İbadetleri hangi ruh hali ile yapmalı?Allah Tealâ’ya iman etmiş olmak ruhumuzda nasıl bir yankı uyandırmalı? İbadetlerimizi yerine getirirken içinde bulunmamız gereken ruh hali ne olmalı? Yüce Rabbimiz’in rahmetine olan imanımız mı, O’nun azabından duyduğumuz korku mu, yoksa O’na sevgimiz mi ağır basmalı? Günümüzde sıkça dile getirilen bir söylem var: Güya eski ulema İslâm’ı korku üzerine bina etmiş. “Şunu yapmayın, günahtır; bundan kaçının, yoksa cehennemde yanarsınız…” türünden menfi yaklaşımlarla halkı dinden soğuyacak dereceye getirmişler. Oysa İslâm sevgi dinidir. Allah Tealâ’ya karşı duymamız gereken his korku değil, sevgidir. Kur’an ve Sünnet, imanın müminde hasıl etmesi gereken hissiyat hakkında ne diyor? Bir büyük alimin büyük sözü İmam-ı Gazzâlî rh.a., İhyâ’da Mekhûl ed-Dimeşkî’nin şöyle dediğini nakletmiştir: “Allah Tealâ’ya korkuyla ibadet eden Harurî (Haricî)’dir, ümitle ibadet eden Mürciî’dir, muhabbetle ibadet eden ise zındıktır.” İbadetlerimizi yerine getirirken nasıl bir ruh hali içinde bulunmamız gerektiği konusunda son derece önemli tesbitler içeren bu sözün manasını açıklamaya çalışalım… Yukarıdaki söz, ne söylediğini bilen bir alimden çıkmıştır ve layıkı veçhile anlaşılması gerekir. İmam-ı Gazalî k.s.’nin İhyâ’sı, onun kaynakları arasında bulunan –ve tercümesi Semerkand yayınları arasında neşredilen– Ebu Talib-i Mekkî k.s.’nin Kûtu’l-Kulûb’u gibi eserlerde havf, recâ, mahabbet bahisleri detaylı olarak ele alınmıştır.