Merhabalar,
Öncelikle bu konuda çok dertli olduğunu biliyorum. Bu konuyu bir süredir açmayı düşünüyor ama bir türlü toparlayamıyordum.
Hepimizin hayatında sıkıntılı dönemleri oluyor. Bazılarımız sıkıntılı anlarında iştahtan kesilebilirken, bazılarımız tam aksine yeme krizine giriyor. Bende ikinci kategoridenim. Strese girdiğimde midem kazınır, bişeyler yer ve yerken kendimi durduramayıp yemek üzerine cips, onun üzerine çay kahve içebiliyordum. Hayatımın en vazgeçilmezi tatlıydı. Her akşam tatlı yerdim. Kilolarımdan da hiç ama hiç şikayetçi değildim açıkçası. Bilinçsiz olarak bile değildim. Fakat bir gün yeme krizine girip hastanelik oldum :dance2[1]: Akabinde mide kanaması geçirdim. Yani öyle şişmanlık hoş birşey değilmiş onu anladım.
Aslında kilo vermek keskin diyetler yapmak değildir. Benim gibi yemek yemeyi sevenler, yemek yapmayı aşk gibi görenler için çok zor. Damak tadının hayatımda çok başka bir yeri var çünkü. Bir arkadaşım yemek yemeden önce kokusuna baktığımı söylediğinde farkettim bunu. Önce uzun uzun koklar sonra yemeğe başlarım mesela.
Eğer diyetisyeninizin verdiği listelere harfiyen uyacak kadar psikolojiniz sağlam değilse kendi yeme alışkanlıklarınızı kendiniz düzenlemeniz gerekiyor. Şunu unutmayın, sadece 21 gün acı çekiyorsunuz. Arkasından bir adet kızartma bile sizde ağırlık yapmaya başlıyor. 21 gün kendinizi tutabilirseniz başarılı olacaksınız demektir.
Hazır tükettiğimiz gıdaların tamamı (cips, kola, çikolata, fast foodlar) bizim için yavaş intihar demek. Bunu ideal kilosunda olan insanlar içinde söylüyorum. Gıdacıların uyarıları var bu konuda. Bağımlılık yapıcı maddeler ekleniyor bu tür yiyeceklere. 3 ay 15 gündür ağzıma bir tane cips atmadım, çikolata yemedim, kola içmedim ve fast food tüketmedim. Ve hala hayattayım :rofl[1]: Yanı sıra hiç tatlı tüketmedim, beyaz ekmekte yemedim. Vücudumun ihtiyacı olan karbonhidratın en sağlıksızını (ne kadar sağlıksız olduğu tartışılır) çavdar veya tam buğday ekmeğinden alıyorum. O kadar çok brokoli ve enginar yiyorum ki size anlatamam. Özellikle brokoli benim için çerez yerine geçmeye başladı. Ev yapımı veya light yoğurtlar göbeklerde biriken yağlar için birebir :thumbsup[1]:Haşlanmış yumurta, az yağda yapılan sebzeli veya peynirli omlet, içi oyulmuş domatese yumurta kırıp, biraz peynir ilave edip fırınlamak, brokoliyi haşlayıp içine sarımsaklı yoğurt eklemek, kepekli makarna, yemeklerden önce yarım kase yoğurda birer çay kaşığı zerdeçal, zencefil, tarçın ilave etmek, üzerine bol su içmek ( tatlı krizini keser, ama emzikliler ve yaşlılar kullanamaz), her tür yemeği birer yemek kaşığı zeytinyağı ile yapmak, yulaf kepeği, siyah şeker; elbette spor, açık havada sabahları yapılan meditasyon, her dua edişinde Allah’tan sabır dilemek, günde bir saat yapılacak tempolu yürüyüş, günde iki fincan kahve,
çaya kaşığın ucuyla şeker koymak…
İskender ve içli köfteyi hafta bir tüketmezse krize giren ben için kolay olmadı. Sadece karar vermek önemli. Ben 10 yıl karar vermedim, ama kaybettiğim 10 yıla acıyorum diyebilirim. Psikolojiniz rahatlıyor çünkü vücudunuzda o şipşirin hücreler ve bağışıklık sisteminiz midenizle uğraşmak yerine beyninizi yenilemekle uğraşıyor. Sabahları daha çabuk uyanıyorsunuz. Aldığınız tepkilerse cabası. Herkes size hayran hayran bakıyor. Her gören ne kadar güzelleştiğinizi söylüyor. Bu size en büyük motivasyon oluyor. Ayak tırnaklarımı kendim kesebiliyorum! Bu benim için müthiş bir gelişmeydi.
Yanı sıra ben zaten bitki çaylarını çok severdim. Adaçayı tam bir şifa kaynağıdır. Bağırsaklarınızı çalıştırır. Grip olmazsınız. Yukarıda verdiğim zerdeçallı yoğurtlu karışımı kullanmaya başladığımdan beri başım bile ağrımadı (migren hastasıyım) ve aynı zamanda her sabah rahatça tuvalete çıkarsınız.
Bunların hepsini yine de diyetisyen eşliğinde yapmanız gerekiyor. Çünkü diyete başlamadan önce mutlaka hormonlarınıza bakılması lazım. Yoksa söylediklerimden hiç bir yarar sağlayamayabilirsiniz.
Sorularınız varsa memnuniyetle cevaplarım…
Sevgiyle kalın.