durugőrü(clairvoyance )

Bu konu özlem35. tarafından 11 sene önce açıldı, 564 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
özlem35.
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 234
Yanıt Sayısı: 445
11 sene önce


DUYU DIŞI ALGILAMALAR

Parapsikolojinin temel yapısını oluşturan normal adı verdiğimiz algılarımız dışındaki hissettiklerimiz isimlendirme güçlükleri yaşadığımız algı çeşitlerimizdir. Yüzyıllardır her birimizin bir veya birkaç kez deneyimlediğimiz bu algı farklılığı kültürel dinsel toplumsal töre içerisinde bir yerlere bağlanır. Çoğu zamanda unutulur gider. Fakat bazen bu algı çeşitliliği acılara sebebiyet verir.Kişi anlatamadığı ve içinden çıkamadığı bu çeşitliliğin içinde kıvranır durur. Kültürü içinde paranormal olayların açıklamalarını yapan **** papaz büyücü Şaman rahibi veya psikolog psikiatristlerde çözüm arar. Sancının şiddeti kişiyi psikosomatik rahatsızlıklara kadar götürmektedir. Klasik tıpta halisünasyon algıları şizofrenik duygu bozunumları kişilik Sapmaları ile tanımlanan ve tedavi şekilleri mevcuttur. Spontan veya psikoz tabloları ile açığa çıkmış olabilen bu algı farklılıkları bir çelişkiler yumağı oluşturabilir. Yardım etmek isteyen konvansiyonel tıpta bir yardımcı alt yapı ve parapsikoloji Bilgi yoksunluğundan dolayı kişiye yardım yerine zarar vermiş olabilir.

Aldous HUXLEY algı kapılarımız isimli eserinde zihinlerimizin kısılmış vanalar olduğunu eğer tam açılırlarsa kendimizi korumamızın güçleşebileceğinden söz eder. Bu algıları altıncı his adıyla adlandırmak belki en kolay yoldur. Beş duyunun dışında otuzun üzerinde duyu çeşidinden bahsetmek mümkündür. Algı bolluğu yaşayan şizofrenler üzerinde yapılan çalışmalar Meditatif spirütüel hipnotik translar ve doğada bulunan meskalin veya psilosibin gibi halisünojenik adı verdiğimiz Kuzey Amerika yerlilerin in kullandıkları bitkilerle oluşturulabilen algı ortaklıklarını ve benzerliklerini göstermiştir.


Şizofreni ve meskalin in nöropsikolojisi farmakolojisi ve biyokimyasal ilişkisi bizleri bilinçte suni olarak oluşturulabilecek farklı bir bilinç sıçramasıyla algı bolluğu yaşayabileceğimizi ve sonunda NORMALE dönebileceğimizi göstermektedir. Telepati ruhsal şifa düşünce okuma geleceği geçmişi ve uzakta olan bir şeyi algılama eşya hareket ettirme metal bükmeler kendi kendine yanmalar ruhsal ameliyatlar ruhsal irtibatlar bioenerji astral seyahatler hep bu algı zenginliğimizin ürünüdür. Bu konularda sovyetler birliği Amerika Hindistan Türkiye ve Ortadoğuda sayısız büyücü falcı medyom **** ve derviş bulabilirsiniz. Ortaçağ kiliseleri bu tip insanları cadı büyücü veya şeytanla işbirliği yapan insanlar diyerek ateşte yakmışlardır.
Yanan bu insanlar masumiyetlerini anlatma fırsatı dahi bulamadan ateşler içerisinde bedenlerini terk etmişlerdir. Günümüzde durum biraz daha değişik bu tip insanlar kültürlerinde saygın yer alabilirler şifacı tanrı aracısı vudu rahibi şaman rahibi tarikat şeyhi Veya ruh hastası statüsü gören ve tedavi edilen insanlar olabilir. Yani şunu demek istiyorum: Doğu mistiği batının ruh hastası kimliğini taşımaktadır. 1930 lu yıllardan itibaren ulusal istihbarat örgütlerinin ilgisini çeken bu tip insanlar ayrı katagorilerde değerlendirilmişlerdir. Ülkemizde Cumhurbaşkanlarının başbakanlarının danışmanlığına kadar yükselen bu insanlar ne yazık ki parapsikologların denetiminden geçememişler Ve doğa üstü statüleriyle bulundukları konumun ekonomik değerlerinden yüklü Bir pay almışlar ve almaya devam etmektedirler. Hep söylemek istediğim bir şey varsa onu inkar etmek onu kabul etmek ve çaresiz kalmanıza ve suistimal edilmenize sebebiyet verir. Eğer siz bu konuda ulusal kurumlarınızı kurar ve otorite yetiştirirseniz SAADETTİN TEKSOY gibi yaptığının ne olduğunu anlamayan insanların yaptıklarını yorumlayabilirsiniz
Ülkemizde bu konuda sesini duyurmaya çalışmış kişi DR. BEDRİ RUHSELMANdır. Bu yürekli insan 1950 li yıllarda Türk metafiziği alanında sayısız çalışmalar yapmıştır…

Zihin, ruh, nefis gibi fiziksel olmayan şeylerin varlığına inanmayanların, bunların varlığı ile ilgili sağlam deliller sunulana kadar duyu ötesi algılamaya (Extrasensory perception – ESP) da inanmamaları gerekir. Duyu ötesi algılama (DÖA) insanın gelecek, geçmiş veya şimdiki zaman hakkında, bilinen beş duyuyu kullanılmaksızın bilgi edinilmesine işaret edilmektedir.

DÖA terimi ilk defa bir zamanlar dünyanın ilk parapsikoloji bölümü başkanı J. B. Rhine tarafından kullanılmıştı.DÖA:

1-telepati
2-durugörü (clairvoyance)
3-önceden hissetme (6. duyu) ‘i kapsar.

CIA, 1950 lerin başlarında psişik araştırma programlarının bilgi toplama amacıyla kullanılması konusunu araştırdı, fakat bu, polisin zaman zaman bir cinayeti çözmek için psişiklerden yardım istemesi gibi münferit özel hadiselerle sınırlı kalmıştı. CIA, Arthicoke, bluebird, mkultra kod isimleri ile meşhur zihin kontrol projeleri çerçevesinde ölülerden istihbarat almak amacıyla ******ların istihdam edilmesi için bütçenin küçük bir bölümünü tahsis etti.
1960 ların başlarında psikoloji tekniklerinin harp sahasında kullanılması ve geliştirilmesinin araştırılması için Amerikan Araştırma Enstitüsü (AIR) görevlendirilmişti. AIR, Aralık 1965 de psikolojik silahların geliştirilmesine uygulanabilecek Psikolojik Fenomenler adı altında yayınladı. Raporda sesin, elektromanyetik frekansların ve laserin kullanılabilme imkanları vurgulanıyordu.
Sovyetlerin kozmonot eğitiminde telepatik yöntemler kullanması daha başından CIA nin dikkatini çekmişti. Bu yöndeki girişimler 1967 Mart’ında kodlanmış bir telepati mesajının, Moskova’dan Leningrad’a gönderilmesi ile (ışınlanarak) başlamıştı. Dört yıl sonra Edgell Mitchell de Apollo 14 ile uçarken benzer bir denemeyi gerçekleştirdi. mitchell’in deneyi, 1970 de brooklyn’ de Maimonides Hastanesinde başlayan, CIA destekli dört yıllık bir çalışmanın sonuçlarına dayanıyordu. Sözü geçen çalışmalar arasında, Maimonides tıp merkezi rüya laboratuvarının yaptığı uykuda telepati çalışması da vardı. Çalışmalar uyanık durumda bulunan bir kişiden rüya gören birisine telepati yoluyla iletilen kavram ve imajlarla rüyaların dışarıdan etkilenebileceğini ortaya koyuyordu.
Stanford Araştırma enstitüsünde (SAE) , uzaktan görme (UG) (remote viewing) denemeleri yapılıyordu. New york psişik araştırmalar derneği (ASPR) , On beden dışı sezgi hali deneyinde,bulundukları mahalde gizlenmiş nesnelerin yerini durugörü sezgisi kullanarak tespit etmeyi denediler ve başardılarda..
Ünlü psişik Swan, uzaktan görü çalışmaları için odak olarak bir adres kullandı.daha sonra tekniğini geliştirerek harita koordinatlarını -enlem ve boylam- tesipit ederek geliştirdi. Buda SCANETE projesinin doğmasına yol açtı.
CIA’nin yeni biofiziksel enformasyon üretme mekanizması hakkındaki somut çalışması, 14 Ocak 1975 tarihinde yayınlandı. Esas iletişim taşıyıcıları keşfedildikten sonra bazı kabiliyetli ve eğitilmiş şahıslardaki yeni Biofiziksel Enformasyon İletim Mekanizmasının (NBIT) kuvvetlendirilmesini kapsıyordu. Çıkarılan enerji sessiz ve elektronik cihazlarla izlenmesi güç. Rusya etkin biyolojik enerji algılayıcları geliştirdiklerini ve gerekli enerji kaynağının sadece insan operatörden ibaret olduğunu iddia ediyor.
Ingo swan ve uri Geller, biyomanyetizmanın ölçümü için esas teşkil eden Josephson Kavşağını ilk geliştiren Nobel adayı Brian Josephson’u şaşırttı.
Evan Harris Walker 1970 lerin başında psişik fenomenini kuantum mekaniği çerçevesine dahil etmeye çalıştı. Walker’in teorisi şuurluluk hali ile kuantum teorisinin gizli değişkenleri arasında bağlantı kuruyordu.
Psişik gelişmeleri görevli olarak izleyen Robertson, kabiliyetli bir psişiğin psikokinetik zihin gücü ile bir harp başlığını ateşliyebileceğinden veya işlemez hale getirebileceğinden ciddi surette endişe ediyordu. ‘tek gereken bir foot mesafede bir ounce’ın sekizde birini dörtte bir inch hareket ettirmeye muktedir olmaktır.’ şeklinde uyarıda bulunuyordu.
Birleşik devletler temsilciler meclisinin bilim ve teknoloji komitesi, Haziran 1981 de iki yıllık araştırmalara dayanan 530 sayfalık bir çalışma yayınladı. Çalışma, ulusal güvenlik sahasında herhangibirinin, uzaktaki hedefleri tanımlama ve hassas cihazları veya diğer insanları etkileme gücünü oluşuran hususlar bulunduğunu ifade ediyordu.
55 SAE deneyinden en ilgi uyandıranlarından biri, CIA fonlu sekiz aylık pilot çalışmada ikinci en büyük koordine UG olan 46 numaralı deneydi. Bu deneyin amacı: Uzaktan algılamanın çok uzak mesafelerde (sic) kullanılıp kullanılmayacağı idi. Seçilen hedef Jüpiter gezegeni, deney tarihi 27 Nisan 1970 idi. NASA’nın Pioneer Ten’i gezegene doğru ilerliyordu. Fakat özelliklede verileri dünyaya geri yollamak için fazla uzakta idi. Görücülerden Ingo swan California’da, Harold Sherman ise Arcansas’daydı. İki görücü arası 2000 mil olmak üzere, test amacı, iki elden edinilen bağımsız bilginin birbirine uymasıydı. Bu tecrübe esnasında Jüpiterin çevresinde bir halka keşfedildi. ‘Atmosferin çok yükseklerinde kristaller var, bunlar parlıyor. Bu şeritler belki kristal bantlar gibi, belkide satürn’ün halkası gibi, ama onunki kadar uzakta gözükmüyor. Atmosferin çok yakınında. Bahse girerim ki uydunun radyo sinyallerini yansıtacak. çeşitli radyo dalgalarının hücumuna uğrayan bir kristal bulutun olması mümkün mü? ‘ Bu deneyden 9 sene sonra 1979 başlarında halkanın varlığı bilimsel olarak ispatlandı.
Gizli servis, NSA, Genel kurmay başkanlığı ve CIA uzaktan görüşün istihbarat aracı olarak faydalı olduğunu rapor etmişlerdir.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23560 Kayıtlı Üye
  • 16565 Konu
  • 143812 Cevap
  • Son Üye karim55246
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)