Beddua hem alanı hem de göndereni çok büyük sıkıntılara sokar;
bu asla değişmez....
Ancak haksız yere beddua eden kimse,ettiği bedduaya kendisi maruz kalır..Ancak beddua ettiği kişiyle bir yakınlığı varsa o kişi bundan dolaylı olarak etkilenebilir....
bedduanın çok büyük bir hırsla söylenmesi nedeniyle değil,o an dua kapılarının açık olması nedeniyle ve haksız yere beddua ettiği için kendisine döner......
Haklı olduğunuz zaman ettiğiniz bedduadan da etkilenebilirsiniz,
bunun nedeni de beddua ettiğiniz kişi o anda belki Yaradanın çok hoşuna gidecek bir eylem yapıyordur ve o beddua size döner...
Yaradanın hoşuna gidecek pek çok eylem vardır,
Bir yetimin başını okşamak,o anda tevbe istiğfar etmesi,besmele çekmesi,bir düşkünün elinden tutmuş olması vs....
Unutmayın ki yaradan her iyiliği de her kötülüğü de hakkıyla değerlendirendir...Kötülüklerin cezasını hemen vermez ki kul belki tevbe eder diye......Ama kulunun yaptığı her iyiliği de asla unutmaz.....
O nedenle öyle ya da böyle beddua tasvip edilen bir eylem değildir..
Beddua Yaradanın adaletinden kuşku duymak anlamına bile gelebilir..
Zira beddua ettiğinizde kızdığınız kişinin sizin istediğiniz şekilde cezalandırılmasını istersiniz,oysa hırsınıza yenik düşmeden Allahın adaletine sığındığınızda ve tevekkül ettiğinizde Hiç kuşku yok ki
Allah şaşmaz terazisi ve adaletiyle mazlumun her zaman yanında olacaktır.....
Peygamber efendimiz Taiflilerin eziyeti karşısında kendisinden beddua etmesi beklenirken o tam tersini yapmış ve taiflilerden islama hizmet edecek nesiller çıkmasını dilemiştir....Ve dileği de gerçekleşmiştir.....
Bütün bunlardan sonra eğer bizler Kuran-ı Kerimin rehberliğinde
peygamber efendimiz s.a.v in ahlakıyla ahlaklanıyorsak bedduadan uzak durup Allahın adaletine sığınmalıyız....