Regaip Kandili
Regaip Kandili âlem-i İslâm’a hayırlı olsun…
Regaip Kandili, çok az bilinen, iyice anlaşılamayan bir kandildir. Recep ayına girişin ilk perşembe’sinin bir özel motifi olarak tanınmaktadır.
Halbuki, REGAİP KANDİLİ eğer tabiri caizse, âlemlere rahmet olarak gönderilen Fahr-i Kâinat Efendimiz’in sırrının intişar günüdür. Biliyorsunuz kandillerin her birisinin özel bir hususiyeti vardır. Allah niçin kutsal saymıştır bu geceyi? diye düşündüğümüzde hepsinin bir hususiyeti olduğunu göreceğiz.
Mesela, Kadir Gecesi Yüce Kitabımızın inzal olduğu günün ihyasıdır. Kur’an’ın elbette inzali fevkalade büyük bir olaydır. Onun için Cenab-ı Hak Kadir Gecesi’ni Yüce Kitabımızda tanımlarken, bütün alemlerin bu gecenin şenliğine iştirak ettiğini bildirir. Ruhların gelişi, bütün varlıkların fecre kadar meleklerle iç içe oluşu gibi güzellikler, Yüce Kitabımızda Kadir Gecesi dolayısıyla açıklanmıştır. Aslında her kandilin, yalnız insanları değil, bütün alemleri ilgilendiren bir yanı vardır.
REGAİP KANDİLİ’nin bir hususiyet diğer kanallardan daha çok mânâ bilimlerinde ve tasavvufta zikredilmiştir. REGAİP KANDİLİ, Fahr-i Kainat Efendimiz’in mübarek ve muhteşem ruhunun anne karnına intikal günüdür. Yani, Hz. Âmine annemize Nur-u Muhammedî’nin intişar anını temsil eden bir gecedir. Fevkalâde önemlidir. Bir anlamda âlem-i mânâdan dünyanın bu dört boyutlu sistemine, yaşam sürecine ayak basmış oluyor. Bu fevkalâde önemlidir…
Bu günün sırrı, aynı zamanda RECEP ayına Fahr-i Kainat Efendimiz’in çok önem vermesi ve Efendimiz’in insanoğluna lütfen ve tenezzülen hizmet etmek üzere yansımasının günü olmasıdır. Bu günün bizim için bir şükran günü olması gerekiyor. Bu şükran gününü Efendimiz nezaket-i Muhammedî içersinde “Ben işte bugün insanlığa intikâl ettim, bugün bütün gönülleriniz bana dönsün, benimle şen olsun” dememiştir. Nezaket-î Muhammedî’si itibariyle söylememiştir ama bizim mutlaka bunu tanımamız lazım. İşte bütün mü’minler bugün gönüllerinden, Fahr-i Kainat Efendimiz’e selavât-ı şerifeler okuyarak, Kur’an okuyarak ve gönülden niyaz ederek O’nu tanımanın mutluluğunu, O’nun teşrif etmesiyle yüceldiğimizin, dolayısıyla nasıl hayat bulduğumuzun, can bulduğumuzun şükrünü yapmalıyız ve mutlaka bir şükür namazı kılmalıyız.
ŞÜKÜR NAMAZI; “Yarabbi, âlemlerin Fahr-i Ebedîsi, Yüce Peygamberimiz’i bile lütfettiğin için, şükür namazı kılmaya niyet ettim, deyip iki rekat şükür namazı kılmak lazım ki, Efendimiz’in gelişini biz de mü’min olarak teyit ve tesbit etmiş olalım..
Genelde âlem-i İslâm’ın olsun, fertlerin olsun biliyorsunuz en zaaf göstererek gelişemediği noktalardan bir tanesi, Efendimiz’e yaklaşımımızı büyük bir heyecanla sağlayamamamızdır. Müslümanların bugün içinde bulunduğu çıkmazın sebebi budur. Gerek ekonomik çıkmazların, gerekse siyâsî çıkmazların ana nedeni, Fahr-i Kâinat Efendimiz’e çok sıcak bir yaklaşım gösteremeyişimizdir. Evvelâ fert olarak bu yaklaşımı duyacak, Muhammed (sav) sevdasına gönlünü öyle perçinleyecek ki: o sevdayı nerde bir başkasında görürse, onun kardeşi olacak. Fahr-i Kâinat Efendimiz: “Mü’min, mü’minin kardeşidir” diyor. Bunu dediği zaman, bu usulen bir emir gibi telâkki ediliyor. Mü’minler birbirlerine küslük bir tarafa, biraz daha saygılı olmayı ibadet saymışlar. Fahr-i Kâinat Efendimiz bizlere bir ilâhî sevda hikmetini anlatıyor.
Bir kimse mü’minse, Fahr-i Kâinat Efendimiz’e sevdalıdır. Eğer bu sevda kendisinde varsa, başka bir sevdalıyı görünce onu kardeşinden ayırt edemez. Kardeşinden daha azizdir onun için. Yani âlemlerin Fahr-i Ebedîsi’ne, lütfen, tenezzülen insanlığı kurtarmak, insanlığı düştüğü kör kuyudan çıkarmak için yeryüzüne teşrif etmiş, meşakketler çekmiş ve en sonunda bu yüce eseri meydan getirmiş. Fahr-i Kâinat Efendimiz’e karşı, minnet, şükran duygularının yanında, müthiş birsevgi duyacak ki, bu sevgi fertlerden fertlere bir kardeşlik şeklinde yansıyacak. İşte o zaman İslam cemaati teşekkül eder. Yoksa kuru kuruya biz cemaatiz diyerek ortaya çıkmakla cemaat olunmaz ki… Mü’minlerin cemaat zevki içersinde, Efendimiz’e sevdada birlik olması lazım gelir.
Bu kandil bir anlamda kardeşliğimiz ihya etmek için bir fırsattır. Eğer gönüllerimizden “AMAN YARABBİ, bu günü sen lütfetmişsin. Fahr-i Kâinat’ın sırrını âlem-i İslâm’a böyle yansıtmıştın” diye büyük bir hazla biraz yaklaşım duyarsa, belki mü’minler arasındaki ceryan biraz daha artar. Âlemi İslâm’ın da inşallah daha güzel günler görmesine vesile olur. Âlem-i İslâm’a yönelik duaları, çok derinden yapmak lazım. Âlem-i İslâm’ın bu perişan hâlinİ seyredip, gerek kendi memleketimizde, gerek dış dünyada bunu sezerek, bunun acısını duyarak dua etmemiz lazım. İnşallah, bu yılki Recep ve onun Regaip Kandili âlem-i İslâm’a çok güzel günler getirecektir.
Allah hayırlı etsin mü’min kardeşlerimize..
Alıntıdır…
Tüm Mü’min Kardeşlerimin Regaip Kandilini Bugünden Kutluyorum…