İstiâze

Bu konu elbet bir gün tarafından 10 sene önce açıldı, 649 kere okundu ve 2 Cevap verildi.
elbet bir gün
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 45
Yanıt Sayısı: 245
10 sene önce

İstiâze Ebû Hüreyye -radıyallahu anh-ın rivayet eylediğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-buyurmuşlardır ki:“Allah’ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Ateş azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım. ” (48) Sa’d bin Ebî Vakkas -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri şöyle istiâze ederlerdi:“Allahım! Cimrilikden sana sığınırım. Korkaklıktan sana sığınırım. Erzel-i ömre bırakılmaktan(49) sana sığınırım, dünyâ fitnesinden: Yani Deccal fitnesinden sana sığınırım, kabir azâbından sana sığınırım. ” (50) Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-: Ve sizden erzel-i ömre bırakılanlar da vardır”(51) -meâlindeki âyet-i celîle nâzil olduktan sonra Allah’a erzel-i ömürden de sığınmağa başladı.Hazret-i Aişe radıyallahu anha’dan rivâyet olunduğuna göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle istiâze ederlerdi: “Allahım, tenbellikten, bunaklık vâki’ olacak derecede ihtiyarlıktan, ihtiyarlık çöküntüsünden, ma’sıyet mahallerinde bulunmakdan, borçluluktan, kabir fitnesinden, kabir azâbından, ateş fitnesinden, ateş azâbından ve zenginlik fitnesinden sana sığınırım. Fakirliğin fitnesinden de sana sığınırım. El-Mesîhu’d-Deccâl’in fitnesinden de Sana sığınırım. Allah’ım hatâlarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz bir elbiseyi temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan temizle. Benimle hatalarımın arasını, maşrıkla mağribin arasını uzak kıldığın gibi uzak kıl.’ (52) Buhârî’nin İbn Abbas -radıyallahu anhümadan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle istiâze etmişlerdir: “Ya Rabb! Senin îzzet ve kudretine sığınırım ki, senden başka hiç bir ilâh yoktur. Ve sen ölmezsin. Cin ve insanlar ise ölürler. ” (53) Cabir -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: Kur’ân’dan: “Ey Habîbim de ki Allah Teâlâ Hazretleri sizin üzerinize Nuh tûfânı ve Kavm-i Lût’a taş yağdırdığı gibi sizin de üzerinize bir azâb göndermeğe kaadirdir.” (54) meâlindeki âyet-i celîle nâzil olduğu zaman: “Altınızdan, âl-i Fir’avn’in boğulması ve Karun’un yere geçirilmesi gibi size azâb etmeğe kadirdir” (55) meâlindeki nazm-ı celîlin kırâetinde yine: “Yâ Rabb! Böyle bir azâbdan zât-ı pâk-i ülûhiy-yetine sığınırım!” buyurdu. Yahud “Fırkalar ihti-lâfıyle mukatele ve muharebe zaruretlerine ve biriniz diğerinizin kılıncıyla katlolunmasına kaadirdir’ (56) mealindeki nazm-ı celîlin kırâetinde “İşte bu bir dereceye kadar ehvendir, yahud biraz daha kolaydır” buyurdu.” Başka bir hadîs-i şerîfde Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri: “Ben Allah Teâlâdan ümmetimden dört şeyin kaldırılmasını istedim. Allah Teâlâ Hazretleri ikisini kaldırdı, ikisini kaldırmadı. Ümmetimi kavm-i Lût gibi semâdan taş yağdırarak ve Karun’a yaptığı gibi yere geçirmekle helâk etmemesi için duâ ettim. Cenâb-ı Hak bu iki duâmı kabul buyurdu.Fakat fırkalar ve hızibler ihtilâfıyle aralarında mukatele ve muharebe ihtilâtının ve yekdiğerinin kılıncıyle katl ve helâk edilmeleri cihetinden de ref’ ve izâlesi için duâ ettim, kabul buyurmadı. (58) demişlerdir. Yani insanlar arasında ilâ yevmi’l- kıyam fırkalar ihtilâfıyle veya ecnebi düşmanların tasallutuyle aralarında muharebe ve mukatele eksik olmayacak demekdir. “Ben bir söz biliyorum ki, onu öfkelenmiş bir kimse söylerse öfkesini giderir: Bu söz: “Ey Rabbim! Koğulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım!” (61) sözüdür. “Şöyle de: “Ey Rabbim! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve menîmin şerrinden sana sığınırım. ” (62) “Gecenin evvelinde ve gündüzün evvelinde şu duâ ile duâ eden kulu Allah Teâlâ İblîs’den korur: “Sânı yüce, bürhânı büyük, kudreti şiddetli Allah’ın adiyle. Allah ne dilerse o olur. Şeytandan Allah’a sığınırım.” (63) “Belânın sizi ezmesinden, şakavetin çukuruna düşmekten, kötü kazaya uğramaktan ve düşmanların şamatasından Allah’a sığının. ” (64)Cehennemden Allah’a sığınınız. Kabir azâbından Allah’a sığınınız. Mesîh Deccâl’in fitnesinden Allah’a sığınınız. Hayatın ve ölümün fitnesinden Allah’a sığınınız.'” (65) “Allah’a sığınanların sığınma vâsıtalarının ef-dalini söyleyeyim mi? Felâk ve Nâs sûreleridir.” (66)“Şu yaptığım tavsiyeyi işitmene hiç de bir mâni’ yokdur: Sabah ve akşama çıktığında de ki: “Ey Hayy u Kayyum olan Rabbim! Rahmetine tevessül ediyorum ve benim her hâlimi ıslâh etmeni istiyorum. Göz açıp yumuncaya kadar da olsa beni kendime (nefsime) bırakma!” (67) ——————————————————————————–(48) Buhârî, Ezan, 149(49) Ömrün zayıf ve kötü kısmı ki çocuk gibi olur, bildiği şeyi bilmez olur ve kendisinde bunama ârız olur.(50) Buhârî, Tefsîr, Sûre: 16(51) Nahl Sûresi, 70(52) Buhârî, Deavât, 39.(53) Buhârî, Eymân, 13, Tevhîd, 7; Müslim, Zikr, 68. (54-55-56) el-En’âm, 65.(57) Buharî, Tefsîr-u sûre, 6.(58-59) Râmûzû’l-ehadis.(60) a.e.(61) Buhârî, Bed’ül-halk, II; Müslim, Birr, 109, 110; Ebû Dâvud, Salât, 109.(62) Neseî, İstiâze, 4.(63) Râmûzû’l ehâdis.(64) Buhârî, Kader, 13.(65) Râmûzû’l ehâdîs.(66) a.e.(67) el-Câmiu’s-sağîr

elbet bir gün
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 45
Yanıt Sayısı: 245
10 sene önce
İSTİAZE NEDİR Sığınmak, korunmak ve sarılmak anlamındaki "a-v-z" kelimesinden türeyen istiâze; şeytanın ve kötü insanların şerrinden, her türlü zarar, bela, âfet ve musîbetlerden Allah'a sığınmak demektir. "Teavvûz" ve "iltica'" ile aynı anlamdadır. Kur'ân'da istiâze; "eûzû billâhi" (Allah'a sığınırım) (Bakara, 2/67), "eûzü bi'r-Rahman" (Rahman'a sığınırım) (Meryem, 19/18), "eûzü bi Rabbi'l-felâk" (Sabah'ın Rabbına sığınırım) (Felâk, 113/1), "eûzü bi Rabbi'n-nâs" (İnsanların Rabb'ına sığınırım) (Nâs, 114/1) ve "meâzallah" (Allah'a sığınırım, Allah korusun) (Yûsuf, 12/31, 58) cümleleri ile ifade edilmiştir. Kur'ân okunacağı zaman (Nahl, 16/98) ve şeytan kötü bir düşünce telkin ettiği zaman (A'râf, 7/200) Allah'a sığınılması emredilmiştir. Felak ve Nâs sûrelerinde; yaratıkların, karanlık gecelerin, büyücülerin, hasetçilerin, insanlara kötü düşünceler fısıldayan sinsi vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınılması tavsiye edilmiştir. Kur'ân'da Musa (a.s.)'ın, hesap gününe inanmayan mütekebbirlerden (Mü'min, 40/27) ve cahillerden olmaktan (Bakara, 2/67); Nuh (a.s.)'in bilmediği bir şeyi Allah'tan istemekten (Hûd, 11/47), Yusuf (a.s.)'ın kendisine yapılan zina teklifinden (Yûsuf, 12/23) ve suçsuz bir insanı cezalandırmaktan (Yûsuf, 12/79) Allah'a sığındığı bildirilmiştir. Bütün bunlardan anlaşılan o ki insanın; hem kendisinin kötü ve haram olan söz, fiil ve davranışlardan hem de insan, şeytan ve diğer varlıkların şerrinden, hoşlanmadığı şeylerden ve sahip olduğu nimetleri kaybetmekten Allah'a sığınması gerekmektedir. Yegâne sığınılacak ve kendisine sığınanları koruyabilecek olan Allah'tır. Bunun için mü'minin; her söz, iş ve görevine Allah'ın adı ile başlar. "Eûzü billâhimineş-şeytâni'r-racîm" (Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım) cümlesi ile Allah'a sığınır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.); nimet ve sıhhatin yok olmasından, ilâhî azap ve gazaptan (Müslim, Zikir, 96), delirmekten, hastalıklardan (Ebû Dâvud, Vitr, 32), cehennemden, zenginliğin, kulak, göz, kalp ve cinsel organın şerrinden (Ebû Dâvud, Deavat, 68, 74), açlık ve hıyanetten (Ebû Dâvud, Vitr, 32), âcizlik, tembellik, korkaklık, bunaklık ve cimrilikten, kabir azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, ağır borçtan, düşmanların galip gelmesinden (Buhârî, Deavat, 35), canlıların ve her şeyin şerrinden (Müslim, Zikr, 61, 62), zulmetmekten ve zulme uğramaktan (Ahmed, V, 191) sapmaktan ve saptırmaktan (Ebû Dâvud, Edeb, 103), küfürden (Nesâi, İstiaze, 16), huyların, amellerin ve arzuların kötüsünden (Tirmizî, Deavat, 126), boğulmaktan, yanmaktan (Nesâi, İstiaze, 61) ve kederden (Buhârî, Deavat, 36) Allah'a sığınmıştır. Namaz dışında Kur'ân okumaya başlarken, namaz içinde `sübhâneke' duasından sonra, `besmele'den önce `eûzü' çekilmesi sünnettir. Atâ İbn Sirîn ve Nehâî gibi bazı âlimler Nahl sûresinin 98. âyetindeki "Kur'ân okuduğun zaman Allah'a sığın (eûzü çek)" emrini vücûb kabul ederek Kur'ân okumak isteyen kimsenin mutlaka eûzü çekmesi gerektiğini söylemişlerdir. Kur'ân okumaktan maksat, Kur'ân'ı anlamak, emir ve yasaklarına uymaktır. Kur'ân okumaya başlanacağı zaman "istiâze" emredilmesi buna yöneliktir. Şeytan'ın vesvesesinden kurtulmak, Kur'ân'ı iyi düşünüp anlayabilmektir. Eûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm cümlesi Kur'ân'dan bir âyet değildir. Bu cümlenin dayanağı Nahl sûresinin 98. âyetidir.
Hun
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 1116
Yanıt Sayısı: 5482
10 sene önce
Allah razi olsun elbet bir gün
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23560 Kayıtlı Üye
  • 16565 Konu
  • 143812 Cevap
  • Son Üye karim55246
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)