Kapitalizm Pençesindeki Müslamanlar..

Bu konu lahutiye tarafından 13 sene önce açıldı, 552 kere okundu ve 2 Cevap verildi.
lahutiye
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 4 sene önce
Konu Sayısı: 1156
Yanıt Sayısı: 4566
13 sene önce

Bu başlık daha hoşuma gitti değiştirme gereği duydum kardeşlerim. Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgârların her bir yana sevk edilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler vardır. (Casiye Suresi 5. Ayet) Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır.Fazla verilenler, neden rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor?Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar? (Nahl Suresi 71. ayet) Günümüzde İslam adı altında yaşananlar ile binlerce yıl önce vahyedilen dinin önerdiği yaşam standartları arasındaki dev uçurum gittikçe büyümektedir. “Türkiye dindarlaşıyor” diye bir ifade işittiğimiz şu günlerde, şunu yürekten söylemek gerekir ki; Türkiye dindarlaşıyor, ancak bu din İslam değil… Dindarlık, kafanızı umarsızca sağa sola çevirmek demek değildir! Dindarlık o dur ki; Allah’a, muhakeme gününe, meleklere, vahye, peygamberlere inanır; malını akrabaya, yetimlere, yolda kalmışlara ve boyunduruk altındakilere tereddütsüz dağıtır, Salât’ı ikame eder, zekâtı verir. Böyleleri sözlerini tutan kimselerdir. Bereket ve bolluk vaktinde mal dağıtarak sözlerini tuttukları gibi, zorluk, sıkıntı ve darlık zamanlarında da kararlılık sergilerler. İşte bunlardır özü ve sözü bir olanlar/münafık olmayanlar. İşte bunlardır ‘’takva’’ sahipleri. (Bakara Suresi 177. ayet) Yeryüzünün bahçe sahipleri (bkz. Kalem suresi 10-25. ayetler) tarafından boyunduruk altına alınanların, yani kredi kartı mağdurlarının, çalıştığı halde evine ekmek götüremeyenlerin, işçilerin, memurların, ezilenlerin, fakirlerin, miskinlerinin çoğunluk olduğu beldelerde İslam’dan bahsetmek imkânsızdır. Orada olsa olsa ‘’abdestli kapitalizm’’ vardır. Yani kenz dinciliği/yeşil sermaye söz konusudur. Ve bu güruhun işi, Kur’an’ın bu gerçeklerinin üzerini örtmektir… Çünkü kim hangi saçmalıklara dayanarak ne derse desin; Kuran’ın temel mesajı “mülkiyet ve paylaşım” üzerinedir… Bu gerçeğin üzerini örtmek sureti ile üretilen “afyon din”, yani gerçek dinin karşısında konumlandırılan ‘’din’’, bugün gerçek din muamelesi görmektedir… Hiç düşünülmeyen bazı gerçeklerden bahsetmenin zamanı geldi artık… Din kelimesinin önemli bir anlamı da mülkiyettir. De ki: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah, gökte ne var, yerde ne var hepsini bilir. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.” (Hucurat Suresi 16. Ayet) Kur’an’a göre dinin sahibi Allah’tır. Dolayısıyla mülkiyetin sahibi Allah olmak durumundadır… Yani, Kur’an verilerine göre, özel mülkiyet söz konusu değildir. Özel mülkiyeti meşru kılan sistemler ile işbirliği, ittifak ve benzeri hiçbir birliktelik mümkün değildir. Hatta daha ciddi bir yaklaşım sergilemek gerekir ise; mülkiyet ve saltanatta üstünlük belirtmek ve bunu özelleştirmek; Kur’an verilerine göre ‘’şirktir’’… Artık bunu kırmızı çizgiler ile belirtmenin vakti geldi… Diyorlar ki; Efendim, bakın Allah rızkı türlü türlü veriyor! Dolayısıyla bu tasarruf hakkı insanlara aittir ve zekâtı verilmiş her mal helaldir… Zekâtı nedir? 1/40 oranında zekâtı verilen mal Tahir/temizdir. De ki: “Rabbim, kullarından dilediğine rızkı bolca, genişçe verir, dilediğine de kısarak verir. Bir şey ederseniz O, onun yerine başka bir şey lutfeder. Rızık verenlerin en hayırlısıdır O.” (Sebe Suresi 39. Ayet) Evet, Allah rızkı çeşitli kademelerde taksim ettiğini bildiren ayetler vahyetmiş; ancak bu malın kullanımı noktasındaki iradeyi insana teslim etmemiştir. Yani “Ben malı istediğim ölçüde veririm, ama sen istediğin ölçüde elinde tutamazsın’’ demektedir. Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, neden rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor? Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar? (Nahl Suresi 71. ayet) Görüldüğü gibi, rızk farklı ölçülerde verilse de, istenen ‘’rızkta eşitlenmektir.’’ Yani insanlığın temel imtihanı “ibadetleri değil”, rızkta eşitlenme adına attığı adımlardır! Ve çok sık bahsettiğimiz “infak” ta aynı biçimde tanımlanır; …Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: “Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanının tamamını verin.” İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz. (Bakara Suresi 219. Ayet) Yani, kenz etmeyin, elinizde tutmayın böyle yaparak kendinize zarar vermeyin! Kimileri şu ifadeyi farklı algılar; böyle yapmayarak kendinize zarar vermeyin. Allah insanlığı cehennem ile tehdit ediyor derler. Hayır! Eğer infak yapmazsanız; siz muhtaç olduğunuzda size de kimse yardım etmeyecektir. Yani siz infak etmedikçe, kendinize zarar vermiş olacaksınız… “Allah’ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O’na kulluk edin, O’na şükredin. O’na döndürüleceksiniz.” (Ankebut Suresi 17. Ayet) Dikkatli incelersek, putlar ve rızk arasında kurulan ilişki önem arz etmektedir. Putperestlik, Allah’ı sosyo-ekonomik anlamda devre dışı bırakmak suretiyle Kapitalizmin hegemonyaya dönüştüğü beldelerde İslamcılık taslayanların dinidir. Hatta bir dinden öte; “mesleğidir”. Ve Allah, putların; yani dindar görünümlü kapitalistlerin; rızk verici olmadığını, cimri olduğunu, sürekli olarak kâinatın dengesine zarar verdiğini söylüyor… Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten bir rızık indirip de onunla yerküreyi ölümünden sonra hayata kavuşturmasında, rüzgârların her bir yana sevk edilişinde de aklını çalıştıran bir topluluk için izler, işaretler vardır. (Casiye Suresi 5. Ayet) Ayette ifade edildiği gibi, rızk “doğal bir dönüşümün ürünüdür.” Dikkatle baktığımızda, bu örnek ile bize verilen bilgi; rızkın “dolanıma” ait olduğu noktasındadır. Ticaret kelimesinin manası gibi, rızk, emek merkezli bir dolanımın genel sevabı/sonucudur… Peki, ne oldu da bu din bu hale geldi? Bütün kavramların içi boşaltılmıştır. Mesela “şeytan” kelimesinin anlamı “uzaklaşan” demektir. Yani Allah’tan, dolayısıyla “halktan” uzaklaşan herkes şeytandır. Sevap, emeğin karşılığı demektir. Selam vermek, selam verilenin esenliği için aktif mücadele etmek demektir. Ve tarafıma çok sorulan temel kavramlardan biri olan salât, ateşten korunmak için uylukların hareket etmesi demektir… Bunlar, kavramların anlamlarıdır. Makaleyi tamamlarken, daha evvel izah ettiğim, ancak sürekli olarak tarafıma soru olarak yöneltilen bir kavramı açarak bitireyim; Eren Erdem..Son zamanlarda yaşanan gerçekler beni bu paylaşımları yapmaya zorluyor kardeşlerim sanki gerçekten kur’an dan uzaklaşıyoruz gibime geliyor nedeni açlığın artması ve insan ayrımı sınıf farkları hepiniz sevgiyle kalın..

Kayıtlı Değil
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 4 sene önce
Konu Sayısı: 1156
Yanıt Sayısı: 4566
13 sene önce
İçimden geldi güncelledim kardeşlerim.Sevgiyle..
Serare
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 32
Yanıt Sayısı: 176
13 sene önce
Allah razı olsun Sayın Kocayürek, sizinle aynı dertleri taşıyoruz. Kör bir nokta sanki din konusundaki içi doldurulma süreci; aslında boşaltıyor ve anlamsız hale getiriliyor olması. Yalnız yazarın fikirlerine katılmakla beraber, kendince kelimelere verdiği anlamların da dar ve kısır olduğunu düşünüyorum. Özellikle salat konusu dikkatimi çekti, hareketlilik uylukları ısındırmak anlamı vardır bilemem ama sadece ona bu anlamı yüklemek ve bu açıdan bakmakta uygun değil diye düşünüyorum. Hem namazdır, hem duadır, hem selamdır. Bu kavramları iyi araştırıp düşünmek lazım derim. Tek bir bakış açısı bize çok yol katettirmez.
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23542 Kayıtlı Üye
  • 16560 Konu
  • 143811 Cevap
  • Son Üye Seo-Ul-Gog
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)