Uzun yıllar öncesine dayalı bir tariftir.Orta okul öğrencisiydim ve annemin ayak tabanlarından büyük şikyaetleri vardı,iğineler üzerinde yürüyor gibi oluyordu ve yürüyemez olmuştu bu sebeple.Ayak tabanlarında şıp hastalığı olduğu teşhisi kondu,ancak tedaviler sonuç vermiyordu.Günümüzde kesin tedavisi vardır elbet.O dönemde babaannem bir kadının tavsiyesi üzerine anneme bunu önermişti,belki çare bulur die – Dış kabuğu soyulmuş at kestanelerine yeni alınmış,bir damla pası olmayan çiviler saplanır,her bir at kestanesinin ortasına bir büyük çivi girdirilir.Kestane sayısı bir kavanozu dolduracak sayıda olmalıdır.Ardından,kavanoz içine doldurulmuş çiviyle saplanmış bu kestanelerin üzerine mor ispirto dökülür,kavanozun ağız kısmına kadar ve kavanozun kapağı kapatılır.Kvanoz steril olmalı ve kapağı da aynı şekilde,kapakta hiç pas olmamalı.Ardından üzerine tarihi yazılır ve gölgede,serin yerde bekletilir – buzdolabında değil ama.21.gün bekletilir,bu süreçte kestane yağısını ispirtoya bırakır.22.gününde süzülür ve bu sulüsyon akşamları yatıcağı vakit ayak tabanına masaj uygular şeklinde sürülerek yedirilir.Yağılı olduğu için ayağa poşet sarılır,üzerine çorap girilir ve sabah ayaklar yıkanır.Ayaktaki sıkıntılar kalmayıncaya kadar akşamları uygulanır.2.hafta içinde annemin ayaklarındaki bu sıkıntı kalmadı.Artık 66.yaşında ve hala dimdik ayakta ve genelde her yere yürüyerek gider,herkez ona imrenir,çünki kattettiği mesafelerde gençlere taş çıkartır,milletin değişine göre.O yıllarda onu kurtarmış olan babaannemdi,ama yine de hiç bir vakit babaannemi seven biri değildi,oysa ki anneme karşı hep sevgi doluydu.Bizim oralarda at kestanesi ağıcı çoktur,ülkemizde herhalde belli bölgelerde yetişiyordur.Tazesi kullanılır,dış kabuğu yeşilken.Sanırım bu tarif günümüzde pek bilinmiyor ve paylaşmak istedim.At kestanesi yenilen kestane değildir,sanıyorum ki kullanım alanı da pek yoktur ve vaktiyle bu şıp hastalığı için tedavi şeklini kim bulduysa bulmuş,ve hastalık birdaha asla tekrarlamıyor.Meraklısına sundum.Saygılarımla.