Duanın Kabulü,Duamız Kabul Olsun

Bu konu Bihter tarafından 12 sene önce açıldı, 605 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
Bihter
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 182
Yanıt Sayısı: 202
12 sene önce

bazen umutsuzluğa düşüp de duamız neden kabul olmuyor,kabul olmayacak mı gibi vesveselere kapılıp kendimizi üzmeyelim dostlar,şeytan da sevinemesin…Allah hepimizin dualarını hayırlısıyla kabul etsin inşallah… Dua Edenin Duası Kabul Edilir İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Yağmurun barınağının bulut olması gibi; duanın barınağı da kabul edilmektir.[18] Yine İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah, kendi kapısı önünde el açan kullarının ellerini, rahmet ve nimetleriyle doldurmaksızın boş olarak geri çevirmekten utanır. Öyleyse, sizden biri dua ettiği zaman, ellerini başına ve yüzüne sürmeden indirmesin. [19] Duaların çoğu neden kabul edilmiyor? Bu şüpheye birkaç şekilde cevap vermek mümkündür: 1-Yüce Allah’ın dileğine bağlıdır. Enam suresinin 41. ayetinde de işte bu konuya değinmektedir. Dilerse, istediğiniz şeyi kabul edip açar. 2-Yüce Allah ve imamların buyruklarında duanın kabul edilmesinin anlamı, ilgi gösterme ve işitme olarak açıklanmaktadır. Yani dua hemen işitilmekte ve ona ilgi gösterilmektedir. Ancak, bilinmeyen bazı maslahatlardan dolayı kulun isteğinin verilmesi de gecikebilmektedir. 3-İstenen şeyin dua eden kişi için hayırlı olması gerekmektedir. Kul, yüce Allah’tan faydalarını ve zararlarını bilmediği bir şeyi de istiyor olabilir. Aynı şekilde geleceğinden, getirilerinden ve götürülerinden de haberi olmayabilir. Ancak yüce Allah mutlak bilendir. Bilmediği hiçbir şey yoktur ve her şeyi kuşatmıştır. Dolayısıyla, kulun hayrına olacak bir şekilde ihtiyaçlarını vermektedir. Dua Ederken Kalp Huzurunun Gerekliliği Süleyman Bin Emre, İmam Sadık’tan (a.) şöyle duyduğunu nakletmiştir: Yüce Allah, kalbin gafil olduğu duayı kabul etmez. Öyleyse, ne zaman dua edersen kalbinle yönel. Sonra duanın kabul edileceğine iman et. [20] Yine dua eden kişinin kalbi, merhametli ve şefkatli olmalıdır. Katı kalpli olan bir kimsenin duası asla kabul olmaz. İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah katı kalp ile yapılan duayı kabul etmez.[21] Dua Konusunda Israrlı Olmak İnsanların bazıları duayı hafife almaktadırlar. İlk olarak, çok basit ve acele olarak dua etmektedirler. İkinci olarak, maslahatını göz önünde bulundurmaksızın kabul edilmesini istemektedirler. Bu konu hakkında imamlarımız genel olarak şöyle buyurmaktadırlar: Dua’da istediğiniz şey konusunda ısrar ediniz. Yüce Allah’ın onu maslahata uygun olduğu zaman kabul edeceğini ve kabul edilmesi için de bir zamana ihtiyacı olduğunu biliniz. İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah, insanların bazısının bazısına ısrar etmesini sevmez. Ancak, aynı konuda kendisine ısrar edilmesini çok sever. O kendisinden istemelerini ve katında olan şeyler için ısrar etmelerini sever.[22] İmam Bakır (a.) şöyle buyurmuştur: Allah’a yemin ederim ki; yüce Allah, kapısının önünde ısrarlı bir şekilde dua eden kulların dualarının hepsini kabul etmiştir.[23] Dua Ederken İsteğin Dile Getirilmesi Yüce Allah; gizli ve açık, geçmişte ve gelecekte, aynı zamanda var olan şeylerin hepsini bütün boyutlarıyla bilmektedir. Bu bağlamda, yüce Allah kuluna gerekli olan ihtiyaçları ve kulun istediği şeyleri de bilmektedir. Ancak, Allah kulun dua ederken ihtiyaçlarını dile getirmesini çok sevmektedir. İmam Sadık (a.) şöyle buyurmaktadır: Yüce Allah, kulun dua ettiği zaman ne istediğini çok iyi bilmektedir. Ancak, ihtiyaçların kapısının önünde dile getirilmesini çok sever. Öyleyse, dua ederken ihtiyacını söyle. Başka bir rivayette de şöyle nakledilmiştir: Yüce Allah, isteğini ve ihtiyacını bilmektedir. Ancak, ihtiyacın kapısının önünde söylenmesini çok sever. [24] Gizli Duanın Değeri İmam Rıza (a.) şöyle buyurmuştur: Kulun gizlide yaptığı bir dua; belli ederek yaptığı yetmiş duaya eşittir.[25] Gizlice yapılan duanın daha değerli olmasının sırrı, niyet konusundaki samimiyete, ihlâsa ve saflığa daha yakın olmasından dolayıdır. Bu bağlamda, amel ne kadar samimi olursa, değeri de o kadar çok olacaktır. Yüce Allah’ın Kapısında Göz Yaşı Dökmenin Değeri Allah için, Allah yolunda ve Allah yolunda iken Allah dostlarına ulaşan musibetlere karşı ağlamak; beğenilir ve çok güzel bir ameldir. Kur-an’ı kerim, Allah için gözyaşı dökmeyi hak âşıklarının alametlerinden biri olarak belirtmektedir: Rasül’e indirileni dinledikleri zaman, hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürüsün. Derler ki; “Rabbimiz iman ettik. Öyleyse, bizi şahitlerle birlikte yaz.”[26] Dua ederken ağlamanın özel bir değeri vardır. İç güzelliğinin göstergesi olan gözyaşı; insanı, yüce hakkın rahmetine yaklaştırarak ağır günah yükünü hafifletmektedir. İmam Sadık (a.) şöyle buyurmaktadır: Ağlamak hariç her şey için bir değer bulunmaktadır. Bir damla gözyaşı ateş denizlerini söndürür. Gözyaşı gözün içinde toplandığı zaman, yüzün sahibi zillet görmez. Yanağına aktığı zaman cehennem ateşine haram olur. Eğer bir ümmetin içinde ağlayan bir kişi olsa, bütün ümmete merhamet edilir.[27] İmam Bakır (a.) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah katında, Allah’tan başka hiçbir şey için olmayan ve yalnızca Allah korkusu için gece karanlığında dökülen bir damla gözyaşından daha sevimli hiçbir şey yoktur.[28] İshak Bin Ammar, İmam Sadık’a (a.) şöyle sorduğunu söylemiştir: Ben dua ettiğim zaman ağlamak istiyorum. Ancak ağlayamıyorum. Ne zaman ailemden ölenlerin bazılarını hatırlarsam, içim kırılıp üzülüyor ve ağlamaya başlıyorum. Acaba bu durum doğru mudur? Şöyle buyurdu: Evet, onları hatırla. Üzülünce de ağla. Sonra yüce yaratanını çağır ve ona dua et.[29] Duadan Önce Yüce Allah’ı Övmek Haris Bin Muğire, İmam Sadık’ın (a.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Sakın sizden biri, yaratanından dünya veya ahiret ile ilgili bir şey isteyeceği zaman, acele etmesin. İstekte bulunmadan önce, duaya, Allah’ı överek ve peygamber efendimize (s.a.a.) salâvat göndererek başlasın. Ondan sonra ihtiyacını istesin.[30] Muhammet Bin Müslim, İmam Sadık’ın (a.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Müminlerin Emiri Ali’nin (a.) kitabında, istekten önce övgü bulunmaktadır. Öyleyse, ne zaman yüce Allah’ı çağırırsan ve kapısının önünde dua edersen onu öv. Nasıl övmem gerekir? dedim. Şöyle söylemelisin dedi: Ey şah damarımdan bana daha yakın olan! Ey istediği her şeyi yapan! Ey insan ile kalbinin arasına engel olan! Ey en güzel gözeten! Ey kendisine benzer hiçbir şey olmayan! [31] Toplu Olarak Dua Etmek İmam Sadık (a.) şöyle buyurmaktadır: Yüce Allah, dua için bir araya gelen kırk kişinin istedikleri bütün duaları kabul eder. Eğer kırk kişi olmaz yalnızca dört kişi olurlarsa, bir araya toplanmalı ve on defa yüce Allah’ı çağırmalıdırlar. Yüce Allah onların duasını kabul edecektir. Eğer dört kişi de olmaz yalnızca bir kişi olursa, kırk defa yüce Allah’ı çağırmalıdır. Yüce Allah onun duasını da kabul edecektir.[32] Herkes İçin Dua Ediniz İmam Sadık (a.) peygamber efendimizden (s.a.a.) şöyle nakletmiştir: Sizden biri dua ettiği zaman, herkes için de istesin. Çünkü bu kabul edilmeye çok yakındır.[33] Kabul Edilmenin Gecikmesinden Dolayı Yılmamak Ahmet Bin Muhammet Bin Ebi Nasr, İmam Rıza’ya (a.) şöyle sorduğunu nakletmiştir: Canım size feda olsun. Ben, yüce Allah’tan bir ihtiyacımı birkaç yıldır istemekteyim. Kabul edilmenin gecikmesinden dolayı kalbimde bir şüphe ve endişe meydana geldi. Sonra bana şöyle buyurdu: Ey Ahmet! Sakın şeytan kalbinin içinde seni umutsuzluğa sürükleyecek bir yol açmasın. İmam Bakır (a.) şöyle buyurmuştur; Kuşkusuz mümin, yüce Allah’tan bir ihtiyaç isterse ve onun kabul edilmesi gecikirse, bu gecikmenin nedeni; Allah katında onun ağlama ve sızlama sesinin sevilmiş olmasından dolayıdır. Sonra şöyle devam etti; Allah’a yemin ederim ki; yüce Allah’ın, müminlerin istediği şeyleri onlar için yatırım yapması, çabuk vermesinden daha hayırlıdır. Yoksa dünyanın değeri ne kadardır? İmam Bakır (a.) şöyle buyurmuştur; Müminin huzurlu iken yaptığı dua; sıkıntılı iken yaptığı dua ile aynı olmalıdır. Ve ona verilen şey, onu duadan alıkoymamalıdır. Öyleyse, sen dua etmekten bıkma. Çünkü duanın yüce Allah katında büyük bir derecesi vardır. İmam (a.) şöyle sürdürdü; Söyle bakalım. Eğer ben sana bir şey söylesem ona güvenir misin? Şöyle arz ettim; Canım size feda olsun. Siz yüce Allah’ın insanlara hücceti olduğunuz halde sizin sözünüze güvenmeyeceğim de kimin sözüne güveneceğim? Şöyle buyurdu; Öyleyse, senin Allah’a, sözlerine ve kelamına daha çok güven duyman gerekir. Çünkü yüce Allah sana kabul edeceği sözünü vermiştir. Ya da duanın kabul edilmesini belli bir süreye ertelemiştir. Yoksa yüce Allah, kur-an’ı kerimde şöyle buyurmuyor mu? Kullarım, beni sana soracak olurlarsa, kuşkusuz ben çok yakınım. Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm.[34] Yoksa şöyle buyurmuyor mu? Allah’ın rahmetinden umutsuz olmayın.[35] Yoksa şöyle buyurmuyor mu? Allah size kendisinden bağışlanma ve ihsan sözü veriyor.[36] Öyleyse senin yüce Allah’a olan güvencin başkalarına olan güvencinden daha çok olmalıdır. Kalbinde iyilikten başka hiçbir şeyi bulundurmayasın ki bağışlanasın.[37] İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz mümin, yüce Allah’a ihtiyacı için dua ettiği zaman, yüce Allah şöyle buyurur; Onun kabul olmasını geciktiriniz. Çünkü duasını ve sesini çok sevdim. Kıyamet günü gelince yüce Allah şöyle buyurur; Ey kulum! Ben, bana dua ettiğin halde duanın kabulünü geciktirdim. Şimdi gecikmenin yerine, senin sevabın şöyle ve böyle olacaktır. Sonra İmam Sadık (a.) şöyle buyurdu; Mümin, Ahirette gördüğü sevaptan dolayı, “Keşke hiçbir duam kabul edilmeseydi.” der. Dua Peygamberimize (s.a.a.) ve Ehli-Beyt’ine (a.) Salâvat ile Başlamalıdır Allah’a yapılan dualar; Muhammet (s.a.a.) ve soyuna (a.) salâvatsız olduğu sürece gökyüzüne çıkmasına engel olunur.[38] İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur; Bir kimse, yüce Allah’tan bir ihtiyacını isteyeceği zaman, (duaya) Muhammet ve soyuna salâvat göndererek başlasın. Sonra ihtiyacını istesin. Sonunda da Muhammet ve soyuna salâvat göndersin. Çünkü Muhammet ve soyuna olan salâvata engel olunmaz.[39] Secde edenlerin efendisi imam Zeynel Abidin’in (a.) Sahife-i Seccadiye’sindeki dualara baktığımız zaman, dualarına salâvat ile başladığına tanık olacaksınız. Bu konu, Sahife-i Seccadiye’de defalarca yapılmış bir konudur.Duanın Kabul Edildiği Vakitler İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Şu dört vakitte dua ediniz; —Rüzgârlar eserken. —Öğle zamanı. —Yağmur yağarken. —Müminin kanının döküldüğü an. Bu dört vakit, rahmet kapılarının açıldığı zamanlardır.[40] Yine imam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Şu dört vakitte dua kabul edilir; —Vitir (gece) namazında. —Tan yerinin ağarmasından sonra. —Öğleden sonra. —Akşamdan sonra.[41] İmam Sadık (a.) Müminlerin Emiri Ali’den (a.) şöyle nakletmiştir: Şu dört vakti ganimet bilin; —Kur-an okunurken. —Ezan okunurken. —Yağmur yağarken. —Hak, küfür ile savaş meydanında karşılaştığı zaman.[42] İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Bedenin ürperdiği ve gözyaşı döktüğün zaman, umutlu ol. Çünkü sana ilgi gösterilmektedir.[43] Duaları Kabul Edilenler İsa Bin Abdullah Kummi, imam Sadık’tan (a.) şöyle rivayet etmiştir: Şu üç grubun duaları kabul edilir; —Hacca giden kişinin. Öyleyse onun geride bıraktıklarına karşı nasıl davranacağınıza dikkat ediniz. —Yüce Allah yolunda cihat eden kişinin. Öyleyse, onun geride bıraktıklarına karşı nasıl davranacağınıza karşı dikkat ediniz. —Hasta olan kişinin. Öyleyse, onu öfkelendirmeyiniz ve üzmeyiniz.[44] Yine imam Sadık (a.) babasının (a.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Şu beş dua yüce Allah’ın kapısından geri çevrilmez; —Adil önderin duası. —Yüce Allah’ın onun hakkında “Andolsun, uzun zamanlar geçse de intikamını mutlaka alacağım.” Diye buyurduğu zulüm görmüş kişinin duası. —Anne ve babası için Salih evladın duası. —Evladı için Salih babanın duası. —Yüce Allah’ın onun hakkında “Aynısı senin olsun.” Diye buyurduğu, mümin kardeşi için arkasından dua eden müminin duası.[45] Duaları Kabul Edilmeyenler İmam Sadık (a.) şöyle buyurmuştur: Şu dört kişinin duası kabul edilmez; —Evinde oturarak “Ya rabbi! Bana rızk gönder.” Diye dua eden kişinin. Ona bu duası karşısında “Ben sana rızk peşinde koşman gerekir, demedim mi?” şeklinde cevap verilir. —Karısının dayanılmaz eziyetlerinden kurtulmak için ona beddua eden kişinin. Ona cevap olarak “Boşamak ve salıvermek elindedir. Burası beddua etme yeri değildir.” Şeklinde cevap verilir. —Kendisine mal verilen ve ardından onu bitirerek “Ya rabbi! Bana rızk ver.” Diye dua eden kişinin. Ona cevap olarak “Ben, sana orta yollu olmalısın, demedim mi? Ben sana malını ölçülü harcamalısın, demedim mi?” şeklinde buyrulur. Sonra, Furkan suresinin 67. ayetini delil olarak gösterdi. Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler ve ne de kısarlar. O ikisi arasındadırlar. —Malını şahit tutmaksızın bir başkasına borç olarak veren, sonra borçlu kişi tarafından inkâr edilen ve alacağını inkârcı borçludan almak için Allah’a dua eden kişinin. Ona cevap olarak “ Ben, sana borç vereceğin zaman şahit tutman gerekir, demedim mi? Şeklinde söylenir. Alıntıdır…

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23542 Kayıtlı Üye
  • 16560 Konu
  • 143811 Cevap
  • Son Üye Seo-Ul-Gog
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)