Sezgi

Bu konu özlem35. tarafından 12 sene önce açıldı, 465 kere okundu ve 5 Cevap verildi.
özlem35.
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 234
Yanıt Sayısı: 445
12 sene önce

1.sezginin tarifi nedir?Sezgi,bizlere yardımcı olabilmesi için sunulmuş,fiziksel duyuların ötesinde bir algıdır.Belki de 5 duyunun yardımına gerek görmeyen bir bir duyu sistemidir.Aslında sezgi istemimiz enkarnasyonumuzun bir parçasıdır dememiz daha doğru olur.Sezgi pek çok amaca hizmet eder:Sezgi haytta kalmaya hizmet eder.Görünüşte yaşamı tehtid eden bir neden yokken sizi önlem almaya yöneltir.Tehlikeli olanla olmayanı,güvenilecekle güvenilmeyeceğini hissettiren önseziler bu özelliğiyle fiziksel dünyada kalmamıza yardımcı olur.Sezgi yaratıcılığa hizmet eder.Sezgisel kanalla alınan bilgiler yeni buluşlarda aktif rol oynamıştır.Bu nedenle yeniliğe yaratıcılığa büyük etkisi vardır.Yeni buluşar ve keşifler onun sayesinde gerçekleşmiştir.Sezgi yüksek benliğimizle kurulan irtibatın telsiz telefonudur.Bu yüzden kendimizi tanımada ve geliştirmede bu yüzden önemli bir rol oynar.Kişilik ve “ölümsüz benlik” arasındaki diyalogdur.Sezgi çevremizdeki insanları tanımamıza hizmet eder.ilk defa tanışacağımız kişiler hakkında kısa zamanda fikir edinmemizi sağlar. Tek bir cümleyle özetlemek gerekirse:Sezgi gökyüzüne açılan kapıdır…2.Sezgisel gücümüzü geliştirebilecek teknikler var mıdır? Elbette..Ama önce duygusal açıdan arınmaya önem vermek lazımdır.Negatif duygu ve düşüceler sezgilerimize engel teşkil eder.Eğer duygusal yöneden kendinizi bu şekilde engellemişseniz ve duygularınızı aşırı baskı altında tutuyorsanız,sezgilerinizden yararlanmanız son derece güçtür. Buna karşılık,duygularınızı mümkün olduğu kadar temiz tutar ve içinizde negatif enerji yüklü duyguları barındırmamaya özen gösterirseniz,sezgisel dünyanın kapıları önünüzde açılmaya başlar.Nasıl ki fiziksel bedenimizden artık maddeleri ve toksinleri atıyorsak,benliğimizdeki negatif yüklü enerjilerden de kurtulmalıyız..Şunu kesinlikle unutmayınız ki,kızgınlık,öfke,kin,gurur,kibir gibi negatif yüklü enerjileri üretmekle;asıl kötülüğü insan kendisine yapar.Ve bu çıkmazdan kendisini kurtaracak olan da yine kendisidir. Bunlar yerine getirildikten sonra,sezgilerimize kulak vermeyi ve onlara göre davranmayı istemeliyiz..Pek çok insan,gerçekte kendisine kolaylıkla gelen sezgileri,duyma istekli olmadığı için,hissetmediğini savunur.. En önemlisi ise,evrene açık yüreklilikle yönelmek,yaşamımızdaki sorunlara ve olmakta olan her şeyin bir nedenden kaynaklandığına ve bu nedenin özünde her zaman şefkat,sevgi ve iyilik taşıdığına güvenerek yaklaşmaktır.3.Sezgiler aracılığıyla gerçeği anlamak ne demektir? Gerçek,sizi saptırmayan tam tersine güçle donatandır.Sezgisel kanalla bize gelen gerçek,bazen kendi zaaflarımızdan ve korkularımızdan dolayı kirlenebilir.Burada aklımız devreye girmelidir.Kendi sezgisel kanalınızdan gelen yanıtlar sizin yapmak istediğinizle çatışabilir.Bu durumda akıl ve mantıkla meseleye yaklaşmak gerekir. Bu ayrımları yapabilmek için sezgilerin nasıl ortaya çıktığına ve gerçeği ne kadar yansıttığını iyi tahlil etmek gerekir.. Bazı kişiler içine doğan her dürtünün ve anlayışın doğru olduğunu olduğunu zannederler.Oysa ki bunların büyük bir bölümü parazit tesirlere bulaşmış halüsinasyonlardan ibarettir. Bir başka grup ise,içine doğan her dürtüyü ve anlayış,halüsinasyon olarak düşünür,değerlendirme yapma ihtiyacını bile hissetmez. Hemen ifade edilmelidir ki bunların her ikisi de yanlıştır.. Atılacak doğru adımın ilk şartı: Ne hissettiğimizin farkında olmaktır.Duygularımızı izlemek bizi duyguları kaynağına götürür. Sezgi: Fizik ötesi dünyanın sesidir.Bu yüzden fizik ötesi realitenin farkında olamdan,ruhunuzu ve sezgilerinizi anlamamız mümkün değildir. Doğru kullanıldığı taktirde sezgiler insanı gerçeğe ulaştırabilir.Tabii burada esnek bir zihin yapısına sahip olmanın da büyük bir önemi vardır.Her yeniliğe ”hayır” ile yaklaşıldığı müddetçe işimiz son derece zordur. Örneğin;”Gözün görebildiğinden daha küçük parçalar var mıdır?” sorusuna bir zamanlar birçok kişi “hayır” demişti.Hayır demeyenler mikrobu buldu. Daha sonra “Doğada mikroskop yardımıyla görülebilenden daha küçük parçalar var mıdır ?” diye soruldu.Yine birçok kişi “Hayır” dedi.Peki az kişi ise atom ve atom parçacıkları konusunda büyük keşifler geliştirdi…

zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
12 sene önce
Güzel bir konuya değinmişsin özlemciğim, ellerine sağlık......
ABDULLAH DEDE
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 50
Yanıt Sayısı: 367
12 sene önce
super emegine saglik ozlem....
özlem35.
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 234
Yanıt Sayısı: 445
12 sene önce
teşekkür ederim..beğenmenize sevindim :)
kiki
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 9
Yanıt Sayısı: 335
12 sene önce
Güzeel keşke bunu yapabilsek:)
özlem35.
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 234
Yanıt Sayısı: 445
12 sene önce
evet dogustan gelen bır seydır ama sonradan da kazanılabılır belki..formulu de yazıyor canım :)
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23561 Kayıtlı Üye
  • 16566 Konu
  • 143812 Cevap
  • Son Üye eleanore3659
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)