile yıkılmıştır. Bu şekilde Ayşe’ye özgüvenini tetikleyecek bir enerji akımı Ali’in matriksinden geçmiştir.Dış dünyaya başka gözlerle bakmaya başlar çünkü Ali’n farkında olmadan gönderdiği enerji Ayşe’nin enerji alanına yeni bir güç katmıştır. Ayşe “B” paradigması enerjisi ile hareket etmeye başlar. Özgüveni başka bir paradigmaya, yani kafasındaki hedefe ulaşabilmek için “uygun kuvvete” ulaşmıştır. Ayşe’nin kafasında hedef her zaman dizilerdeki hayat olmuş ama bunun için yeterli özgüven enerjisine sahi olamamıştır. Ayşe yeni özgüven enerjisini “talep edilme” paradigmasından almıştır. Sadece bundan dolayı “Ali” ye hayır der. Ali’nin farkında olmadan Ayşe’ye kattığı enerji “Ali”ye “hayır” olarak geri dönmüştür. Gerçekte ise, yani somut dünyada somut veriler silsilesinde ne Ayşe’nin ne de Ali’nin hayatında hiçbir değişiklik olmamıştır. Maddi dünyaları somut kalırken, psikolojik dünyaları değişmiştir. Ayşe ne daha fazla güzelleşmiştir ne de Ali daha fazla yoksullaşmıştır. Ayşe, Ali’nin evlenme teklifine “hayır” diyerek “B” paradigmasından “C paradigmasına geçer. O artık sadece “talep edilmiş” değil aynı zamanda “hayır” demiş bir kişidir. Potansiyel enerjisi daha da büyür, etkinleşir. Kafasındaki hayallere ulaşabilmek içi gerekli enerjiyi bulduğunu hissetmektedir. Ali’nin teklifini kabul ederek bir esnafın karısı, ev hanımı olmaktansa dizilerdeki kızların dünyasına benzer bir dünyaya girmek niyetindedir. Ali ise bu duruma bir anlam veremez. Çünkü her şey “uygun-makul” görünmektedir. Ali bir ev geçindirecek durumdadır. Eliz yüzü düzgün, karakterli, kişilikli bir gençtir. Ayşe de kendi mahallesinden biri, kendisi gibi ortalama bir insandır. İki “ortalama” insanın evlenmesinden daha “doğal” ne olabilir? Ali, Ayşe’den vazgeçmek istemez. Onu kendisine bağlamak ve ikna etmek için çabalar göstermeye başlar. Ali farkında olmadan “Korteks Bilinçaltından” bir kız tarafından “istenmeyen adam” paradigmasından “bir kız tarafından istenen adam” paradigmasına geçebilmek için savaşmaktadır ama bunun farkında bile değildir. Ayşe’ye hediyeler verir, ikna konuşmaları yapar, araya aracılar koyar, ilanı aşk yapar. Ali’nin bütün bu çabaları sadece Ayşe’nin “C” paradigmasından “D” paradigmasına geçmesini sağlar. Özgüveni daha da artar, enerjisi çoğalır. Ayşe, artık bir erkeğe acı verebilecek kadar kuvvetli bir kızdır çünkü uğruna bir erkek yırtınmaktadır. Ayşe’nin potansiyel enerjisi ve özgüveni tavan yapar. O artık dizilerdeki kızlar gibi bir erkeği parmağında oynatacak kıvama gelmiştir. Ve bu gücü elde etmek için “hayır” demenin dışında bir şey yapmamıştır. Bir “hayır” sayesinde büyük bir ruhsal dönüşüm gerçekleşmiştir. Diğer yandan ise Ali de “A”paradigmasından “B” ve “C”, son olarak “D” konumuna geçmiştir. Artık yalvarmaya başlamıştır. Ayşe ile görüşmemekte, yüz yüze gelmemektedir. Şimdi artık “e” paradigması söz konusudur. Daha düne kadar mutlu ve düzenli bir şekilde yaşarken Ali şimdi kendini içkiye, hüzne ve mutsuzluğa vurur. Sürekli “olumsuz enerji” üretmektedir. Ayşe’yi düşünmekte, başkalarına sürekli ondan ve başına gelenlerden bahsetmekte ve ilgili düşünceler ve hayaller geliştirmektedir. İşte, Ali’nin “e” paradigmasında oluşturduğu enerjiler, adres Ayşe olduğu için TümAn alanında (soyut matriks) doğrudan Ayşe’nin matriks alanına ulaşmakta ve ona yeni enerjiler katmaktadır. Ali, “Ayşe” dedikçe onu düşündükçe ondan daha fazla uzaklaşır. Ali farkında olmadan Ayşe için acı çektikçe, onu düşündükçe, onu kendinden uzaklaştırmaktadır. Çünkü Ayşe yine Korteks bilinçaltında, kendine güç katan enerjilerin kaynağını Ali’nın acı çekmesinden, onu talep etmesinden kaynaklandığı “bilinçsiz-bilme” yolu ile bilmektedir. Bu sürecin devam etmesi için Ali’nin “E” paradigmasında kalması yani acı çekerek Ayşe’ye olan aşkının “talep” sürecinin devam etmesi gerekmektedir. Ali, “E” konumunda yani bir kadına aşkına ilan etmiş, aşkından vazgeçemez halde acı çekerek kuvvetli bir anlam enerjisi üretmektedir. Mahalle meyhanesinde oturup içki içerken o sırada meyhaneye ünlü üstat-bilgin Horasani gelir. Bir dünya adamıdır Horasan, belli bir milliyeti yoktur. Her dili ve her hali bilmektedir. Ali, son çare olarak durumunu Horasani’ye anlatır ve yardım ister. Horasani bilmenin ve bilginin ne kadar değerli olduğunu göstermek için ondan bilgi karşılığında maddi bir şeyler ister. Ali bedel ödemeden bilgiye sahip olsaydı ne o bilgiye ne de o bilgeye değer verirdi. Bilginin bedelini aldıktan sonra Horasani şunları söyler; “Ayşe’nin sana dönmesini istiyorsan en ondan “vazgeçmelisin” . Hem de gerçek anlamda. O zaman o sana geri dönecektir. Çünkü Ayşe, herhangi bir maddi temeli olmadan (Burada düşüncenin düşünceyi ve her ikisinin de maddi süreci nasıl değiştirdiği izleyin). Sadece senin ona gönderdiğin olumlu ya da olumsuz enerjileri kullanarak, kendini üstün bir konuma getirdi. Bu durumun devam etmesini istediği için senin acı çekmeni istiyor. Ondan vazgeçtiğin zaman artık onun faydalandığı enerjileri üretmemiş olacaksın. Çünkü o senin, onun hakkında her türlü enerjiyi “soyut alanında” alıyor ve kullanıyor. İkinizin arasında kuvvetli bir soyut bağ oluştuğu için sen eğer enerji üretirsen o doğrudan ona gidiyor. Onu görmesen de onunla konuşmasan da soyut alanda senin zihnin onun zihnine bağlı. Bundan sonra bu enerjileri üretmeyi bıraktığında o enerjisiz kalacağı için bilinçaltı harekete geçecek ve enerjinin kaynağı sen olduğun için sana geri dönecek. Çünkü o senin ürettiğin enerji olmadan özgüvenini sürdüremez. Yeniden özgüven kazanmak için enerjinin kaynağına yani sana dönerek sorunun ne olduğunu almak isteyecektir. Hisler boyutunda onu yücelten enerjinin kaynak bilgisi ondan mevcuttur. Bu şekilde ama başka mazeretler sana döndükten sonra, enerjinin devam etmesi için daha tavizkar olacaktır. Ancak bu kez e senin artık onu istemiyor olma ihtimalin ortaya çıkar. Çünkü kendinin “istememe” paradigmasına koyduğun an artık sen eski sen olmayacağın için bu kez sana geri döneni kabul etme isteğin olmayabilir. Bu örnek;Zihinlerin, soyut matriks alandan nasıl birbirlerine bağlandıklarını uzaktan etkilediklerini ve bağlantıların enerjilerinin birbirine akması trafiği mevcuttur. Yani sadece “Hayır” ya da evet diyerek bile çok kuvvetli paradigma değişiklikleri sağlanabilir. Alıntı

zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
11 sene önce
Sevgilisinden ayrıldığı için acı çeken tüm üyelerimizin dikkatle okuması gereken bir paylaşım.... sağol özlemciğim.....
Hun
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 1116
Yanıt Sayısı: 5482
11 sene önce
tesekkür ederim özlemcigim cok degerli bir paylasim
color
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 29
Yanıt Sayısı: 1257
11 sene önce
Doğruluk oranı %99 ________________
kiki
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 9
Yanıt Sayısı: 335
11 sene önce
Harika bir konu olmuş. Kolay elde edilen şeylerin kıymeti neden olmuyor biraz da bunun açıklaması. İnsan düşündüğü kişiyle ilgili iyi güzel şeyler düşünürken O'nun da aynı şeyleri düşüneceğine ya da hissedeceğine inanıyor ama tam tersiymiş
milena
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 0
Yanıt Sayısı: 98
11 sene önce
enerji uzmanları da siz her o kişiyi düşündüğünüzde sizde onun aklına gelirsiniz diyor bilmem ne kadar doğru. vazgeçmek konusuna ise kesinlikle katılıyorum hayatta hep istediğim şeyler ümidimi kesince oldular. zaten dilek dilerken, bir şeyi isterken o şeyi dileyip, mümkün olduğunca akla getirmemeye, unutmaya çalışmak gerekiyormuş aşırı ısrar ve hırs, sürekli aynı şeyi düşünmek ters yönde etkilermiş olmasını ama zor tabi öyle çok isteyip üzerine konuşmamak düşünmemek
symbol54
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 11
Yanıt Sayısı: 119
11 sene önce
çok doğru kaçan kovalanırda.gönül bu kadar severken nasıl düşünmeyeceğiz
artemis
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 9
Yanıt Sayısı: 87
11 sene önce
çok doğru bir tespit, emeğine sağlık özlem :)))
Hun
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 1116
Yanıt Sayısı: 5482
11 sene önce
güncell.....................................
mutlu
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 6
Yanıt Sayısı: 386
11 sene önce
süper bir konu olmuş ayrılık acısı cekenler okusunlar mümkünse...
Sattuu
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 9
Yanıt Sayısı: 145
11 sene önce
Güzel veçok doğru ama vazgeçmek gerçek anlamda vazgeçmek zor çok zor
Hun
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 1116
Yanıt Sayısı: 5482
11 sene önce
güncel..........................................................
Dön_Çarem
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 3
Yanıt Sayısı: 38
11 sene önce
yüzde yüz doğru aynısını bizzat yaşadım bende hemde birden fazla kere sen vazgeçiyosun bitiyor enerji üretmeyince karşı taraf dönüyor yani acı çekmemiz boşuna. boşu boşunada kendimizi yıpratıyoruz
huzur.
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 40
Yanıt Sayısı: 720
9 sene önce
güncelleyelim de daha fazla insan okusun gerçekten doğru. ''kaçan neden kovalanır'' sorusuna güzel bi cevap olmuş. kaçan, işte tam da bu yüzden kovalanır.
Prensess
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 22
Yanıt Sayısı: 864
9 sene önce
Bir insanı nekadar severseniz sevin onun yuzunden asla bunalimlara deveesyonlara girmeyin ve onun yuzunden baskalarini da uzmeyin inanin deymez. hem vaz gecmek göründüğü kadar zor deyil onu zor yapan siz veya bizleriz. ben hep soyle derim yada benim düşüncem bu hic kimse dunyanin merkezi deyil ve hic kimse bulunmaz hint kumasi deyildir herkesten herseyden de vazgevilebilir.
huzur.
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 40
Yanıt Sayısı: 720
9 sene önce
aslında vazgeçememek ve bağımlı olmak psikolojik bi hastalık bence. normal sağlıklı bi insanın hali değil. ve ben de kabul ediyorum ben de bu konuda sağlıklı biri değilim. insan gerçekten de karşı tarafın gönderdiği o olumsuz enerjiyle, bizi istemiyor oluşunun verdiği acıyla egolarımızı yerle bir ediyor. ve biz her ne olursa olsun o geri dönecek sevecek ayaklarıma kapanacak gibi isteklerle doluyoruz sadece ona odaklanıyoruz gözümüz kararıyor. herşey beyinde bitiyor aslında. zaten tıppın bu konuda bi çalışma yürüttüğünü okumuştum, istemediğimiz anıları ve kişileri hafızamızdan silmenin aslında mümkün olduğunu söylüyorlardı. işte tam da bu yüzden. herşey ''beynimizin'' elinde. o yüzden böyle bi araştırma yapıyorlar.
yehuda
Üyelik Zamanı: 9 sene önce
Konu Sayısı: 18
Yanıt Sayısı: 605
9 sene önce
Ayşe de ali gibi artık evlenme vaktim geldi peygamber sünnetidir deseydin bütün bunlar olmazdı . Ama o dizilerde yaşama özendi yani zamanımız dizileri genellikle sünnete günümüz şartlarıyla alakası yok ve beynimizi kirletiyorlar çocuklarımızın ne izlediğine hangi dizileri takip ettiğine dikkat etmeli o güzelim beyinlerini korumalı sünnete kuranla doldurmanız. Bence çağımızın en büyük fitnelerinden tv
ezgilim
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 85
Yanıt Sayısı: 2206
9 sene önce
hayatta bazı insanlar vardır, karşımıza bir kere çıkarlar..değerini bilmezsek kaçıp giderler ve bir daha asla geri gelmezler
BURKAN
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 17
Yanıt Sayısı: 225
9 sene önce
hayati tam anlatan ve her alanda uygulanabilecek lakin uygulamasida kolay degil,sihirli bir kapi uygulayabilenlere.
hero
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 1
Yanıt Sayısı: 54
9 sene önce
yazıyı okuduğumda kendimle bir muhasebe yaptım. gerçekten hayatta çok isteyip sahip olamadığım şeyler ümidimi kesip vazgeçtiğimde kendiliğinden ayağıma geldi:). bütün kalbimle isteyip sahip olamadığım şeylerde çok oldu. demekki birşeyi istiyorsak önce vazgeçmemiz gerek:)))
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23542 Kayıtlı Üye
  • 16560 Konu
  • 143811 Cevap
  • Son Üye Seo-Ul-Gog
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)