Kırmızıya yönelirken yüreğimLaciverdi neden sevdim bilemem Göl gör ki, hayatBeyaz bir yağmurun ardında koşanKurak bir yazdır şimdi Çıra gibi yanmalı mıydı umutKirpikleri ıslanırken zehirdenYatağında sessizce kuruyan bir ırmağınKabrine kan dolmalı mıydı birden Kumsalına kahır döken denizlerRenkleri bozulan düşlerimizinDünyası değil midir Süleyman’ı yitirdik içimizde Başucumuzda hüzünTahtında bir şâire gülümseyen Belkıs’ın Rüyası değil midir? Ne yapsın İbrahim’i unutan ateşe gülNeylesin gölgesine tapınan mecnunu aşkEndamını geceye hazırlayan gün içinDüşer mi sanıyoruz yine sevdaya gönül Hangi sofra “İbrahim, İbrahim” diye mahcupBir (tanrı) Allah misafiri arayacak yine deHangi şâir lacivert titremelerle sessizUzaktan bir leylayı bekleyecek çaresiz Bilinmez ki bahar mı, ölümüdür bahçemizdeGörse de bir feryadın umuda kandığınıGüzün mü gelir ölümYine de susmak gerek söz yangına düşünceAnlamak, bir kapının neden yıprandığını Siyahtır mezarlığın ardında solan çiçekUnutulmuş hatıralarda gizliTükenmeyi öğrenince yalnızlıkÜç şey kalır gidenlerin ardındanKarasevda, karanlık ve ıssızlık Anlamadan aşka inen perdeyiDireniyor sevenlerin yüreğiGörmüyor ki zaman titrek, gönül loş Lacivert bir hayaldir şimdi hüzünMehtabını çalıyor ömrümüzün