Bunca zaman Ho’ponopono yöntemi ile ilgili bir çok şey yazıldı, tartışıldı, yorum yapıldı bende bu tekniği düzenli uygulamaya başlayanlardanım ancak beynimde, içimde bir yerlerde nedense bir şeyleri tam oturtamamıştım :wacko[1]:
Tekniği uyguluyor ama ya 1-2 gün içinde gelişme olmuyor diye bırakıyor ya da manasız geldiği için vazgeçiyordum… Ta ki;Joe Vitale’nin; “Zero Limit” kitabını okuyana dek… İşte o zaman aklımda tekniği doğru mantığa oturttum ve bazı şeyleri anlamlandırdım…. İtiraf etmem gerekir seneler öncede kitabı okumuştum fakat atlayarak ve sıkılarak…
Sindirerek ve anlamaya çalışarak okuyunca her şey değişti… Kişisel gelişmek veya dönüşmek adına her şeyi deniyoruz; çekim yasası, kuantum, olumlamalar, eft, reiki, terapiler… Elbette bunların hepsi kendi içinde doğru kullanılırsa birer mucize! Ama hopo tekniği ile desteklenirse mucizeler daha da gerçek kılınıyor…
Şimdiye dek internette ki her kaynakta şunları okuduk; Hawaili Dr. Hew Len bir koğuş dolusu akıl hastasını 4 mantrayı söyleyerek hem de onları görmeden iyileştiriyordu ve bizlerden sürekli bu cümleleri söylememiz bekleniyordu…. Yani bazı şeyler hava da kalıyordu… Ne oluyordu bu cümleleri söyleyince? Neden herkeste aynı etkiyi yapmıyordu veya işin sırrı neydi?
Esasen işin özü şuydu; sıfır noktasına inmek… Hiçlik durumuna geçmek… Bizimle beraber senelerdir biriktirdiğimiz anılar, negatif çekirdek inançlar ve programlamalarımız var… Ben kilo veremem, iş bulamam, evlenemem, para kazanamam vs vs…. Ve her kötü deneyimle beraber bu tarlaya bir negatif düşünce daha ekiyoruz… Veya hırs, öfke, affedememe, nefret… Her seferinde bu duygular bize o programları yeniden ve yeniden yaşatıyor…
Peki hiçlik noktasına sıfır limitine nasıl inebiliriz? Tamamen Allah’a teslim olarak! Karşılaştığımız problemi severek! Onu affederek ve Ona teşekkür ederek! Karşılaştığımız her sıkıntı içimizde, bilinçaltımızda birikmiş kötü düşünce tohumlarının dış dünyaya yansıması sadece… Onları yakaladığımız an içimizde dönüyor hatta kaydı en başa; “hiç” olduğumuz ana sarıyor ve onları iyileştiriyoruz…
Mesela sizin sorun yaşadığınız insanlara bakalım…Onlarda sizi rahatsız eden şey aslında sizin içinizde bir yerlerde besleniyor ve 4 cümleyi söyleyerek kendinizi iyileştiriyorsunuz doğal olarak karşı tarafta şifalanıyor…
Bakınız aynı mantık tasavvufta da vardır… Hiç olma… Tüm kötü duygulardan, nefisten arınma ve Şems şöyle söyler;
“Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat’ i keşfedemezsin.
Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.”
Her insan birbirinin aynasıdır Onlarda rahatsızlık duyduğumuz şeyler aslında kendi içimizdeki çatışmalardır üstesinden gelemediklerimizdir… İşte Ho’ponopono bu noktada devreye giriyor ve kendi içimizi sıfır noktasına ulaşana dek temizlememize yarıyor…
Cemal Nur Sargut’un tasavvufta hiçlikten bahsettiği bir bölümü alıntılıyorum;
“Tasavvuf, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. İslam tasavvufunda bu yolculuğa sülûk denir ve tasavvufta varılması gereken nokta İslam’da Kendini hiçlikle bilen Rabbini varlıkla bilir” noktasına ulaşmaktır.
Hiçlik, kişinin her sahip olduğu özellikte (isim ve sıfat) dengelenmesi ve yaratıcının sonsuzluğunda kendi yerini idrak etmesidir. Bu hal, şahsiyetsiz, tembel bir kişilik yaratmaz. Bilâkis, yaratıcısından emin olan, maddi olayların yıkamadığı kuvvetli şahsiyetler oluşturur.
Böyle dengeli, kişilikli insanın beşer halinden varolabilmesi için mesela;
1. Ben bir bedene sahibim ve bedenimin sağlıklı, yorgun, enerji dolu ya da hasta hali beni etkilemez çünkü bedenim sadece, içinde Allah’ın manasını taşımak için vardır, ve bu yüzden ben bedenime değer veriyorum ama tapmıyorum,
2. Ben duygulara sahibim ama bu duygular bende yaratıcının manasını idrak etmem için, üzerimde hak olan yaratıcıya ait isim ve sıfatları ortaya çıkarmak için vardırlar yani aracıdırlar,
3. Ben bir akla sahibim ama aklımı kural koymak için değil, yenilikleri öğrenmek ve algılayabilmek için (tefekkür) kullanırım. Kıyasların, aklı işlettiğini bildiğim halde, zıddı olan bir şeyin aslında var olmadığını idrak ettiğimden, kıyasları birliğe ulaşmada aracı olarak kullanırım,
4. Ben bir egoya sahibim, ama ben sonsuza nisbetle hiçim. Buna rağmen hiçlikte tecelli edene göre herşeyim. Allah’ın beni saymış olması ve yaratmış olması ve benden tecelli etmesi bana güven sağlar. Buna rağmen mükemmel olma isteğimde hiçbir zaman başarılı olamayışım bana hiçliğimi öğretir,
5. Ben bir kalbe sahibim. Ancak bilirim ki kalbim bir et parçası olmayıp, Allah’ın ışığının vurduğu yerdir. Çünkü Kuran’ da Allah, “Ben yerlerin ve göğün nuruyum, ışığıyım” buyuruyor. İşte bu ışık sayesinde kalbim, aklımın algılayamadığı derinlikleri ve sonsuzluğu idrak eder. Ve kalbim, Allah’ın mekânı olur. Orada tecelli eder. Bu tecelli sayesinde ben herşeyin Bir’den ibaret olduğunu ve bütün sayıların birin tekrarı olduğunu idrak ederim,
6. Ben Allah’ın ruhumdan ruh üfledim dediği sonsuz bir zenginliğe sahibim ve bunu idrak ettiğim zaman huzurlu olurum ve Allah’ın huzurunda olurum
der.”
Tasavuffda, Ho’ponopono’da; hiçlik noktasını işaret eder hiçlik sanıldığının aksine negatif bir anlam taşımaz aksine arınmışlık, Allah’a teslimiyet ve ilk doğduğumuz andaki saflığa ulaşabilmeyi anlatır…
Dr. Len’de çalışmalarında Tanrı kelimesi kullanır ve O’na güvenerek çalışma yaptığını her şeyi oluruna bıraktığını anlatır çünkü ona göre 4 cümle ile beraber arındığı ve Tanrı’dan af dilediği zaman kendini affettiği zaman hiç noktasına ulaşır ve blokajlarını yıkar böylece hayatında istediklerini elde eder…
En basitinden bu foruma neden üyeyiz? Her birimizin yaşadığı problemler bir diğerimizin hayatında bir şekilde bir yerlerde vardı ve hepimiz iyileşmek için burdayız birbirimizi tanımıyoruz ama yaşadığımız ortak anılar ya da benzer diyelim bizi burada buluşturuyor… Hepimiz birbirimizin aynasıyız çünkü…
Eğer hayatımızda fakirlik, işsizlik, hastalık veya bir insanla çatışma varsa durup dış koşulları; o kötü patronu, kötü insanları, dünyanın ne berbat bir yer olduğunu sorgulamak yerine kendi içimize dönüyoruz ve kendimizi temizliyoruz…
Zero Limit kitabından insanlarla yaşadığımız sıkıntılara dair alıntılarla devam ediyorum;
Eğer birine kızıyorsanız;
“Kendi içimde, bu insanın beni kızdırmasına neden olan ne oluyor?’ insanlar hayatınıza sadece sizi öfkelendirmek için gelirler! Eğer bunu bilirseniz, her türlü durumu kaldırabilirsiniz. Nasıl? Basit: ‘Şu anda neler oluyor
sa, bunun için üzgünüm. Lütfen beni affet.’ ”
“Dr. Hew Len anıların paylaşıldığını uzun uzun anlattı. Bir başkasında
beğenmediğiniz bir şey bulduğunuzda, o şeye siz de sahipsinizdir.
Göreviniz onu temizlemektir. Bunu yaptığınızda o şey öteki
kişiyi de terkedecektir. Aslında er geç dünyayı terkedecektir.”
Joe Vitale’nin gerçek deneyimi;
“Bir gün biri bana, beni üzen bir e-posta yolladı. Geçmişte, bu
durumu duygusal yakıcı düğmelerim üzerine çalışarak ya da çirkin
mesajı bana yollayan kişiyi mantık yoluyla ikna etmeye çalışarak ele
alırdım. Bu sefer Dr. Hew Len’in metodunu denemeye karar verdim.
Sessizce ve sürekli olarak “özür dilerim” ve “seni seviyorum”
demeye başladım. Belli bir kişiye hitap etmedim. Sadece dışsal şartları
yaratan ya da bana çeken içimdeki şeyi iyileştirmesi için sevginin
ruhunu uyandırıyordum.
Bir saat sonra, aynı kişiden bir e-posta daha aldım. Bir önceki
mesajı için özür diliyordu.
O özrü elde etmek için dışsal hiçbir müdahalede bulunmadığımı
unutmayın. Ona cevap bile vermedim. Ama “seni seviyorum”
diyerek, içimdeki bir şekilde her ikimizin de içine dahil olduğumuz kötü anıyı temizledim”
Benim bu bilgiler ışığında Ho’ponopono tekniğine bakış açım epey değişti ve derinleşti… Şimdi hayatta karşılaştığım her tatsız durumda bu tekniği uyguluyorum yani herkesi ya da her şeyi değiştirmek ile uğraşmaktansa kendimi arındırmayı seçiyorum ve böylece benim arınmamla beraber dünyam ve gerçekliğimde değişmiş oluyor…
Tek yapmamız gereken arınmak, arınmak, arınmak ve son derece güçlü bir güvenle Yaradan’a teslim olmak….
Umarım her birinizin hayatında ışık olur…. :thumbsup[1]: