Helal ve Bereketli kazanç için okuma 5 vakit namaz arkasından
bir ve ya üç defa okuyun.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
Bismillâhir rahmânir rahîm.
Rahmân ve Rahim Allâh'ın adıyla
ALLAH’IN DEDİÐİ OLUR
قُلْ لَنْ يُصٖيبَنَا اِلَّا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَنَا هُوَ مَوْلٰینَا وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ
الْمُؤْمِنُونَ
Gul ley yusîbenâ illâ mâ keteballâhu lenâ, huve mevlânâ, ve alallâhi felyetevekkelil mué'minûn.
De ki: "Allâh, bizim için ne yazmış (ne takdir etmiş) ise ancak o, bize ulaşır, bizim sâhibimiz O'dur. İnananlar Allah'a dayansınlar."
وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ اِلَّا هُوَ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَادَّ لِفَضْلِهٖ يُصٖيبُ بِهٖ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهٖ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ
Ve iy yemseskallâhu bidurrin felâ kâşife lehû illâ hû, ve iy yuridke bihayrin felâ râdde lifadlih, yusîbu bihî mey yeşâu min ıbâdih, ve huvel ğafûrur rahîm.
Eğer Allâh sana bir zarar dokundursa onu, yine O'ndan başka kaldıracak yoktur ve eğer sana bir hayır dilese, O'nun keremini de geri çevirecek yoktur. Hayrını, kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır, esirgeyendir.
اِنّٖى تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ رَبّٖى وَرَبِّكُمْ مَا مِنْ دَابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا اِنَّ رَبّٖى عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
İnnî tevekkeltu alallâhi rabbî ve rabbikum, mâ min dâbbetin illâ huve âhızum binâsıyetihâ, inne rabbî alâ sırâtım mustegîm.
Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Hiçbir canlı yoktur ki O, onun perçeminden tutmuş olmasın (onu dilediği gibi yönetmesin). Gerçekten Rabbim, doğru bir yol üzerindedir (O âdildir, yanında kimse zulme uğramaz).
اَللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَخْرَجَ بِهٖ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِىَ فِى الْبَحْرِ بِاَمْرِهٖ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْاَنْهَارَ
Allâhullezî halegas semâvâti vel arda ve enzele mines semâi mâen feahrace bihî mines semerâti rizgal lekum, ve sehhara lekumul fulke litecriye fil bahri biemrih, ve sehhara lekumul enhâr.
Allâh O'dur ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi ve onunla size rızık olarak çeşitli meyvalar çıkardı. Buyruğuyla denizde akıp gitmesi için gemileri emrinize verdi, ırmakları emrinize verdi.
فَتَعَالَى اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَرٖيمِ
Feteâlallâhul melikul hagg, lâ ilâhe illâ hû, rabbul arşil kerîm.
Hak pâdişah olan Allâh, pek yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur. O, Kerim Arş'ın sâhibidir.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذٖى لَهُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِى الْاٰخِرَةِ وَهُوَ الْحَكٖيمُ الْخَبٖيرُ
Elhamdu lillâhillezî lehû mâ fis semâvâti ve mâ fil ardı ve lehul hamdu fil âhırah, ve huvel hakîmul habîr.
Hamd, göklerde ve yerde bulunanların hepsi kendisinin olan Allah'a mahsustur. Âhirette de hamd O'na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sâhibidir; (her şeyi) haber alandır.
مَا يَفْتَحِ اللّٰهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِهٖ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ
Mâ yeftehıllâhu linnâsi mir rahmetin felâ mumsike lehâ, ve mâ yumsik felâ mursile lehû mim bağdih, ve huvel azîzul hakîm.
Allâh, insanlara bir rahmet açtı mı onu tutan olamaz, O'nun tuttuğunu da O'ndan sonra salacak yoktur. O, üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
اِنَّ الَّذٖينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ
İnnellezîne yetlûne kitâballâhi ve egâmus sâlâte ve enfegû mimmâ razagnâhum sirrav ve alâniyetey yercûne ticâratel len tebûr.
Allâh'ın Kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için gizli ve açık harcayanlar, asla batmayacak bir ticaret umarlar.
لِيُوَفِّيَهُمْ اُجُورَهُمْ وَيَزٖيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهٖ اِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ
Liyuveffiyehum ucûrahum ve yezîdehum min fadlih, innehû ğafûrun şekûr.
Ki (Allâh), onlara ücretlerini tam ödesin ve lutfundan onlara fazlasını da versin. Çünkü O, çok bağışlayan, çok karşılık verendir.
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِى الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ
Tebârakesmu rabbike zil celâli vel ikrâm.
Büyüklük ve ikrâm sâhibi Rabbinin adı ne yücedir!
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِرٖينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْ
Zâlike biennallâhe mevlellezîne âmenû ve ennel kâfirîne lâ mevlâ lehum.
Bu böyledir, çünkü Allâh inananların koruyucusudur. Kâfirlerin ise koruyucuları yoktur.
مَا اَصَابَ مِنْ مُصٖيبَةٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
Mâ esâbe mim musîbetin illâ biiznillâh, ve mey yué'mim billâhi yehdi galbeh, vallâhu bikulli şey'in alîm.
Başa gelen her musibet Allâh'ın izniyledir. Kim Allah'a inanırsa (Allâh) onun kalbini doğru (düşünce)ye iletir. Allâh, herşeyi bilendir.
اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Allâhu lâ ilâhe illâ hû, ve alallâhi felyetevekkelil mué'minûn.
Allâh ki O'ndan başka tanrı yoktur. Mü'minler Allah'a dayansınlar.
وَاَقٖيمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِهٖ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا
ve egîmuş şehâdete lillâh, zâlikum yûazu bihî men kâne yué'minu billâhi vel yevmil âhır, ve mey yettegıllâhe yec'al lehû mahracâ.
Siz de ey şahidler), şahidliği Allah için doğru ifa edin. Bu, size söylenen var ya, onunla Allah'a ve ahiret gününe iman etmekte olan kimselere öğüt verilir. Kim de Allah'dan korkarsa, ona (darlıktan genişliğe) bir çıkış yolu ihsan eder.
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِهٖ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَیْءٍ قَدْرًا
Ve yerzughu min haysu lâ yahtesib, ve mey yetevekkel alallâhi fehuve hasbuh, innallâhe bâliğu emrih, gad cealallâhu likulli şey'in gadrâ.
Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanırsa O, ona yeter. Allâh, buyruğunu yerine getirendir. Allâh herşey için bir ölçü koymuştur.
اَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطٖيفُ الْخَبٖيرُ
Elâ yağlemu men halag, ve huvel latîful habîr.
Yaratan bilmez mi? O latiftir (bilgisi herşeyin içine geçen, her şeyi) haber alandır.
لَا تُدْرِكُهُ الْاَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الْاَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطٖيفُ الْخَبٖيرُ
Lâ tudrikuhul ebsâru ve huve yudrikul ebsâr, ve huvel lâtîful habîr.
Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; O latif (gözle görülmez veya lutuf sâhibi), herşeyi haber alandır.
اَللّٰهُ لَطٖيفٌ بِعِبَادِهٖ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْقَوِىُّ الْعَزٖيزُ
Allâhu latîfum biıbâdihî yerzugu mey yeşâé', ve huvel gaviyyul azîz.
Allâh kullarına lutufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, gâliptir.
اِنَّ رَبّٖى لَطٖيفٌ لِمَا يَشَاءُ اِنَّهُ هُوَ الْعَلٖيمُ الْحَكٖيمُ
inne rabbî letîful limâ yeşâé', innehû huvel alîmul hakîm.
Gerçekten Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenler. O, (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır."
ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْتٖيهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظٖيمِ
Zâlike fadlullâhi yué'tîhi mey yeşâé', vallâhu zul fadlil azîm.
Bu, Allâh'ın, dilediğine vereceği lutfudur. Allâh, büyük lutuf sâhibidir.