Vodoo Afrika Buyusu

Bu konu Haydar tarafından 12 sene önce açıldı, 773 kere okundu ve 1 Cevap verildi.
Haydar
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 215
Yanıt Sayısı: 1140
12 sene önce

bu köle ticareti sonucu, büyük Afrika krallıkları bir bir yıkılmışVoodoo, müritleri için “korku”nun ve “zafer”in iç içe girdiği bir yaşam tarzı… Afrika’nın Benin Cumhuriyeti’nde konuşulan bir etnik dil olan “Fon” dilinde “voo” içe bakış, “doo” ise “bilinmeyen” anlamına geliyor. Voodooistler Tanrı “Djo”ya inanıyorlar. “Evrensel nefesin efendisi” olan Tanrı Djo, dolaysız olarak insanların kaderiyle ilgilenemeyecek kadar büyük bir varlık… Bu nedenle her insan, Voodoo dininde, potansiyel bir hayvandan farksız olarak dünyaya geliyor. Başlangıçta, her insana rehber olarak bir ruh, yani “loa” veriliyor. Böylece, potansiyel olarak hayvandan farksız olan “insan”, “ruhsal bir varlığa” dönüşüyor. Bu ruhsal varlık “birer küçük melek” olan üç ruhsal parçadan oluşuyor. İnsanın yaşamı boyunca bu ruhsal parçalarını kendi iradesiyle geliştirmesi ve mükemmelleştirmesi gerekiyor. Böylece “savunmasız” bir yaratık olan insanın yeniden “Tanrı“ya dönmesi sağlanıyor.Voodoo dini, animist inançlarla da yakından ilişkili… Nitekim başlangıçta “birer küçük melek” olan üç ruhsal parça, tapınaklardaki özel odalarda, kilden yapılmış kavanozlar içine konuluyor. Amaç, onları kötü ruhlardan, büyücülerden korumak… Kişi öldüğünde, bu kavanoz kırılıyor ve serbest kalan ruh parçaları, cansız bedenin etrafında yedi gün boyunca dolaşıyor. Voodoo dini, tekTanrılı dinlerin aksine, ruhun fiziksel olarak tekrar dirileceğine inanmıyor. Ama, ruhun bedenden ayrılıp yeni bir serüvene başladığını kabul ediyor. Ruhun bedenden ayrılma işlemi ise, ölümün üstünden 7 gün geçtikten sonra yapılan”asıl ölüm ayini” ile gerçekleştiriliyor. Bu ayinin sonunda bedenden ayrılan ruh, suların altında yaşamaya gidiyor. Derinliklerde bir yıl bir gün kalan ruh, daha sonra “Wete Mo Nan Dlo” töreni sırasında yeniden geri çağrılıyor ve bir kavanoza konup ormana bırakılıyor. 16. yeniden doğuştan sonra ise bu ruh, Tanrı Djo ile birleşiyor ve her yeni doğan insana rehber olarak verilen “loa”ları üretiyor. Böylece voodooistler, ölümle sadece Tanrılarına hizmet etmekle kalmıyor, onun yeniden doğmasını da sağlıyorlar. Tabii, böyle bir dini anlayışta, ölüm bir “son” değil, tam aksine “kutsal” bir göreve dönüşüyor. Voodoo dini, Afrika’nın batı sahillerindeki Benin (eski Dahomey), Nijerya ve Kongo bölgelerinde yaygın bir dinken, nasıl oluyor da 20. yüzyılda Karaibler’de, Amerika’nın kuzey sahillerinde ve Kanada’da ortaya çıkıveriyor ve giderek Haiti’nin resmi, ulusal dini haline geliyor ?Bunu anlamak için 500 yıl kadar geriye, Batı ve Orta Afrika’nın günlük yaşamına kadar gitmek gerekiyor… O çağlarda bazı kabileler, kendilerini temiz tutabilmek için, belirli zamanlarda binlerce kabile üyesini zehirleyerek kurban ediyordu. Bu, temel olarak belirli bir nüfus planlaması gereğiydi ama, Goa adasında demir alan ilk köle gemileri bu geleneğe daha temiz ve karlı bir yol getirmişti… Tarihler 1503 yılını gösterdiğinde, Atlantik Okyanusu’nu aşan bu gemiler, o zamanlar adı San Domingo adası olan Haiti’ye ulaştılar. Köle ticareti böylesine karlı bir hale gelmişti ama, siyahi Afrikalıları köleliğe ikna etmek pek de kolay olmuyordu… İşte tam bu sırada “Zombi”ler de ortaya çıktı… 18. yüzyıla gelindiğinde, Haiti adasındaki köle sayısı 400 bini geçmişti. Başını Dahomey Kraliyet Ailesi’nin çektiği ,eden Amerikan Deniz Piya ve kıtanın nüfusu hızla azalmaya başlamıştı. Ancak, köle olarak satılan Afrikalıların çoğu zehir ve zombiler hakkında çok şey biliyordu ve tüm bu bilgileri kendileriyle birlikte Yeni Dünya’ya taşıyorlardı… Haiti’ye getirilen bu köleler arasında “Fon” ve “Yoruba” kökenli Voodoo inanışları da hızla yayılmaya başlamıştı. Bu Afrika dini, farklı dil ve inançlardaki Afrika’lıları birbirine bağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bağımsızlık hareketinin de “motoru” haline geliyordu. Afrikalı köleler giderek “Ougan” denen şeflerin etrafında gizli cemiyetler biçiminde örgütleniyorlardı.Gizli cemiyetler, Batı Afrika’nın en önemli sosyal gücüydü. Kölelerin gözetim olmaksızın toplanmasına izin vermeyen acımasız sömürge sahiplerine karşı direniş başlatabilmek için gizliliği de sağlamaları gerekiyordu. Bu nedenle, gizli şifreler, değişik el işaretleri geliştirdiler. Köle’ye talep arttıkça, sıradan Afrika’lıların yanı sıra iyi eğitim görmüş Afrika soyluları da bu kalabalığa eklendi. Bunlar, Arap öğretmeler tarafından askeri disiplin, tıp, büyü ve fizik konularında eğitim görmüş kişilerdi. Sonuçta da, eğitimli köleler içlerinden ayaklanma liderleri, gizli cemiyet başkanları ve Voodoo büyücüleri çıkardılar. Ne var ki, 1985 yılında, zencilerin bu faaliyetlerinden kuşkulanan beyazlar, “zenci toplantılarını ve danslarını” yasaklamakla kalmamış, “davul çalınmasını”da suç olarak kabul etmişlerdi. Köleler, batı ordularında görülen liderlerle kıyaslanabilecek güçlü kişilikler çıkaramadılar ama, bu ordular karşısında yenilmelerinin asıl nedeni başka bir unsurun yokluğuydu: Zehir… Ancak, Fransız Devrimi’nin dünyaya yaydığı bağımsızlık rüzgarları, bir süre sonra Haiti’de de ağırlığını hissettirmeye başlamıştı. Köleler önce şef Haalaou’nun önderliğinde isyan bayrağını açtılar. Haalaou, savaşa giderken kolunun altında beyaz bir tavuk taşıyor ve bu tavuğun ona Tanrının isteklerini ilettiğini söylüyordu. Haalaou’nun öldürülmesinden sonra isyanın bayrağını devralan Toussaint Louverture’e de halk arasında “Siyah Spartaküs” adı takılmıştı… Kuşkusuz bu ayaklanmaların sonunda, Haiti hemen bağımsızlığını kazanamadı ama, beyazlar da önemli ödünler vermek zorunda kaldılar… Örneğin, köleler katolik kiliselerinde vaftiz olmaya hak kazanmışlardı. Bir köle için vaftiz olmak, günlük eziyetlerden az da olsa uzak bir hayat anlamına geliyordu. Kölelerin birçoğu vaftiz olmanın kendilerine rahibinkine benzer güçler kazandıracağını sanıyordu ve bunun için de vaftiz kuyruğuna giriyorlardı. Ancak, kısa sürede Fransızca’yı Batı Afrika dilinin kesik ritimlerine uyarlayan köleler, Katolik dinini isyan dinleri olan Voodoo ile özdeşleştirmekte gecikmediler. Örneğin, cennetin anahtarını elinde tutan Aziz Petrus’u Voodoo dininin “Legba”sıolarak kabul edip, her Voodoo ayininin başında onu çağırıyorlardı. “Syncretism” denilen ve “farklı din sistemlerinden alınan parçaların birleştirilmesi” demek olan bu uygulama, aslında maske takmaktan farksızdı ve köleler, geçerli olan bir dinin örtüsü altında kendi dinlerinin kurallarını uygulamayı sürdürüyorlardı.Voodoo dini özellikle 1915-1934 yılları arasında adayı işgal eden Amerikan Deniz Piyadeleri döneminde kanlı bir baskı altına alınmıştı. Bu dönemde binlerce Voodooist, Amerikan askerleriyle işbirliği yapan yerli şefler tarafından öldürüldü. Voodoo dini ancak, 1957 yılında iktidara gelen Diktatör Duvalier döneminde yeniden soluk almaya başladı. Bu din Duvailer döneminde kağıt üzerinde yasaktı ama, diktatör, halkı baskı altında tutmak için Voodoo liderleriyle işbirliği yapıyordu. 1986 yılında Duvalier’in devrilmesinden sonra, iş başına geçen rejim Voodoo şeflerinin etkinliğini azaltmak için bu dini resmen yasallaştırma yoluna gitti.Ancak, arka planda “Bizango” adıyla örgütlenen gizli cemiyetler, bu dinin “resmi olmayan”kimliğini hala kontrol altında tutuyor ve sürdürüyorlar. Haitililer’in dedikleri gibi, bugün ülkenin yüzde 85′i Katolik ise, yüzde 110′u da Voodoo dini mensubu…Günümüzde 2004 yılında Bağımsızlığının 200. yılını kutlayan 8 milyon nüfuslu Haiti’de Vodoo resmi din oldu. Başta Benin olmak üzere Güney Amerika’da mensupları buolarak kabul edip, her Voodoo ayininin başında onu çağırıyorlardı. “Syncretism” denilen ve “farklı din sistemlerinden alınan parçaların birleştirilmesi” demek olan bu uygulama, aslında maske takmaktan farksızdı ve köleler, geçerli olan bir dinin örtüsü altında kendi dinlerinin kurallarını uygulamayı sürdürüyorlardı.Voodoo dini özellikle 1915-1934 yılları arasında adayı işgal eden Amerikan Deniz Piyadeleri döneminde kanlı bir baskı altına alınmıştı. Bu dönemde binlerce Voodooist, Amerikan askerleriyle işbirliği yapan yerli şefler tarafından öldürüldü. Voodoo dini ancak, 1957 yılında iktidara gelen Diktatör Duvalier döneminde yeniden soluk almaya başladı. Bu din Duvailer döneminde kağıt üzerinde yasaktı ama, diktatör, halkı baskı altında tutmak için Voodoo liderleriyle işbirliği yapıyordu. 1986 yılında Duvalier’in devrilmesinden sonra, iş başına geçen rejim Voodoo şeflerinin etkinliğini azaltmak için bu dini resmen yasallaştırma yoluna gitti.Ancak, arka planda “Bizango” adıyla örgütlenen gizli cemiyetler, bu dinin “resmi olmayan”kimliğini hala kontrol altında tutuyor ve sürdürüyorlar. Haitililer’in dedikleri gibi, bugün ülkenin yüzde 85′i Katolik ise, yüzde 110′u da Voodoo dini mensubu…Günümüzde 2004 yılında Bağımsızlığının 200. yılını kutlayan 8 milyon nüfuslu Haiti’de Vodoo resmi din oldu. Başta Benin olmak üzere Güney Amerika’da mensupları buolarak kabul edip, her Voodoo ayininin başında onu çağırıyorlardı. “Syncretism” denilen ve “farklı din sistemlerinden alınan parçaların birleştirilmesi” demek olan bu uygulama, aslında maske takmaktan farksızdı ve köleler, geçerli olan bir dinin örtüsü altında kendi dinlerinin kurallarını uygulamayı sürdürüyorlardı.Voodoo dini özellikle 1915-1934 yılları arasında adayı işgal deleri döneminde kanlı bir baskı altına alınmıştı. Bu dönemde binlerce Voodooist, Amerikan askerleriyle işbirliği yapan yerli şefler tarafından öldürüldü. Voodoo dini ancak, 1957 yılında iktidara gelen Diktatör Duvalier döneminde yeniden soluk almaya başladı. Bu din Duvailer döneminde kağıt üzerinde yasaktı ama, diktatör, halkı baskı altında tutmak için Voodoo liderleriyle işbirliği yapıyordu. 1986 yılında Duvalier’in devrilmesinden sonra, iş başına geçen rejim Voodoo şeflerinin etkinliğini azaltmak için bu dini resmen yasallaştırma yoluna gitti.Ancak, arka planda “Bizango” adıyla örgütlenen gizli cemiyetler, bu dinin “resmi olmayan”kimliğini hala kontrol altında tutuyor ve sürdürüyorlar. Haitililer’in dedikleri gibi, bugün ülkenin yüzde 85′i Katolik ise, yüzde 110′u da Voodoo dini mensubu…Günümüzde 2004 yılında Bağımsızlığının 200. yılını kutlayan 8 milyon nüfuslu Haiti’de Vodoo resmi din oldu. Başta Benin olmak üzere Güney Amerika’da mensupları buVoodooistlerin Önemli TanrılarıGueda : Ölüm ve büyü tanrısı.Ogum : Demir ve savaş tanrısı.İfa : Kutsal ruh.Yemanja : Deniz tanrıçası.Olukun : Denizlerinin,bilinçaltının tanrısı.Oya : Öte alemin tanrıçası.Omulu : Mezarların kralı.Nana Buluku(DJO) : Voodoo inancının en önemli tanrısıNana Buluku : Hristiyan tanrı anlayışındaki gibi evreni ve evrenin içindeki her şeyi yaratan, yaratıcı tanrıdır.Nana Buluku’nun iki kız çocuğu vardır: Ay tanrıçası Mawu ve Güneş tanrısı Lisa.Voodoo SözlüğüAfrika dinleri:Yeni dünyaya göç eden Afrika dinleri iki esas koldan oluşmaktadır, bunlar: Yoruba ve Dahomey’dir. Bunların haricinde Bantu, Kongo ve diğer kültler ulaşım açıdan Batı Afrika’daki yendi dünyaya açılan deniz yollarından uzak olduğu için daha az erişim sağlamıştır.Yoruba dini:Afrika’nın Batı sahilinde, Nijerya’nın batısında eski Yoruba devletlerinden Santeria, Lucumi, Candomble v.s. türemiştir.Dahomey dini:Nijerya’nın batısında Benin’de bulunan eski Dahomey Krallığından Dahome, Rada, Nago, Petra, Obeah ve Dogan türemiştir. Bunlar Vudu olarak bilinen Haiti ve New Orleans’de yaygın tarikatlardır.Bantu kültü:Afrika’da yaygın olan bu inançlar ölmüş atalara yönelik bir ata kültüdür. Bantu inançlarından Umbanda faydalanmıştır.Vudu:Haiti’deki Afrika kökenli dine denildiği gibi, halk dilinde genel anlamda Kuzey ve Güney Amerika’da, Karaipler Batı Hint Adalar’da bütün Afrika kökenli dinlerine de denilir. Vudu kelimesi Dahomey dilinde Voudon, Tanrı anlamına geldiği söylenir. Dahomey’de “Vou-dong”, piton yılan tanrısı (Legba) olduğu 19. asır gezginler tarafından kaydedilmiştir. Bir iddiaya göre eski Fransızca’da ‘voudous’, kutsal ruhun inişi anlamına gelen “voudous” kelimesinden türemiştir veya Dahomey kökenli Voudon ve Fransız kökenli voudous bir şekilde kaynaşmış, birleşmiştir. Haiti Vudusu ayrıca, Rada ve Petro olmakla üzere ikiye bölünür. Vudu Haiti’de 1835 yılında yasaklanmış, ama 1987 yılında serbest olmuştur. Bugün 60 milyon insanın bu inaca baplı olduğu inaılmaktadır.Santeria:Genel anlamda Vudu’nun Kuba ve Puerto Riko’da verilen adıdır.Lucumi:Genel anlamda Vudu’nun Küba’da verilen adıdir.Obeah:Genel anlamda Vudu’nun New Orleans ve Jamaika’da (obeayisne) verilen adıdır.Shango:Genel anlamda Vudu’nun Trinidad’da (obeayisne) verilen adıdır.Makumba:Genel anlamda Vudu’ya Brezilya’da verilen addır. Özellikle Umbanda ve Quimbanda için kullanılır. Bazı Brezilyalılar bu kelimeden hoşlanmazlar, kara büyü ile ilgili olduğunu söylerler. Ancak bu her zaman geçerli değildir.Candomble:Özellikle Brezilya’nın eski başkenti Bahia’nın (Salvador) bulunduğu bölgede yaygın Afrika ağırlıklı tarikat.Umbanda:Brezilya’nın Rio de Janeiro bölgesinde yaygın ve Afrika etkisi dışında Hıristiyanlık, Kızılderili Şamanizm ve spiritizma etkisi olan bir tarikat.Başrahipler:Vudu’da (Haiti) babaloa veya papaloi (loaların babası), hungun (at), gangan, Brezilya’da babalorişa (orişalrın babası), Pai do Santo (azizlerin babası), Jamaika’da okomfo,Santero (Santeria rahibi)Başrahibeler:Vudu’da (Haiti) mamaloa (loaların annesi), mambo, Brezilya’da iyalorişa (orişaların annesi), Mâe do Santo (azizlerin annesi), Macumbeiro, Santera (Santeria rahibesi)Büyücüler:Vudu’da makandal, bokor, boko, gris gris, Obeah’ta ObayifoFetiş:Kutsal ve büyüsel güç ile yükü bir cisim. Tapılan bir cisim.Animizm:Doğa’da olan her şeyin içinde can olduğu, her şeyin arkasında doğa ruhları ve tanrıların bulunduğunu varsayan ilkel bir inançAfsun:Sesli veya sessiz olarak belirli söz, şiir veya şarkılarla yapılan büyüler.Tılsım:Belirli bir etki ile şarj edilmiş ve o etkiyi yaymak amacıyla imal edilen birNazar:Olumsuz görünmez etki ve güçlere karşı korunma sağladığı farz edilen bir cisim.Juju:Sihirli bir cisim, tılsım veya fetiş. Genel anlamda Afrika büyüsü.http://www.gunceliz.net/wp-content/uploads/2010/02/vudu-bebegi.jpgVoodoo BebeğiBüyü yapımlarında genellikle doğal malzelerden yapılmış bebekler, büyü yapılacak kişinin tırnak ve saç gibi parçaları, iğneler ve ipler kullanılıyor.ALINTI…kesinlikle uzak durulmasi gereken buyudur bilgi amacli paylasdim buyu tariflerini eklemedim.

tola
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 8
Yanıt Sayısı: 57
11 sene önce
VooDoo Bebeğini Etkisiz Hale Getirmek Voodoo hakkında kısa bir ön bilgi; '' Bebek büyücülüğü'' insan ırkının ayrılmaz bir parçası gibidir. Mağra adamı, resmettiği bizonun kalbine küçük oklar fırlatır veya siyah boya ile çizgi çekerdi. Gerçek voodoo,çoğunlukla negatif yönde kullanılmasına rağmen tam bir büyü operasyonudur. Bebek ve kurban arasında ''büyülü bağ'' düşünce gücüyle yaratılır. Büyüsel sürecin işleyen en önemli noktası da budur işte. Voodoo bebeğini çoğunlukla bulmanız zordur. Kendinize veya bir başkasına bağlandığından şüphelendiğiniz büyülü bir bebek bulursanız izleyeceğiniz yöntem şudur: Bu durumda bağı koparmalısınız. Loş ışıkta bebeğin ana hatlarına bakın. Büyük olasılıkla bebekten size uzanan veya (Eğer kurban başkasıysa) uzak ucu havada giderek kaybolan bir çeşit donuk ışıklı ipi göreceksiniz. (Durugörü ile.) Göremezseniz üzülmeyin, gene de başarabilirsiniz. Bebeğin midesinin arkasındaki sinirlerden çıkan ve havada kaybolan bir büyüsel bağ canlandırın gözünüzde. Sonra bir bıçak alın. Temiz,kesin,parlak mümkünse yeni olsun. Onu bir alev gibi görün. Bıçakla büyüsel bağa güçlü ve keskin bir vuruş yapın. Büyüsel bağı bebeğe yakın bir yerden ayırın. Kesme işlemi doğru yapıldıysa bundan haberdar olacaksınız. (burda kurbanın hissettiği fiziksel acı biranda kesilir. Kurbanın acısı geçene kadar uygulamaya devam edin.) Büyücü tecrübeliyse, siz de değilseniz ipi kesmeniz için çok uğraşmanız gerekebilir. (Acı bitene kadar kesin.) Bebekle kurban arasındaki büyüsel ipin uçları birbirinden ayrılıp uçacak, birbirinden uzakta bükülecek, kesilmenin yanı sıra yanacak. Böylece uçların yeniden birleşmesi imkansız hale gelecek. Bunu durugörü vasıtasıyla görmeseniz bile sezgisel olarak hissedeceksiniz. Bir kez kestikten sonra kalmış daha küçük bağlar için devam edebilirsiniz. ''Küçük İplikleri Kesin.'' Bebeğin tüm giysilerini dikkatle çıkarın. Herhangibir kumaş parçasını, saç tutamını veya kurbandan alınmış birşeyi kaybetmemek için özel dikkat gösterin. Batmış herhangibir iğne varsa ve kolayca çıkıyorsa alın. Sıkıca girmişse veya çivi çakılmışsa bırakın kalsın. Şimdi iyi kalite suya ihtiyacımız var. Mümkünse akan suya, dere de olabilir. Lavabodan akan su da. Tahta veya mumdan yapılmışsa bunu suda fırçalayarak temizleyin. Yumuşak kumaştansa iyice yıkayın, suyun altında parçalara ayırın. Yıkarken asıl unutulmaması gereken nokta ''Bu sadece bir tahta'' ya da '' Bu sadece bir kumaş ''sözlerini tekrarlayın. ''Majikal gücün,nötr hale getirilmesi amaçlanıyor.'' Daha sonra bütün giysileri ve bulabildiğiniz her türlü özdeşleşme nesnelerini bir araya toplayın. Yığından yukarı yüselen bir ip hayal edin. Ve bıçakla bağı kesme uygulamasını tekrarlayın. Bu nesnelerin hepsini kurutun. Bebeğe ve büyüye dair tüm nesneleri yakarak küle dönüştürün. Külleri akan bir suya veya denize savurun. Bu uygulama sorunu sona erdirir. Ruhsal Koruma Teknikleri/Dening&Philips
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23560 Kayıtlı Üye
  • 16565 Konu
  • 143812 Cevap
  • Son Üye karim55246
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)