Kalp Gözü İstemeyle İlişkilidir…

Bu konu özlem35. tarafından 11 sene önce açıldı, 435 kere okundu ve 1 Cevap verildi.
özlem35.
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 234
Yanıt Sayısı: 445
11 sene önce

İstemeyi sürdürmemiz hâlinde gelişen özel bir duygu atmosferinde kalp gözümüz açılır. Bu hal alacağımız İlâhî cevapları hissetmemize yol açar.Evrene göre dünyadaki hâlimiz, düştüğü derin kuyunun dışından habersiz insanın hali gibidir. Gözlerimiz maddî dünyanın yüzde 96’sını göremez; ruhsal dünyalara ise kapalıdır. Ancak çaresiz değiliz; zira maddî gözümüzün kapandığı yerde kalp gözümüz görmeye başlar. Kalp gözümüzün açılması veya altıncı hissimizin gelişmesi, hayatımızın beş alanını değiştirecektir. Bunları birlikte açalım:

Duanın ruhsallaşması:
Ruhsal evrendeki haberleşme, kelimeler aracığıyla değil; evrensel bir dil olan duygular aracılığıyladır. Yaratıcının dostluğuna kavuşmuş yüksek ruhlu bir ingiliz, pekâlâ dilini bilmediği ayrı özelliklere sahip bir Arap ile ruhsal olarak konuşabilir.
Evrensel duygu diline yüklenen isteklerimiz, radyo vericisi gibi davranan ruhumuzdan yayılırlar. Ruhumuzdan güçsüz çıkan bir istek, ruhsal canla yoğrulamayacak; dolayısıyla, taşınmaları ancak görevli ruhanî enerjiler olan melekler aracılığıyla gerçekleştirilecektir.
Mazlumun duasının meleklere gerek kalmaksızın, şimşek gibi doğrudan Yaratıcının Huzuruna yükselmesi ruhsal içtenliğin sonucudur. Gözyaşıyla titreyen bir gönülden çıkan yalvarmalar işte bu yüzden gök duvarlarını delip geçer. İnsanların hayatlarında asıl devrimsel değişimler yapan dualar, böylesi derin duygu atmosferlerinde dile getirilmişlerdir.* İnsan yıllarca kötü bir alışkanlığından kurtulmak için savaşır ve başaramaz.Sonra bir gece iradesine hâkim olamadığından duyduğu üzüntüyle saatlerce yalvarır. Ertesi gün değişivermiş olarak dünyaya yeniden doğar.Risale-i Nur’da, insanda çok özel bir hâl (latife) bulunduğu, insanın kim olursa olsun, o hâl diliyle yapacağı duala rın Yaratıcı tarafından yerine getirileceği anlatılır.
Yeterince tanımlayamadığımız o özel hâl (lâtife)çok boyutlu derinlikler taşıyor: O hâli yaşadığınız anda kendinizi mahzun ve ağlamaklı hissedersiniz. Kalbinizi şiddetli bir İlâhî sevgi kuşatır; kalp atışlarınız hızlanır, nefes nefese kalırsınız. İstediğinizin olacağına dair anî bir keskin inanç rüzgâr gibi kalbinizden eser. İlâhî takdire kesin bir teslimiyet hissedersiniz. Sonra da şiddetli bir huzurla kuşatılırsınız.

İlâhî cevabın algılanması:
Dua sırasında yaşadığımız heyecan ve duygu patlaması İlâhî ışığın kalbimize yöneldiğinin işaretidir. Işığın kalbimize yönelmesi, Yaratıcının kendisine yönelişimizi cevaplamasıdır. Yaratıcının bizi cevaplaması ayrı; dileğimizi hakkımızda en faydalı biçime dönüştürerek kabul etmesi ve yaratması ayrıdır.
Ruhumuz özgürleşemediği sürece ruhsal evrenle iletişime geçemeyiz. Hayatın sonsuz tarafına göçmüş öncü insanlara, peygamberlere ve meleklere gönderdiğimiz selâmlar onlara ulaşıyor ve onlar da bize mukabil selâmlarını ifade ediyorlar. Ancak, dünya zindanı cevaplarını duymamızı engelliyor.
Evrenin Sahibi, eylemlerimize anlık karşılıklar verir. Bir hastayı ziyaret ettiğimizde, evimizi ve vücudumuzu temizlediğimizde, melekleri aracılığıyla kalbimize huzur gönderir. Yalan söylediğimizde, kalp kırdığımızda, çok yiyip çok uyuduğumuzda ve olumsuz düşündüğümüzde, bu kez kalbimize üzüntüleri ve gerginlikleri ilham eder. Ancak kalbimiz kapandığında bu karşılıkları algılayanlayız.
Benzer şekilde, isteklerimize cevap verildiğinde kalbimize huzur ve güven duygusu indiriliyor. Bazen İlâhî cevabı o kadar merhametli, yoğun ve güçlü algılıyoruz ki, kalbimizi kavrayan ruhsal ışığın etkisi altında heyecanlanıyoruz.

Ruhsal fiil:
İnsanlar, kalp gözlerinin açılması ölçüsünde doğaüstü eylemler yaşarlar.*Bu yolda yükselen velilerin bazen Hızır (as) gibi günlük hayatınızda karşınıza çıkarak,bazen de rüyalarınıza girerek size yol göstermeleri mümkündür. Hatta bu tür doğaüstü yardımlaşmalar, samimî arkadaşlar ve anne babalar arasında pek çok kez yaşanmıştır. Pek çok insan birbirlerini rüyalarında görerek uyarmışlar ve birbirlerinin tehlikeden kurtulmalarına vesile olabilmişlerdir. Velilerin Yaratıcının iznine bağlı olarak, yardımları, destekleri ve maddî evrene ruhlanyla yönlendirici enerji göndermeleri bu türden bir fiildir.

İrade:
Hayatı derin hislerin etkisinde yaşayanların, dünyanın yüzeysel eğlencelerine saplanmaları mümkün olamaz. Sigara, alkol ve benzeri iradeyi tüketen alışkanlıkların itibar görmesi imkansızlaşır.

İlham:
Rüzgârlar hâlinde akıp duran, geleceğe veya gizemli yönlere dair duygu bulutlan açık kalplere bilgi, ahlâk ve keşif damlaları hâlinde yağacaktır.
Ruhsal derinliğe sürekli ilerleyebilseydik, dünya madde zincirlerini tümden kırmış velilerle dolardı. Nefsimiz bizi içtenlik yolculuğumuzdan defalarca alıkoyacak, ruhumuzdan madde ötesine uzanan telefon kabloları (latifeler) anî bir kusurumuzla parçalanacaktır. Olumsuz tutumların saldırısına yenik düştüğü müzde, izzetimizi inşa eden tüm güzel duygularımızı, bir ahlâk kusuruyla, anîden yitirebiliriz.Dünya sonsuzlukta yürümeyi öğrenmek için içine gönderildiğimiz eğitim pistimizdir. Sonsuz hayatı kazanma yolunda son nefesimize kadar emekleyeceğiz. Önemli olan, bu dünyadan ayrılacağımız dakikaya geldiğimizde, ayaklarımızın üzerinde durmayı başarmış olmamızdır. Bize düşen zaaflarımıza bakıp vazgeçmek değil mücadelelerle geçecek bir ömrü tercih etmektir.
Kimi acılar, ruhumuzdan dünyaya uzanan kuşatıcı pencerelerin sarsılmasına; dünyadan ürken ruhumuzun sonsuz hayata yönelmesine yol açar. Depremin, selin ve savaşın ortasında kaldığımızda dünya ayaklarımızın altında kaymaya başlar. Hastalık bedenimizi iki büklüm ezdiğinde, açlık ve susuzluk dizlerimizin bağını çözdüğünde, aynı içtenliğe sürükleniriz.Kalbi temizlemenin en etkili yollarından birisi, gizli ve açık kusurlarımızın bağışlanmasını dilemektir. Gerekirse yüzlerce ve binlerce kez bağışlanma dileğini sürdürenlerin kalpleri, sonunda ruhsallığı olduğu gibi yansıtacak bir ayna parlaklığına kavuşabilir. Zira “Kalpler tıpkı demir gibi paslanır. Cilâsı ise bağışlanma dilemektir.”14…
..Başvurabileceğimiz diğer yol, yemeği, uykuyu ve TV seyretmeyi azaltmaktır. Gece yemeği ruhsal netliğin en büyük düş-manlarındandır. “Kişi yeme içmeyi azalttığında içine nur dolar.” 15 Çok uyumak, zihnimizin algılama becerilerini tahrip eder. TV ise zihinsel tahribatlara yol açar. Bu üçlü, duygusal derinliğimizin en tehlikeli düşmanıdır…..
Kalp gözü, görme, işitme gibi bedensel duyulardan farklı olarak, ruhun bedene dayanmaksızın gerçekleştirdiği tüm algıları kaplayan bir algı biçimidir. Bu olguyu daha çok “altıncı his” olarak tanıyoruz. Geleceği hissetme, gizli bilgileri sezinleme, telepati gibi ruhsal iletişimler bu olgu kapsamındadırlar.

Dr.Muhammed Bozdağ

simsek
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 99
Yanıt Sayısı: 1112
11 sene önce
herkesin okumasını isterdim teşekkürler özlem35
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23530 Kayıtlı Üye
  • 16557 Konu
  • 143811 Cevap
  • Son Üye fly78
Forumda Kimler Online (Şu anda 2 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)