Katılım Bankacılığı Bir Tuzaktır Aldatmaca dır.

Bu konu halukgta tarafından 9 sene önce açıldı, 579 kere okundu ve 14 Cevap verildi.
halukgta
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 197
Yanıt Sayısı: 12
9 sene önce

İslam ı Kur’an dan değil de, batıl ve hurafe kaynaklardan öğrenip yaşarsak, bizleri her zaman Allah ile aldatanlar çıkacaktır, önce bunu unutmayalım. Günümüz İslam toplumunda, din menfaat ve çıkar adına öyle kullanır olmuş ki, adeta MÜSLÜMAN IN CEBİNDE, BİRİLERİNİN ELLERİ DOLAŞIYOR.

Kur’an da geçen RİBA, yani dilimize çevrilmiş şekliyle faiz, topluma öyle farklı ve yanlış anlatılıyor ki, BÖYLECE TOPLUMUN PARASI, SERMAYESİ ÇIKAR ÇEVRELERİNİN ELİNDE OYUNCAK OLMUŞ. Bugünkü yazımın konusu, katılım bankacılığı altında, toplumun nasıl aldatıldığı üzerine olacak.

Özet olarak şunu söylemek isterim, Kur’an ın bahsettiği RİBA/FAİZ ile bugün bankaların çalışma sisteminde geçen faiz çok farklıdır. Elbette bankalar kontrol dışına çıkarsa, RİBA dan yani Kur’an ın bahsettiği FAİZ den, hiçbir farkı olmaz. Detayına girmek istemiyorum. Vereceğim örnekten katılım bankası ile diğer bankaların hiçbir farkının olmadığını, tam tersine katılım banka sisteminin, saf ve tertemiz Müslüman din kardeşlerimin, inancıyla aldatıldığını söyleyebilirim.

Katılım bankacılığı tuzaklarını, sizlere daha iyi anlatabilmek için, bu sistemle çalışan bir katılım bankasına girdim. Ben yeni bir araba almak istiyorum, onun içinde 25.000 TL kredi almak istediğimi söyledim. Bu krediyi 36 ayda ödemek istediğimi, geri aylık ödemelerimin, ne kadar olacağını sordum. Aylık geri ödemelerimin, 847 lira olacağını söylediler. Yani 3 yılda faiz yaklaşık 5.500 TL. Toplam 30.492. TL

Bu parayı bana elden verebilir misiniz dediğimde, katılım bankacığında elden ödeme yapılmıyor, biz alacağınız firmaya ödeme yapıyoruz dediler. Neden bizlerin eline vermeyip, firmaya veriyorsunuz dediğimde, size verirsek, siz belki bir kısmını başka bir yerde kullanırsınız, O ZAMAN FAİZE GİRER DEDİ GÖREVLİ. KELİME OYUNLARI İLE AÇIKÇA TOPLUM ALDATILIYOR.

İnanılmaz bir mantık. Anlayışa bakar mısınız lütfen. Alacağım kredinin bir kısmını, ailemin ihtiyaçları için harcarsam, bunun faiz olacağını söyleyebiliyor. Buna hiç kimse itiraz etmiyor ve kabul ediyor. Benim araba alırken, onlardan alacağım krediyi onlar firmaya verip, bendende yaklaşık 3 yıl içinde 5.500 TL fazla alıyor, buna faiz demiyor, ama parayı benim elime verdiğinde, ben bir kısmını yine farklı ihtiyaçlarımda kullandığımda, o zaman bu faiz olur diyebiliyor. Aman Allah ım, mantığı görüyor musunuz?

Kur’an ın bahsetti RİBA/faiz, birisine verdiğiniz borcun nerelerde harcanması ile ilgili değil, VERDİÐİNİZ BORCUN, KAT KAT ARTIRILARAK GERİ ALINMASIDIR. Bir insan ihtiyaç dan dolayı borç alır. Borcu verdiğimize de, bu parayı nereye harcayacaksın diye soramayız. Çünkü bu onun özel hayatıdır. Elbette alınan borcun, kötü amaçlı yanlış yerlerde harcanması durumu farklıdır. Bunu da bizlerin takip etmesi, ya da bilmesi mümkün değildir.

Katılım bankasının, müşterisine güvenimi yok, yoksa farklı amaçlar mı var? Ya da kredi alanın, günaha girmesini mi engelliyor bu yolla acaba (!) Görevli bunları söylerken, biz aldığınız aracı ipotek ederek, böylece verdiğimiz paranın da takibini yapmış oluyoruz dediler.

İyide diğer bankalar, neden böyle bir davranış içinde değiller. Onlar verdiği krediyi gelişigüzel vermiyorlar ki. Onlarda geri ödeyemeyecek kişilere, zaten kredi vermiyor ama müşterisine güvenip, aldığı krediyi ellerine veriyor. Çok ilginçtir katılım bankası, biz ticaret yapıyoruz, faiz almıyoruz diyorlar. Diğer bankalarda ticaret yapıyor, hatta bankalar ticari kuruluşları destekleyen, çok önemli ticari bir işletmedir. Bir insan herhangi bir konuda, özel ihtiyaçlarını karşılamak için bu durumda kredi alamaz, katılım bankasından. Peki, kimden alacak? Kat kat RİBA (Faiz) artırılmış, tefecilerden mi alsın?

Acaba aynı krediyi, normal bir bankadan almaya kalksak, aylık ne kadar geri öderiz? Birkaç bankaya sordum. Birbirine yakın değerler aldım. Bir banka, aynı meblağdaki aylık dönüşün, 848 TL olduğunu söyledi. BAKIN KATILIM BANKASIYLA HİÇBİR FARKI YOK. Katılım bankası aynı parayı senin eline vermiyor, firmaya veriyor, diğer banka ise elimize veriyor.

Çok daha ilginci, birikimi olan ve enflasyonda parasının erimesini engellemek için, bankaya yatıran vatandaşlarımızın durumu, çok daha dikkat çekici. Katılım bankası adıyla çalışan bankaya paranızı yatırdığınızda, geri dönüş olarak en düşük getiriyi sağlıyor. Getirisini önceden söylemiyor, bir ay sonra belli olur diyor. Buda yaklaşık yüzde 06 ya da 06.30 faiz getirisi veriyor.

Gerçi onlara sorsanız bu faiz değil, kar payı diyorlar. Diğer bankalar ise, ekonominin gidişatına enflasyona uygun, yaklaşık yüzde 09.30 ya da 10 civarında gelir getiriyor ve bunu paranızı yatırırken hemen söylüyor. Yani paranızın ne kadar nemalanacağını, siz baştan biliyorsunuz. Ama katılım bankasında bilmiyorsunuz. Onların insafına kalmış.

İlginçtir, kredi almaya gittiğinizde her iki sistemde çalışan bankalar, bir birine çok yakın faiz oranları ile kredi veriyor, ama halkın parasını çalıştırmaya gelince, en düşüğünü katılım bankası veriyor. Bumu sizin adaletiniz?

TOPLUM BÖYLECE FAİZ KORKUSUYLA ALDATILIYOR, KANDIRILIYOR. ASLINDA YOK BİRBİRLERİNDEN FARKI, TEK FARKLARI BİRİSİ, DİNİ KULLANARAK TOLUMUN PARASINI, İSTEDİÐİ GİBİ KULLANIYOR. Değerli din kardeşlerim. Allah Kur’an da, kat kat artırılmış RİBA yemeyin der.

Ali İmran 130: Ey inananlar, KAT KAT RİBA YEMEYİN, Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz. ( Süleyman Ateş)

BURADAKİ RİBA, TEFECİLİÐİN TAM KARŞILIÐIDIR. Bugün bankacılık, ya da katılım bankacılığı çağımızın, yaşantımızın gerçekleridir. Doğru kullanılırsa toplumun yararına olur, yanlış kullanılırsa zararına olur. Yani devletin mutlaka kontrolünde olmalıdır. Tabi devlete de millet sahip çıkıp, yöneticilerini EHİL insanlardan seçebiliyorsa.

Faiz/RİBA verdiğiniz borcu, kat kat artırarak geri almaktır. KATILIM BANKASI DA, DİÐER BANKALARDA, VERDİÐİ KREDİYİ GERİ ALIRKEN, AYNI MİKTARDA GERİ ALIYOR. BUNUN FARKLI OLDUÐUNU NASIL SÖYLERİZ. Normal bankadan, ya da katılım bankasından kredi aldığınızda, İster bir mal alın, ister çocuğunuzu evlendirin, ister evinize erzak alın. Hiç fark etmez.

Bu makaleyi yazmamdaki amaç, din kardeşlerimin aldatılmaması adınadır. Lütfen inançlarımızı, bizlere din adına öğretilenleri, Kur’an ile mutlaka sorgulayalım. Eğer bunu yapmazsak, aldatılmaktan, sömürülmekten asla kurtulamayız.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
http://hakyolkuran.com/

zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
9 sene önce
Bankacılık sisteminde kredilerin veriliş şekli hemen hemen aynıdır, katılım bankalarında da diğer bankalarda da bu sistem çok büyük farklılık göstermez.... Örnek üzerinden devam edecek olursak X marka aracın alımında anlaşmalı bankadan kredi alıyorsanız banka istediğiniz krediyi doğrudan X marka aracı satan şirkete ödeme yapar... X marka aracı satan şirketin anlaşmalı olmadığı bir bankadan kredi aldığınızda da kredi doğrudan size ödenir,bunda şaşılacak bir durum yok.... Katılım bankası ya da diğer ticari bankaların uyguladığı yöntem budur, sistem böyle işler.... Haa bu katılım bankalarını savunduğum ya da tercih ettiğim anlamına gelmesin...Sistem böyle işler...... Size verilen cevaba gelince de bankacının aymazlığı diyebilirim.Güya kendilerini farklı gösterme çabasından başka bir şey değil.... Bu sistem konut kredisinde de böyledir....Ancak ihtiyaç kredisinde para müşterinin hesabına nakit olarak geçer...
zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
9 sene önce
Geçmişte faizsiz sistem adı altında kredi alanın elindeki avucundaki tüm birikimlerini çekip alan üstüne de daha çok borçlandıran sistemleri de gördük.... Güya faiz alınmazdı ama elindeki emtia;emtia yetmediyse sahip olduğu gayrimenkuller alınır,ama borç bir türlü bitmek bilmezdi...
Vapula
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 0
Yanıt Sayısı: 74
9 sene önce
[IMG]http://hizliresim.com/GvApAV[/IMG] SİON-YAHUDİ PROTOKOLLERİ Siyon Protokolleri Yahudiler tarafından kaleme alımış, masal yada öykü değil, diğer ulusları ve dünyayı nasıl sömürge haline getireceklerini planlayan ünlü bir yazıttır. Bu protokollerin ilk kez 1905’de Rusya’da yayınlanmasına karşın, gerçekte M.Ö. 929. yıllarında Siyon’un eski Babil’li Bilgelerinin Protokolleri olarak yazılmaya başlandığı bilinmektedir. Başlangıçta çok kısa olup Talmud ve Kabala’dan esinlenmiştir. Tarih boyunca Yahudi gizli cemiyetleri tarafından geliştirilmiştir. Siyon Protokolleri’nin sembolü yılandır. Yılanın başı Babil Bilgeleri’ni, gövdesi Yahudi Milleti’ni temsil etmektedir. Siyon Protokolleri okunduğunda yüz yıllardır ülkemizde ve dünyada olup bitenlerin aslında Yahudi Milletinin yönetiminde yönlendirilen bir oyunun parçaları olduğunu daha iyi anlayacaksınız. 1.Protokol • Yaratılışın kanununa göre hak, kuvvette yatar. • Siyasetin ahlakla bağı yoktur. Ahlaklı hükümdar tahtında duramaz. Bu gibi vasıflar Yahudi olmayanların krallıklarına ait olmalıdır. Biz bu vasıflara göre hareket etmemeliyiz. • Gayemiz uğruna rüşvetçilik, düzenbazlık ve hıyanetten çekinmemeliyiz. • Hürriyet, eşitlik, kardeşlik gibi kelimeleri biz bağırdık, “budala papağanlar” bu oltamıza takıldı. Gerçekte eşitlik yoktur. Bu gibi sloganlar Yahudi olmayan hükümetleri mahfedici kurtçuklar oldular. Bu sayede Yahudi olmayanların aristokrasisini mahfetme imkanına kavuştuk. • Onun yerine, bizim para ve tahsil esasına dayanan kendi aristokrasimizi kurduk. • Halk temsilcilerinin değiştirilme imkanı onları bizim elimize verdi ve bizim tayin imkanımıza bağlandılar. 2.Protokol • Gayelerimize ulaşabilmek için savaşların mümkün olduğu kadar arazi kazançları ile neticelendirilmemesi zorunludur. Böylece savaşlar ekonomik alana kaydırılacaktır. Halkın içinden kölece itaatlerine göre titizlikle seçeceğimiz yöneticiler, yönetim sanatında eğitim görmemiş kişilerden olacak ve kendilerinin müşaviri, uzmanı olan ve bütün dünya işlerini yönetmek amacıyla çocukluğundan beri özel olarak yetiştirdiğimiz zeki ve bilgili kişilerin elinde oyunumuzun piyonları haline geleceklerdir. Yahudilerin tertip ettikleri Darwinizm, Marksizm, Nietzcheism’in başarılarını ve bu direktiflerin Yahudi olmayanların fikirleri üzerinde nasıl bir bölücü etki yaptığını görmek her halde zor olmayacaktır. Basın ihtiyaçları zorunluymuş gibi göstermeli, halkın şikayetlerini dile getirmeli ve böylece hoşnutsuzluk yaratmalıdır. 3.Protokol • Anayasal devletlerin dengesini bozduk. • Liberalizmi kullanarak onları rekabet haline soktuk. Kısa bir zaman sonra karışıklıklar ve iflaslar bütün dünyayı kaplayacaktır. • Bütün halk, yoksulluk nedeni ile, ölesiye çalışma zorunluluğuyla zincirlenmiştir. • Bütün dünyaya hükmedecek olan hükümdarlarımızın taç giyme zamanı geldiğinde, ona engel olmak isteyen her şey aynı eller tarafından ortadan kaldırılacaktır. • Bilimin bu günkü durumu ve bizim yönlendirdiğimiz gelişimi sayesinde insanlar basılı şeylere körü körüne inanıyorlar. • Fransız İhtilaline “Büyük” sıfatını biz verdik. O’nun hazırlanışındaki sırları gayet iyi biliyoruz. Zira o tamamı ile bizim eserimizdir. O vakitten beri daima, dünya için hazırladığımız Siyon Kanı’nın Despot Kralı için çalışıyoruz. • Krallığımızı kurduğumuz zaman, “Özgürlük” kelimesini lügatlerden silmiş olacağız. 4. ve 5. Protokol • Görünmeyen bir gücü kim yıkabilir? Bizim gücümüz böyle gizli bir güçtür. Yahudi olmayan masonluk bize ve amaçlarımıza paravan olarak hizmet eder. Bu sayede gücümüzün hareket planı ve hedefi, tüm halk için bilinmeyen bir sırdır. • Yahudi olmayanlara düşünme ve anlama fırsatı vermemek için, ilgilerini ticaret ve sanayiye çevirmeliyiz. Böylece bütün milletler, kazanç peşinde birbirleriyle yarışırken, düşmanlarının farkına varamayacaklar ve tamamen yutulmuş olacaklar. • Bütün dünyayı yönetmek için Tanrı’nın kendisi tarafından bizzat seçildiğimiz, peygamberler tarafından söylendi. Biz çok güçlüyüz ve gücümüzden kaçmanın yolu yoktur. Toplumun tüm güçlerini ele geçirmek ve elimizde tutmak için, güçlü bir merkezi hükümet kuracağız. Yeni kanunlar vasıtası ile siyasi hayattaki tüm faaliyetleri düzenleyeceğiz, ve krallığımız bir anda ve muhteşem bir şekilde ortaya çıkacak. Milletler bizim gizli elimizin olmadığı önemsiz özel anlaşmalar dahi yapamazlar. • Yahudi olmayanların gücünü azar azar tüketeceğiz ve sonunda uluslar arası iktidarı bize sunmaya mecbur kalacaklar. Bu durum herhangi bir şiddet eylemine başvurmaksızın tüm dünya devletlerinin gücünü yavaş yavaş emerek üstün bir yönetim kurmamıza olanak sağlayacak. Bu günkü yöneticilerin yerine Yüksek Hükümet İdaresi adını vereceğimiz bir mekanizma kuracağız. 6, 7, 8. Protokol • Yakında Yahudi olmayanların servetlerinin dayanamayacağı, büyük servet havzaları haline gelerek tekeller kurmaya başlayacağız. • Her ne pahasına olursa olsun, Yahudi olmayanları topraklarından söküp atmak en büyük zorunluluktur. Bu amaca en iyi şekilde arazi vergilerini ve ipotek borçlarını artırarak varabiliriz. • Yahudi olmayanların sanayisini tamamen çökertmek için spekülasyonu yoğun bir şekilde destekleyecek ve lüksü arttıracağız. Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatların artıracak ve bunun sebebinin tarım ve hayvancılıktaki gerileme olduğunu iddia edeceğiz. • Tüm Avrupa kıtasında ve Avrupa ile ilişkisi olan diğer kıtalarda, anlaşmazlıklar ve düşmanlıklaryaratmalı ve böylece tüm ülkeleri kontrol altında tutmalıyız. Ayrıca, devletlerin hükümetlerinde entrikalar, ekonomik anlaşmalar ve borç yükümlülükleri ile bütün bağları bozmalıyız. • Hükümetlerde sorumlu mevkilere, Yahudi kardeşlerimizi getirmemizde bir sakınca kalmadığı zamana kadar, halk arasında geçmişi ve şöhreti kötü olan kişilere teslim edeceğiz. Bu kişilerin etrafını siyaset yazarları, hukuk uygulayıcıları, diplomatlar ve özel okullarımızda süper eğitim sistemimiz çerçevesinde eğitilmiş kişiler ile kuşatacağız. Eğer bu kişiler ile kuşatacağız. Eğer bu kişiler emirlerimize karşı gelmeye yeltenirlerse cezai yaptırımlar ve ortadan kaybolmalar ile karşılaşacaklar. Amacımız, bu kişilerin son nefeslerine kadar çıkarlarımızı korumalarının sağlanmasıdır. 9 ve 10. Protokol • Üstün hükümetimiz, diktatörlük olarak ifade edilen güç ve zora dayanan kavramları içinde barındırır. Uygun zaman geldiğinde biz kanun koyucular, ölüm cezaları verip bunları infaz edeceğiz. • Bütün terör hareketleri bizimle baş göstermiştir. Monarşiyi geri getirmek isteyenle, sosyalistler, komünistler ve her türlü ütopyacılar bizim hizmetimizdedir. Bunların her biri devletin tüm kurumlarını yıkarak devletlere ıstırap çektiriyorlar. • Yahudi olmayanların kurumlarını zamanından önce yıkmamak için dikkatli davrandık ve onların hareket mekanizmalarını ele geçirdik. • Eğitim ve öğretime el attık; yanlış olduğunu bildiğimiz teori ve prensiplerle Yahudi olmayan gençleri aldattık, şaşırttık ve bitirdik. • Bizden olmayanların planlarımızı anlamaları halinde gerçekleştirilecek, batının bütün başkentlerinde dehşet verici bir terör dalgasının ortaya çıkarılması ve bu başkentlerin tüm kurumları ve arşivleri ile birlikte havaya uçurulması gibi önlemler aldık. • Hükümet darbemizi gerçekleştirdiğimiz zamantüm halklara:” Her şey korkunç bir biçimde kötü gidiyordu, herkes çektiği acılardan dolayı tükenmişti. Biz; milliyetler, sınırlar ve para birimlerinin farklılığı gibi size acı veren her şeyi ortadan kaldırıyoruz.Bize tabi olup olmamakta özgürsünüz ” diyeceğiz. O zaman halk bize tabi olacak. • Liberalizmin zehrini devletlerin organizmasına soktuğumuz zaman, onların bütün siyasi görüntüleri değişti ve hepsi ölümcül bir hastalığa yakalandı. • Zamanla yeni kanun teklif etme ya da mevcut kanunlar üzerinde değişiklik yapma yetkisini ele alacağız. Başkana, halkoyuna başvuru hakkı, bizim ifademizle halkın büyük çoğunluğu olan kör kölelerimize, oylarına başvuru hakkı tanıyacağız ve tek başına savaş açma yetkisi vereceğiz. • Bütün ülkelerde, insanlığı tamamen tüketecek derecede kavgalar, kin, mücadele, fesatlık hatta işkence, açlık, hastalıklar aşılamak ve yokluk gibi yöntemler kullanarak halkların hükümetler ile olan ilişkilerini onarılmaz derecede sarsmalıyız ki Yahudi olmayanla, her türlü konuda bizden başka sığınakları olmadığı bilincine varsınlar. 11. Protokol • Yahudi olmayanlar koyun sürüsüdür ve biz de kurtlarız. Koyun sürüsüne kurtlar daldığı zaman ne olur? • Tanrı bize, biz seçilmiş ırka dağılmayı uygun gördü. Diğerlerine bizim zayıflığımızmış gibi görünen bu durum, seçilmiş ırk olan bize layık görüldü. Bu dağılma, bütün dünyanın hükümdarı olmaya çok yaklaştıran gücümüzün ortaya çıkmasını sağladı. Böylelikle atmış olduğumuz temel üzerine kuracağımız bina için fazla bir yolumuz kalmadı. 12. Protokol • Kanunlar bizim isteklerimiz doğrultusunda kaldırılıp yine bizim isteklerimiz doğrultusunda kaldırılıp, yine bizim isteklerimiz doğrultusunda yapılacağından, özgürlük tamamen bizim elimizdedir. • Bizim kontrolümüzden geçmeden tek bir tebliğ dahi halka ulaşmayacaktır. Tüm haberlerin, dünyanın dört bir yanından bürolarına haber yağan birkaç ajans kanalı ile yayınlanması, bu amaca yaklaştığımızı göstermektedir. Bu ajanslar, sonuçta tamamen bizim olacak ve bizim onlara emrettiğimiz doğrultuda yayın yapacaklar. • Yazarlar bize karşı yazmaya yeltenecek olurlarsa, eserlerini bastırabilecekleri hiçbir yer bulamayacaklar. Yayıncılar ya da matbaacılar her hangi bir eseri yayınlamadan önce, bu işi yapmak için yetkili makamlara müracaat etmeye zorunlu olacaklardır. Böylece bize karşı hazırlanan tüm entrikaları önceden öğreneceğiz ve onlara karşı davranarak, ele aldıkları konu hakkında yapacağımız açıklamalarla onları etkisiz hale getireceğiz. • Merkezi basın dairesi adı altında, toplantılar düzenleyeceğiz ve bu toplantılarda ajanlarımız aracılığı ile dikkat çekmeden günlük talimatları ve parolaları vereceğiz. Bu organize yöntemler, halk tarafından fark edilemeyen, fakat halkın sevgisini ve güvenini hükümetimize yöneltmeye yarayan, en ince ayrıntısına dek hesaplanmış ve kesin bir şekilde güvenilir yöntemlerdir. 13. Protokol • Günlük geçim ihtiyacı Yahudi olmayanları sessiz kalmaya mecbur eder ve onları aciz hizmetkarlarımız haline getirir. • Siyasi meseleler, asırlardan beri onları yaratan ve yönetenlerin dışındaki kimselerin anlayamayacağı biçimde şekillendirilmektedir. • Biz, halk kitleleri ne durumda olduklarını anlamasınlar ve bizlerle mücadele etmeyi düşünmesinler diye, onların akıllarını oyunlar, zevkler, eğlenceler, tutkular ve halka açık eğlence yerleri vasıtası ile çeleceğiz. Çok yakında her çeşit spor ve sanat yarışmalarının düzenlenmesini basın aracılığı ile gündeme getireceğiz. • İlerleme, Tanrı’nın seçtiği kavim olan biz Yahudilerden başkası bilmesin diye, gerçeği gizlemeye hizmet eden yanıltıcı bir kavramdır. 14. Protokol • Diğer bütün inanç sistemlerini dünya üzerinden kaldırmalıyız. • Elimize geçen her fırsatta yayınlayacağımız makalelerle, kendi lütufkar yönetimimiz ile öncekileri karşılaştıracağız. Yahudi olmayan hükümetlerin hatalarını en belirgin bir biçimde vurgulayacağız. Onlara karşı çok büyük bir nefret aşılayacağız. Yahudi olmayanların devlet yapılarını çökertmek için el altından onları kışkırtıp, verdiğimiz faydasız yönetim şekilleri ile halkı bıktıracak ve yeniden huzursuzluklara, sefaletler düşmektense, yönetimimiz altına girmeyi tercih ettireceğiz. • Filozoflarımız, Yahudi olmayanların değişik inançlarının hatalı yönlerini tartışacaklardır. Fakat bizim inancımız, bizden başka kimse tarafından öğrenilemeyeceği ve sırlarımız açığz vurulmaya cesaret edilemeyeceği için, inancımızın bakış açısı asla tartışma konusu yapılamayacaktır. • İlerici ve aydın olarak tanınan ülkelerde anlamsız, iğrenç ve nefret uyandıran bir edebiyat türü yarattık. Bu edebiyat türü hazırlayacağımız söylevler, projeler, anılar, makaleler ile bizden olmayanların düşüncelerini etkilemek ve onları, belirlediğimiz bilim anlayışı doğrultusunda biçimlendirmek için kullanılacaktır. 15. Protokol • Mevcut tüm hükümet şekillerinin değersizliği kesin olarak kabul edildikten sonra, her yerde bir veya aynı günde yapılması planlanan hükümet darbeleri ile krallığımızı kuracak ve bize karşı plan olabilecek şeylerin mevcut olmadığını kendimize vazife edineceğiz. Bu amaçla bizim krallığımızı kurmamıza silahla karşı koyanların hepsini merhametsizce öldüreceğiz. Bize karşı gizli cemiyet kuranları da ölümle cezalandıracağız. • Dünyadaki her ülkede hür mason locaları kuracağız ve çoğaltacağız. Bu localara kamu faaliyetlerinde şöhreti olan veya olabilecek herkesi çekeceğiz. Çünkü bunlar bizim başlıca haber alma mekanizmamız ve tesir birimlerimiz olacaklar. Bütün bu locaları sadece bizim bildiğimiz ve başka kimsenin bilmediği, Siyon liderlerimizden oluşan bir merkezi idare altında birleştireceğiz. • İsrail kralı, Avrupa’nın kendisine sunduğu tacı başına giydiği zaman, dünyanın atası olacaktır. 16, 17 ve 18. Protokol • Hukukta, ilk çağ tarihi eğitimini kaldıracak, yerine geleceği programlayacak dersler koyacağız. Önceki yüzyıllara ait hoşumuza gitmeyen tüm olayları insanların hafızalarından silecek ve yalnız Yahudi olmayan hükümetlerin hatalarını anlatacağız. • Her türlü eğitim özgürlüğünü kaldıracağız. Düşünceleri dizginleme sistemi olan “görerek öğrenme” yöntemini uygulayacağız. • Avukatlar şahsi çıkarları için çalışan, en çok ödeme yapan tarafın kazanması için uğraşan, belirli bir ücret karşılığında çalışıp kamu yararına görev yapan raportörler haline getirileceklerdir. • Papalık sarayının yıkılma zamanı geldiğinde, görünmeyen bir elin parmağı, milletleri bu saraya yönlendirecektir. Bununla beraber, milletler bu sarayın üzerine çullandığı zaman, sanki daha fazla kan dökülmesine engel olmak istiyormuşuz gibi, sarayın koruyucusu kisvesi ile öne çıkacağız. Bu kandırmaca sayesinde onun bütün iç organlarına kadar yayılacağız ve onun bütün gücünü kemirinceye kadar dışarı çıkmayacağız. Yahudilerin Kralı kainatın gerçek Papa’sı ve enternasyonel kilisesinin ilk kurucusu olacaktır. • Yahudi olmayanların krallarına karşı, koyun sürümüzün kör koyunları olan ajanlarımız vasıtasıyla düzenlediğimiz komplolar ile sık sık hayatlarına kastederek, onların itibarlarını en alt seviyeye indirdik. • Bize karşı suç işleyenler, ciddi bir gerekçesi olup olmadığına bakılmaksızın ilk şüphede tutuklanacaklardır. 19. Protokol • Siyasi suçları işleyenleri cinayet, hırsızlık ve toplumun nefretini kazanan diğer yüz kızartıcı suçlarla aynı kategoride yargılayacağız. O zaman kamuoyu bu suçları diğerleri ile aynı şekilde değerlendirip aynı ayıp ile karşılayacaktır. • Basın yoluyla, nutuklarla ve zekice derlenmiş tarih dersi kitapları ile isyankarları toplum yararı için savaşan kişiler olarak gösterdik. Böylece, liberal gurupların çoğalmasını sağladık ve binlerce Yahudi olmayan sığırı sürümüze kattık. 20, 21, 22. Protokol • Yahudi olmayanlar için yarattığımız ekonomik krizlerin nedeni, tedavüldeki parayı çekmemizden başka bir şey değildir. Devletlerdeki parayı çekmekle, devletler sürekli borç almak durumunda kaldılar ve bu borçlar faiz ödemeleri ile birleşerek devlet bütçelerinin üzerine çullandı ve onları bu sermayeye muhtaç köleler haline getirdi. • Biliyorsunuz ki, altının ölçü birimi olması para ihtiyacına cevap vermediği için, onu ölçü birimi olarak kabul eden devletlerin çöküşüne neden olmuştur. Tabi biz de altını bu ihtiyacı karşılayamaması için sürekli tedavülden kaldırmaktayız. • Eğer bugün, Yahudi olmayan kralların devlet idaresindeki yüzeysellikleri, bakanların rüşvet yemeleri ya da devletin idari kadrolarındaki yetkililerin finansal konulardaki kıt bilgileri, Yahudi olmayan devletleri, bizim hazinelerimize ödeyemeyecekleri biçimde borçlandırmışsa, bunda bizim çok büyük payımız vardır. • Yahudi olmayan devletlerin faiziyle bizden borç para almaları ve bu borçları ödeyemeyecek duruma gelmeleri, onların beyinlerinin ne kadar gelişmemiş olduğuna delalettir. • Günümüzün en büyük gücü olan altın avuçlarımızın içindedir ve iki gün içinde dilediğimiz miktarda altını depolarımızdan tedarik edebiliriz. 23. Protokol • İnsanları itaatkar olamaya alıştırmak için, lüks malların üretiminin azaltılması zorunludur. Bu sayada lükse özendirerek bozduğumuz ahlaki değerleri yeniden yükselteceğiz. Küçük sermayeyi yeniden canlandıracağız. Bu bize kişisel sermaye sahibi üreticilerin altını oyabileceğimiz bir araç sağlayacaltır. • “ Tanrı’ya şükredin ve insanlığın kaderinin mührünü alnında taşıyan ve bizzat Tanrı’nın kendi yıldızını rehber ettiği o’nun karşısında, bibi kötülüklerden ve şer güçlerden ondan başkası kurtaramayacağı için diz çökün ” 24. Protokol • Davut soyunun belirlenmiş mensuplarını, krallarını ve onların veliahtlarını, babadan oğla geçen miras hakkı ile değil; üstün yeteneklerine göre seçerek, siyasetin en gizli sırlarını, yönetim planlarını yüzlerce yıllık tecrübelerin ışığında uygulamalarını sağlayacağız. • İktidarın dizginlerini yalnızca, kayıtsız şartsız sert ve hatta zalim bir biçimde hükmetme yeteneğine sahip olanlar alabileceklerdir. • Kralların o an için ve gelecek için yaptıkları planları, en yakın danışmanlar dahi bilmemeli; sadece kral ve üç hamisi neyin geleceğini bilmelidir. • Davut’un kutsal soyundan gelen dünya hükümdarı, insanlığın desteğini almak için tüm kişisel arzularından feragat etmelidir. ALINTIDIR
dombra
Üyelik Zamanı: 9 sene önce
Konu Sayısı: 14
Yanıt Sayısı: 931
9 sene önce
vapula bu ne alaka neyse onu kaldırırlar zaten. ....... bu fazin haramlığı helalliği bir rayına oturmadı.. kimisi darul harbdeyiz faiz de sıkıntı yok diyor.Bir taraftan cumaya gidiyor.kimisi vicdan meselesi diyor.kimisi kendi kursları için toplanan paraların faize yatırılıp gelen faiz paradan yararlanıldıgını söylüyor.
zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
9 sene önce
Protokollerin konuyla ilgisini merak edenler için aşağıdaki link bir açıklama olacaktır... https://www.lahutiye.com/tarih/3748-bilinen-tarihin-bilinmeyen-yanlari.html
dombra
Üyelik Zamanı: 9 sene önce
Konu Sayısı: 14
Yanıt Sayısı: 931
9 sene önce
[QUOTE=Vapula;131430]Eğer mesajda belirttiğim sion lanetli yahudiler protokolleri siteye aykırı bir şey ise zeinarda kaldırır yazdıklarımı.Yalnız senin ne alaka dediğin yazıda benim belirtmek istediğim dünyadaki faiz lobisinin arkasında siyonist kalpazanlar bulunmaktadır.protokolleri bilgi olsun diye yazdım.Türkiye'de araştırmacı yazar Aytunç Altındal'ın dandik masonlar yani fasonlar diye tabir ettiği teşkilat fason oldukları halde bankacılık sistemiyle çok yakından ilgilenirler. Ek bilgi olarak; Bundan yıllar önce gazetecilerin, israil devletinin o günkü başbakanı şimon pereze “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor” diye hatırlattıklarında, Perez şu cevabı vermişti: “Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.” 1970'leri yılları yaşayanlar, bu üç kelimeye yabancı değildir: Futbol, Fado, Fiesta. Portekiz’in Salazar diktatörlüğü döneminden kalan dikta rejimlerinde halkı kollektif hipnoza sokma formülü olarak da bilinir. Bana onbinlerce insanı uyutabileceğim bir beşik yapın.António de Oliveira Salazar (Lizbon Stadı'nı yaptırırken) Fado (yoz, Arabesk müzik), fiesta (eğlence), futbol, faşist diktatörlerin rejimlerini halkı uyuşturmak için kullandıkları “3f” formülüdür. CEHALETİME veriniz... ben protokoller ile faiz arasında biran paralellik kuramadım. Actıgınız konunun başında biraz ipucu olsa belki bağlıaybilirdim. Elbette benim bağlıyamamış olmam da konuların bağlantısız oldugu anlamına gelmez. Arada ben KIŞKIRTICI soru sorarım konuyu daha net kavramak için.:m29::m29::m29::m29::m29:teşekkurler.
AbSİNth_
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 13
Yanıt Sayısı: 815
9 sene önce
Bizim insanımızın en güzel özelliği bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmasıdır.Herkes fıkıhçıdır bizde, herkes doktordur, teknik direktördür..Şimdi de danışma kurulu olmuş sanırım.. katılım bankacılığını eleştiren şahıs(lar) acaba bugüne kadar kaç kez murabaha, mudaraba, karz-ı hasen, müşareke gibi işlemlerle haşır neşir oldu da gelip burda ahkâm kesiyor? Bu çabalarınız burda yol almaz ben size soyleyeyim..Bu güne kadar açılan hiçbir başlığa (açık açık büyü tarifi olmadıkça) olumsuz birsey söylemedim.Ama katılım bankacılığının yalan dolan olduğunu ipe sapa gelmez gözlemlerle çürütmeye kimsenin hacmi yetmez
AbSİNth_
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 13
Yanıt Sayısı: 815
9 sene önce
1)önce faizin ne olduğunu bilmeniz lazım.Bunu ancak iktisat mezunu birisiyle tartışırım..Faiz paranın kirasıdır yani paranın zaman bedelidir.Katilim bankaları malın zaman değerini hesaplar bu yüzden vadeli satış yani kâr akdi vardır.Olay sadece paranın elden verilmemesi gibi basit değildir.. 2)Esas olan, siz hiçbir şekilde anlaşma yapmadan önce bankaya gidip alacağınız ürünü söylersiniz, banka eğer uzun görürse o ürünü size alıp ardından vadeli satar.Bunda islami ve fikhi açıdan bir beis yok. 3) 7 sene öncesine kadar 1 ürün için 2 kez satış yapılıyordu, ancak müşterilere ek maliyet olmamasi açısından işlemden önce vekalet verilerek bu satış olayı 1 e düşürüldü.. 4-) anlaşması yapılmış mali fonlamak uygun ve caiz değildir Ancak bunu yapan katılım bankaları ve personeller malesef var.Ama bu katılım bankacılığına gölge dusurmez. Şimdilik bu kadar anlatıyorum, fazla yükleme yapmaya gerek yok..
AbSİNth_
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 13
Yanıt Sayısı: 815
9 sene önce
Şimdi şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, yazılan konuyu her satır her cümlesini çatır çatır çürütmem yeminler olsun 10 dakikayı geçmez..Ancak işe iktisada giriş 1 dersinden piyasada arz talep dengesinden baslamam gerekir ki kimsenin kafasını ağrıtmaya gerek yok. Neden neft yağı sürülmüş gibi bu saatte bunları anlatıyorum, işini düzgün yapan kişilerin hakkına girilmesin diye.. Katılım Bankası faiz alır mı? Verir mi? Katılım Bankası faizsiz enstrumanlarla parayi çalıştırdığı için temelde faiz alıp vermez.Ancak bizim insanlarımız ister ki 25.000 tl yi alsın cebine koysun, sistem faizsiz olduğu için 36 ay sonra yine aynı şekilde ödesin...Çünkü katılım bankası Hayır kurumu... Kredi ya da kredi kartı geciktigı zaman banka ceza alıyor mu? Evet ceza alıyor.Hatta bu ceza değildir.Bunun adı düpedüz faizdir.Ancak neden alınıyor anlatayım.Bankalar geciken borclarda musteriyi arsyip borcunu odemesini ister.Yine 7 sene öncesine kadar geciken borçlardan faiz alınmıyorken, müşteriler açık açık "x Bankası çok yüksek faiz alıyor, siz almiyorsunuz, o yüzden o borca öncelik veriyorum" diyordu.Iyi güzel de, parasini bana getiren adama karsi sorumlulugum yok mu benim? Bu yüzden kar payları düşmeye başladı.Simdi gecikme faizi alınıyor alınmak zorunda..Ancak katılım bankacılığı gereği bu paraları aktiflerinde yani banka gelirinde göstermesi yasak olduğu için bu ceza paraları cami yapımı ve kuran basimı hariç yol yapımı Çeşme yapımı depremzede çadırı gibi yerlere gönderiliyor..Sonuç olarak kimsenin parasına faiz bulasmiyor..Daha o kadar ince detaylar var ki..
AbSİNth_
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 13
Yanıt Sayısı: 815
9 sene önce
Örneğin faturası kesilmiş bir ürünü benim çalıştığım katılım bankası fonlamiyor.Cunku bitmiş bir anlaşmaya biz sonradan dahil olamıyoruz.Ama bunu yapan katılım bankaları da var maalesef.Bunu kötüye kullananlar var diye ben usulsüz işlem yapmış olmuyorum.Detaylandirayim, mal alımı yapılacagi zaman önce müşteriye vekalet veririz.Su mali almaya bizim adımıza vekilsin diye.Ardindan parayi satıcıya öderiz.Sonra da malın faturası gelir projeyi kapatıriz.Eger fatura, bizim vekalet tarihimizden önce ise, o krediden elde ettiğimiz kâr, konu sahibinin deyimi ile faiz, çöpe gider, o parayi kullanamayiz..Bunun gibi inanamayacaginiz ayrıntılarla doludur katılım bankacılığı..Yeter ki hangi amaca hizmet edildiği unutulmasın
zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
9 sene önce
Liberal ekonomilerde bankaların rolü çok yüksektir,bunu kabul etmek gerekir.... Sistemin ihtiyaçlarından doğmuştur,bankalar olmasaydı tefecilerin elinde helak olurduk... Ayrıca ekonomideki rollerini anlatmaya çalışırsak dediğin gibi iktisata giriş kitabından başlamak gerekir... Ancak şunu belirtmeden geçmeyelim piyasada faiz bulaşmamış hiç bir ürün ya da emtia bulamazsın.. yani faizsiz bankacılık da olsa katılım bankası da olsa dolaşımda olan paranın faizsiz kanaldan gelmesi mümkün mü.... yani bankanın faiz almaması,faiz vermemesi bence sadece bir kesimin hassasiyetini kullanmaktan öteye geçmemektedir..
AbSİNth_
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 13
Yanıt Sayısı: 815
9 sene önce
Son bir örnek daha verip konudan ayrılacağım, çünkü düşünen insanlar için fazlaca detay verdim sanırım, Benim çalıştığım kurum, hesap işletim ücreti almıyor.Bunu da parası olsun olmasın değil..kimseden almıyor.Neden biliyor musunuz? Çünkü benim danışma kurulum, hesap işletim ücretini caiz bulmuyor..Ancak piyasada bulunan 4 katılım bankasından 3 tanesi bu ücreti alıyor.Ulkemizde toplamda 52 banka var ve bunu almayan tek banka benim kurumum.. Çalıştığım kurumda 4 mezhepten toplamda 7 kişinin oluşturduğu danışma kurulu var, ve onların onayından geçmeden fetva alınmadan işlem yapılamıyor.. 2011 yılında, HES yani gelire endeksli senetler piyasa iken bizim danışma kurulu bu işi onaylamamisti faiz şüphesi var diye, diğer 3 banka onay vermişti, 2012 sonunda Hayrettin Karaman **** açıklama yapmıştı 1 milyar tl ye faiz bulaştı beni de kandirdilar diye, hatirlayanlar vardır.. Son olarak toparlayayim, diğer bankalar kredi verirken araştırmiyor mu demiş konu sahibi, araştırmiyor önemsemiyor..Asgari ücretle çalışan kaç yüz bin kişi var kredi kartı limiti 5.000 tl nin üzerinde olan haberin var mı? Kaç öğrenci var 300 500 tl lik kredi kartları yüzünden avukatlık olan haberin var mı? Diyerek şahsım adına konuyu kapatıp hayırlı geceler diliyorum
AbSİNth_
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 13
Yanıt Sayısı: 815
9 sene önce
Ek olarak en büyük farklardan biri de bankalar gecelik olarak ellerindeki parayi merkez bankasına verip gecelik faiz alırlar..Bir nevi kemiksiz et...Ancak katılım bankaları mal gibi o parayi ellerinde tutmak zorunda:)
AbSİNth_
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 13
Yanıt Sayısı: 815
9 sene önce
:):) evet zengin her geçen gün daha çok zengin oluyor..Meslegimizin tek cümlelik özeti var aslında, is yerinde milyonlarla oynarsin, eve giderken ...den 2 liraya yoğurt alırsın...
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)