Bir kimse sevip de yüzbulamadığı bir kızı
kendine bağlamak için cinci aracılığıyla onun
ruhunu çağırabilirmiş. Cinci iki sevgilinin
adlarını, yaşlarını öğrenip burçlarına,
yıldızlarına bakar. Aradaki yakınlığı, uzaklığı
öğrendikten sonra sevilen kızın ruhunu çağırma
işlemine başlar.
Bir cuma gecesi, yatsı namazından sonra, cinci
ile kızın sevgilisi ocakbaşına oturur. Cinci
ocağa okunmuş tuz atar, tuzlar çıtırdarken,
kızın, erkeğin adlarım söyler, bir «besmele»
çeker, ocağa tükürür. Sonra, kızın yaşı
sayısınca buğday tanesini okuyup üfleyerek
ocağa atar, gene bir «besmele» çeker,
Kur’andan bir süre okur, yedi mum alır, ocağın
çevresinde yedi ayrı yere koyar, mumları yakar.
Kur’andan «Cin» suresini okuyarak cinleri
çağırır. Bir süre sonra cinler, gelir, mumların
yanında oturur, cincinin vereceği görevi
beklermiş. Bu arada, cinci, ocağın çevresine
yedi küçük üçgen çizer, üçgenlerin içine birer
«ha» yazar. Evin içinde yedi kez okuyup
üfleyerek dolaşır, her mumun yanında durur,
kızın adını söyler, «ya eyyuhelervah» diyerek
sağa sola üfler. Biraz sonra mumlardan birini
söndürürken «ey cin git bu mumun ruhunu
getir, şimdi kız uykudadır» anlamında arap-*ça
sözler söyler. Daha sonra bütün mumlan
söndürür. Bu işlem, yedi gece, yatsıdan sonra
yinelenir.
Yedinci gece erkeğin göğsüne mor mürekkeple
kızın adı yazılır* Yazı dıştan görünmez. Erkek
üç gece kızın evi çevresinde üçer kez dolaşır.
Bu sırada cinci de evinde kızın ruhunu
çağırmakla görevlendirdiği cinlerle durumu
görüşürmüş, Olay yedi gün sonra kıza gizlice
duyurulur. Böylece dokuz gün içinde kızın ruhu
oğlanın gönlüne, oğlanın ruhu da kızın gönlüne
girer, kız da oğlanı sevmeye başlarmış.