Okunan Dualar ve Yazılarak Uzerinde Taşınan Dualar

Merak ediyorum…
Bir dilek için dua okuduğumuzda, 1 gün yada 1 hafta yada 21 -41 gün, hrer zaman söylenen şey ” olup olmayacağını yada ne zaman olacağını Allah bilir, dualar sihirli değnek değildir “.

İnsanların üzerinde taşımaları için dua yazdırıldığında yada tılsım veya vefk her nasıl adlandırılıyorsa, ( bu yazılıp üzerinde taşınılan uygulamalar da çoğunlukla dualardan yada duaların ebced hesabıyla rakamsal değerlere çevrilmesinden oluşuyor ) Neden gün verilir etki süresi için? 7- 11 -21-41 gün gibi? Ve genellikle de 41 gün de gelişme olmazsa o yazılan olmamıştır düşüncesi hakimdir?

Sonuç olarak dua okunduğunda, “spell ” olarak bir enerjinin harekete geçirilmesi amaçlanmaktadır, diğer yazılı olanlarda da yazarak enrejinin harekete geçirilmesi amaçlanmaktadır. Dua okunduğunda ne zaman dileğin gerçekleşeceğini Allah bilir diyerek ortalama bir yaklaşım sergilenirken, yazılarak taşınan dualarda ise ” 41 günde olmadıysa olmamıştır, etkisi yoktur ” inancı hakimdir? Ve o üzerinde taşınılan duaları taşımama eğilim 41 günü geçtikten sonra ağırlık kazanır…

Neden insanlar ki bu düşünceyi benimsemektedir? Dua yazan bir çok insan da aslında bu gün verme konusunu ön plana çıkarmaktadır. Yani internette karşılaştığımız şarlatanlardan söz etmiyorum, gerçek ilim sahibi denilen kişiler de 40 gün vb ifadeleri kullnmaktadır.



PC: Ben bu konuyu açarken her şeyin Allah’ın iradesi altında olduğunu bilerek ve bu bilinçle açtım. Yorumlarda bu durumun ön plana çıkarılması sorumun cevabı olmayacaktır.

Bana kalırsa duayı taşıması gereken kişiye denmese 41 gün içinde olmazsa çıkar diye, bilinçaltına bu inanç işlemez ve etki alanı büyük oranda artar, evet her şey ama her şey Allah'tan ama kişinin inancıda bunu etkiliyor... öte yandan neden böyle bir ayrım var hiç bir fikrim yok... havas ilminde mutlaka bir açıklaması vardır...ben işin inanma kısmındayım inanç ile harekete geçirme... Allah de ötesini bırak kitabında çocuğu olmayan çiftin hikayesi gibi...

İhtiyaçlarımız için dua ederken kabul olacağını ve zamanı geldiğinde dualarımıza icebet olunacağına inanırız,kendimizi zamanla sınırlamanın yanlış olacağı inancıyla sadece tez vakitte olmasını dileriz... Hacetimize dileğimize uygun duayı zikri onlarca yüzlerce binlerce defa okuruz.....Taaaa ki dileğimiz olana kadar.... Yazılı olarak üstümüzde taşıdıklarımıza gelince,kendimize büyü yaptırmayacağımıza göre dinen kabul görmüş rukye,kısmet açma, kötü enerjilerden korunma vs...türlerinde vefkler ve yazmalar kullanırız.... İşte burada zaman mevhumu ortaya çıkar,dua ederken zaman mevhumunu ortadan kaldırdığımız halde yazılı uygulamalarda zamanı saymaya başlarız,çünkü birileri bilinç altımıza 7-21- 41-61-91 gün gibi farklı gün sayılarını peşinen yükler..... Pek azımız yazılı bir uygulamayı üzerine alıp unutur,özellikle çok sıkıntıda olan birisinden bilinç altına işlenen günü saymaması beklenemez.... Buna ben de dahilim,üstelik de gerçekten olup olmayacağını da sorgulamadan duramam....:thumbsup[1]: Zaten yazılı uygulamaları vefkleri yapanların da neden zaman sınırlaması yaptıklarına da hiç anlam verememişimdir....Gerçekten zamanı yani gaybı Allahtan başka kimsenin bilemiyeceğine inanıyorsak kullandığımız yazılı uygulamaları da zamanla sınırlamamak gerektiğine inanıyorum... Sonuçda yazılı uygulamalar ve vefkler ya gerçekten işe yaramıyor ya da zaman sınırlaması nedeniyle etki göstermesi gecikiyor....tabii dua ederken sorgulamayan beynimiz bu tip uygulamalarda her an sorgulamadan duramıyor... Bence bütün sorun burada.....Sorgulamayı inançsızlık olarak almıyorum,sadece üzerimize aldığımız uygulamanın gerçekten çalışıp çalışmayacağı endişesi olarak değerlendiriyorum.....

siz önemli bir işe başladığınız zaman hemen bir gün içerisinde halledebiliyor musunuz ? (önemli bi proje gibi) belli bir birikim ve belli bir çaba ile belli bir süre sonra ortaya yapmak istediğiniz iş çıkıyor değil mi ? maksimum süresi 41 gün değildir genelleme olarak kullanılan rakam 41dir , yemek yapmak için kalkıyosunuz malzemeleri hazırlayıp yemeklik kıvama getirip sonra pişiriyosunuz yani belli bir zaman dilimine ihtiyaç duyuyosunuz...

bahsettiğimiz konu bir iş projesi de değil,leziz bir yemek yapmak da değil.... İş projelerinin hayata geçirilip sonuç alınması konusunda proje sahibinin bir ön görüsü vardır,belirli bir süre içinde geri dönüş alacağını bilir,hatta kesin zaman da verebilir.... yemek yaparken de aynı durum vardır...bir pilav pişirmenin de bilinen bir zamanı vardır,bir omlet yapmanın da belirli bir zamanı vardır ve bu zaman herkesçe bilinir,her ikisinin çeşnilendirmesi de yiyecek ve pişirecek olanın damak lezzetine bağlıdır,pişme süresi de buna göre değişir..... Yani uzun lafın kısası örneklendirmenin isabetli olduğunu düşünmüyorum...

vefk gibi çalışmalarda da herkesce bilinen bir zaman var 3 , 5 , 7 , 21 , 41 ve bende farkındayım iş projesi ve yemek olmadığının , sizinde dediğiniz gibi omlet yaparken ve pilav yaparken belli bir zamana ihtiyaç duyulur ve herkesce bilinir demişsiniz bende aynı şeyi söylüyorum belli bir zaman gereklidir ve bu süreyi yapan kişi söyler zaten konuyu açan arkadaşında dediği gibi 41 demişse o süre beklenir , omleti 5 dakikada yapıyosunuz ve siz onu tavada 10 dakika bekletirseniz yiyemezsiniz onu , vefk gibi çalışmalarda da verilen süre aşılmışsa etki etmez ikisinde de ihtiyaç duyulan zamandır . Omlet istediğiniz zaman belli bir süre içerisinde yiyebiliyorsanız vefk gibi çalışmalarda da karşılığını belli bir süre içerisinde alırsınız...

bizler herhalde derdimizi anlatamadık,dua ederken zaman verilemiyor, ama yazmalı bir uygulamada neye dayanılarak zaman verilir... O zaman dualarımızı da belirli sürelerden sonra bırakmak gerekir,oysa bizler biliyor ve inanıyoruz ki Allah-ü Teala duada ısrarcı olunmasını ister ve ısrarla duasına devam edeni sever..... yazılı uygulamada zamanla sınırlanması ve insanların buna inandırılması bana ters geliyor,Koruma yazmalarını bunun dışında tutuyorum.... O zaman üzerimizde taşıdığımız vefkler ve yazılı uygulamalar bedensiz varlıklarla yapılıyor ve etkisi de onların gücüne bırakılıyor gibi bir anlam çıkıyor.... Zira vefkler sadece esmaların ya da ayetlerin ebcetsel ifadesi olsaydı taşıyan kişinin bunları zikrediyormuş gibi bir enerjiye sahip olmaları ve etkisinin de sadece yaradnın tasarrufunda olması gerekirdi ki,bu durumda da 41 gün vs. den söz edilemezdi...