Çok çok güzel bir örnek.Büyüklerimiz hep derdi-kapıya kim gelirse gelsin ekmek istiyorsa verilmelidir die,şayet dile getirmemişse de yemek ikram edilmelidir die,ve her zaman evde günlük bir tabak yemek dolapta bulundurulurdu ve bir ekmek fazla alınıp bulundurulurdu.Diyorlardı ki-bazen gelecek olan iyilerden biridir,aksakallı yaşlı dede ve normal insan görünümünde öyle ki anlayamazmışın bile ve bir parça ekmek istermiş-şayet şu an işim var veremem dersen,veya git burdan Allah versin-dersen,gidişinden itibaren evin rızkı daralırmış.Şayet:Tanrı misafirine kapımız daima açıktır deyip ve sofrana buyur edersen veya güler yüzle ve tatlı dille hemen getiriyorum azıcık bekle-dersen,veya Allah ne verdiyse,soframa neyi kısmet ettiyse seninle paylaşırım ve hemen getiriyorum dersen-evindeki bereket öyle artarmış ki duruma şaşırıp kalırmışsın.Sofrana konuk olursa zaten bir yudum alır ve kalkar gidermiş,kapıda verdiğini eliyle bir parça bölüp alır ve gidermiş-derken,bir anda gözlerden kayboluyormuş.İnsanın ömründe yaşayabileceği bir seferlik bir olaymış,bu sebeple büyüklerim hassas davranırdı bu konuda.Kimine gençliğinde gelirmiş,kimisine de yaşlılığında gelirmiş ve giderken - Allah kabul etsin ve bereketinizi arttırsın -dermiş,şayet hoş karşılanırsa.Bu güzel paylaşım bana bunu hatırlattı,zira zaman değişti ve bu gibi hayırlı şeyler olur mu bilinmez,insanlar evlerinde de pek durmuyor zaten - o gündüz vakti gelirmiş,haneleri yoklarmış.Saygılarımla