Sayıların Dili

Bu konu mavis tarafından 13 sene önce açıldı, 609 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
mavis
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 804
Yanıt Sayısı: 51
13 sene önce

Sayıların gizemli dünyasına bir yolculuk daha yapıyoruz sevgili lahutiye.com üyeleri,hemde bilgi pekiştirmek hemde yeni birşeyler öğrenmek istiyorsanız buyrunPisagor, rakamların ve sayıların, üzerinde yaşadığımız dünya üzerindeki yerinin sanılandan çok daha önemli olduğunu savunmaktaydı. Ona göre sayılar bir insanın çevresinde bulunan diğer varlıklarla olan ilişkisini ve yaşamsal derslerini anlamanın bir ölçüsü idi. Pisagor, dünyayı ve evreni anlamak için kullanılabilecek en önemli ve doğru aracın sayılar olduğunu savunmaktaydı. Rakamların ve onların oluşturdukları sayıların, matematik, fizik gibi bilimlerin temel taşı olduklarını hepimiz biliyoruz. Ancak, sayıların uzunluk, ağırlık, tarih, boyut bildirmek dışında da kullanılabileceği özel bir alan bulunmaktadır. Bu alanda, sayılar her hangi bir varlığın evrensel plandaki yerini ve önemini anlamamız açısından büyük yardımlar sağlamaktadır. Bu araştırma dalına kısaca “Numeroloji” denmektedir. Astroloji ve Tarot fal kartları gibi Numeroloji de insanların ve ülkelerin potansiyelleri hakkında bilgi verebilecek bir yardımcı araçtır. Numeroloji’nin bu anlamda kullanılması ünlü Yunan düşünür ve matematikçi Pisagor’a kadar dayanır. Pisagor, rakamların ve sayıların, üzerinde yaşadığımız dünya üzerindeki yerinin sanılandan çok daha önemli olduğunu savunmaktaydı. Ona göre sayılar bir insanın çevresinde bulunan diğer varlıklarla olan ilişkisini ve yaşamsal derslerini anlamanın bir ölçüsü idi. Pisagor, dünyayı ve evreni anlamak için kullanılabilecek en önemli ve doğru aracın sayılar olduğunu savunmaktaydı. Gerçekten de her hangi bir şeyi betimlemek gerektiğinde, öncelikle boyutlarından söz etmeyi yeğleriz. Uzun/kısa boylu, zayıf/şişman, büyük/küçük gibi tanımlamalar gerçekte söz konusu varlığın boyutları ile bağlantılı olup, daha net bilgi vermek için sayılardan yararlanırız. Bu anlamda kullandığımız sayılar, o varlığın yalnızca dış görünüşü ile bağlantılıdır. Sözünü ettiğimiz varlık bir insan olduğunda, ruh ve zihin yapısını anlatmak için de sayılardan yararlanıyoruz. Çok akıllı/aptal, çok iyi/kötü gibi terimlerde kullandığımız “çok” sözcüğü aslında bir sayısal karşılık içermektedir. Bilim geliştikçe bu sözcüğün yerini “IQ”, “EQ” gibi kısaltmalar aldıysa da sonuç değişmedi. Bu sözcüklerin her birinin mutlaka bir sayısal karşılığı var. Var olan her şeyin saf yaşam enerjisinin farklı bir titreşim boyutunun fiziksel dünyada yansıması olduğunu artık bilim adamları da onaylıyor. Bu durumda, rakamların da birer enerji titreşimine sahip olduğu gerçeğiyle de karşı karşıyayız. Her varlığın eni, boyu derinliği ve ağırlığı vardır. Bir başka deyişle her varlık aslında 3 değil 4 boyutludur. Sayılarla bu 4 boyutun hepsini ifade edebiliriz. Varlıkların eni ve boyu, derinlikleri ve ağırlıkları dış görünüşlerini ortaya koyarken, içerilerinde ne olduğu gizlide kalmaktadır. Bir dikdötgen prizmadan söz ettiğimizde, gerçekte, enini ve boyunu gördüğümüz, derinliğinin ise yalnız dış yüzeyini algıladığımız bir varlıktan söz etmekteyizdir. İçi boş ya da dolu bir kutu olabilir örneğin. Dışından baktığımızda, içi hakkında her hangi bir bilgiye sahip olamayız. Oysa sayılarla derinliğini ve ağırlığını bildirdiğimizde içi hakkında da en azından yüzeysel bir bilgi elde edebiliriz. 10 x 20 x 40 cm. ebatları olan boş bir karton kutunun net ağırlığını bilemezsek de, onun hafif olacağını öngörebiliriz. Kutuyu elimize aldığımızda 1 kg. kadar olması durumunda, ilk aklımıza gelecek şey kutunun dolu olduğudur. İçinde ne olduğunu hala bilememekteyizdir ancak mutlaka doludur. Şimdi konuyu biraz daha derinlemesine incelemeye çalışalım. Elimizde 1 kg. ağırlığında 10 x 20 x 40 cm. ebatlarında bir kutu var ve içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Yine de bu ebat ve ağırlıkta bir kutunun enerji gücünü hesaplayabiliriz. Örneğin bu kutuyu birisinin kafasına saatte 3 km. hızla fırlattığımızda nasıl bir etki yaratacağını tahmin edebiliriz. Kutuyu kafasına yiyen kişinin ilk tepkisi kızgınlık, öfke ya da şaşkınlık olabilir. Bunu önceden bilemeyiz. Hatta kutunun içinde var olan şeye göre, ikinci bir tepki de bekleyebiliriz. İçinde 900 gr. kum dolu bir kutuya vereceği ikinci tepki ile 900 gr. ağırlığında 100 dolarlık banknotlarla dolu bir kutuya vereceği ikinci tepki birbirinden farklı olabilir. Vereceği tepki ne olursa olsun, değişmeyecek bir gerçek vardır, vereceği tepkiyi de sayılarla ölçebilirsiniz. Bütün bunlar, sayıların aslında her şeyi ifade edebildiğini, iç ve dış dünyanın bu sayıların temsil ettiği enerjilerden doğrudan etkilendiğini göstermektedir. Fizik beden 4 boyutu temsil eder. Ama içeriğini anlamak için daha farklı bilgiler gereklidir. Zeka düzeyinin ölçülmesi, farklı etkilere göstereceği tepkilerin denenmesi olmadan, o kişi hakkında gerçek bilgiye ulaşılabilmesi olanaksızdır. Pisagor, bir insanın tam olarak tanınabilmesi için de sayılardan yararlanılması gerektiğini savunurken, aslında bu gerçeği dile getirmeyi amaçlıyordu sanırım. Yahudi Mistizmi olarak kabul edilen “Kabala” da aslında sayıları araştırma ve anlama sanatıdır. İbranice’de “Kabala” sözcüğü “kabul etmek” anlamına geldiği gibi, “fatura” anlamı da taşımaktadır. Bir başka deyişle, Kabala ile ilgilenen uzmanlar bir yandan Tevrat’ı kabul eder (Yüce Yaratan’dan geldiğini ve tartışmasız doğru olduğunu onaylar), öbür yandan bu kitap aracılığıyla tüm insanlığa kesilen gerçek faturayı incelerler. Bunu başarmak için yaptıkları şey aslında sözcükler dediğimiz ve harflerden oluşan sembollerin sayısal karşılıklarını araştırıp, daha derin anlamlarına ulaşmaya çabalamaktır. Burada, “Kabalistler nasıl olup da, harflerin sayısal karşılıkları olduğu bilgisine ulaştılar” diye bir soru sorabilirsiniz. Miladi takvimden çok önce kullanılmaya başlanan Rumi takvimde sayılar değil harfler kullanılmaktadır. Aslında bu dinin yaygınlaşmaya başladığı ilk yıllarda, insanlar bugün rakam dediğimiz sembolleri henüz tanımıyorlardı. Sayıları harflerle sembolize ediyorlardı. Abecenin ilk harfi olan “alef” (א) bugünkü 1 rakamını temsil ediyordu. Onlar da temel 9 rakam bilgisi içinde çalıştıklarından onuncu harf olan “yud” (י) 10 sayısını, on dokuzuncu harf olan “kuf” (ק) 100 sayısını ve sonuncu harf olan “tav” (ת) 400 sayısını temsil ediyordu. Her türlü sayıyı yazmak için bu harflerin kombinasyonlarından yararlanıyorlardı. Anlayacağınız, kabalistler zaten bu bilgiye sahipti ve bir araya gelmiş harflerin sayısal karşılıklarını belli bir sisteme göre araştırıyorlardı. Bugün anladığımız anlamda rakamlar kullanılmaya başladığında, sahip oldukları bilgiyi bu yeni sistemle birleştirip, işlerinin daha kolay olmasını sağladılar. Daha sonraki yıllarda Pisagor’un söylemleri ile kabalistlerin bilgisi birleştirildi ve bugün kullandığımız Numeroloji adı verilen bilim ortaya kondu. NUMEROLOJİ VE İNSANPisagor ve kabalistlerin bilgisinin birleştirilmesi, giderek daha çok insanın numeroloji denen bu bilgiyi alıp kullanmasına sebep oldu. Astroloji doğum haritasına bakarak bir insanın potansiyel geleceği hakkında bilgi vermenin öteden beri bilinen bir yolu olarak kullanılmaktadır. İnsanlar, numerolojinin de bu bilgilere ulaştırabileceğini ayrımsadılar. İlk önceleri, tıpkı astrolojide olduğu gibi, doğum tarihini temel alarak, söz konusu kişinin potansiyel gelişmesini, kendine özel yaşamsal derslerini araştırmaya başladılar. Kabalistlerin kullandığı harflerin sayısal enerjilerini araştırma yolu ise bu araştırmacıların önünde yepyeni bir ufkun açılmasını sağladı. İnsanların yalnızca doğum tarihlerinin değil, isimlerini oluşturan harflerin sayısal karşılığının da onları etkileyebileceği ayrımsandı. Bu konuda yapılan araştırmalar, gerçekten de isimlerin sayısal karşılıklarının söz konusu kişi hakkında değerli potansiyel bilgiler verdiğini gösterdi. Numeroloji geliştikçe, adların karşılıklarına gelen sayıların anlamlarının daha da derinlerine inilmeye başlandı. Adlardan sonra soyadları da araştırılmaya başlandı. Giderek derinleşen numerologlar, her adın ayrı bir anlam taşıdığı varsayımını ortaya koydular. Örneğin Güney Amerika ülkelerinde insanlara üç, dört hatta daha fazla ad konması, numerologları daha derin düşünmeye ve araştırmaya zorladı. Çok uzun yıllar içinde yapılan araştırmalar sonunda bugün kullanılan anlamda numeroloji bilimine ulaşıldı. Siz ne dersiniz bilemem ama, bana göre, bir insanın numeroloji haritasını çıkarmak çok karmaşık bir işlem olsa da, sonuçta ulaşacağınız bilgilere bakarsak, bu uğraşa gerçekten değer. Tüm rakamların ezoterik anlamları -1- Eğer matematik rakamların birbirleriyle olan ilişkisini araştırma bilimiyse 1 rakamı da matematik biliminin başlangıcıdır diyebiliriz. Bu açısından bakarsak, 1, her rakamın temelidir. Yani, biz hangi rakamdan söz edersek edelim, içinde daima kendisi kadar 1 vardır. Her rakamı bölüp parçalayabilir ve değişik asal sayılar elde edebilirsiniz. Oysa 1 asla başka bir asal sayıya bölünmez, ancak kendi içinde parçalanabilir, ama her asal sayıya eklenebilir. Bu nedenle 1 rakamı, aynı zamanda, yeni bir yaşamın başlangıcı için ön koşul olan “tohum” ile eşdeğer tutulur. Bu rakam, orijinal (ilk kopya) olanın kaynağını, var olan her şeyin temel ilkesini temsil eder. Var olan her şey ondan olmuştur ve yine ona dönecektir. Bu açıdan bakıldığında, 1 rakamı Tanrısal Enerjiyi temsil eder. -2- Matematikteki + işareti ile temsil edilen 2 rakamı, var olan her şeyin iki yönünü temsil eder. Yukarıdan aşağıya doğru inan dikey çizgi, etken olan eril enerjiyi, tam ortadan ve yatay olarak geçen çizgi ise onu destekleyen ya da nötralize ederek hareket enerjisine dönüşmesini sağlayan dişi enerjiyi anlatmak için kullanılır. Bir başka deyişle dikey çizgi aktif enerjiyi, yatay çizgi ise pasif enerjiyi anlatır. Bu haliyle 2 rakamını temsil eden + işareti yeryüzünde var olan düalitenin (ikililik) temsilcisi olarak kullanılır. -3- 3 rakamı ilk geometrik şekil olan üçgenle özdeşleştirilir. Üçgenler “fikir” ile bağdaştırılırlar. Bir üçgene baktığınızda bir noktadan başka bir noktaya uzanan ve üçüncü hat olmaması durumunda çakışabilen ama asla birleşemeyen iki hattın varlığını görürsünüz. 3 rakamı birbirleriyle karşılaştıklarında nötralizasyona uğrayıp form değiştiren iki enerjiyi sembolize eder. Etken olan yaratıcılık enerjisi, edilgen olan doğurganlıkla karşılaşır ve ortaya yeni fikirlerin çıkmasına neden olur. Burada üçgenin konumu önem kazanmaktadır. Tepesi yukarı bakan üçgen, maddenin eterik olana dönüşmesini anlatır. Tepesi aşağıda olan üçgen ise, eterik olanın maddeye dönüşmesini gösterir. Eşkenar bir üçgen, enerjinin rahatça ve yararlı bir biçimde akabildiğini gösterir. Bu üçgende belirgin bir eşitlik vardır ve bu eril olan ile dişi olan arasında uyum olduğunu ve her ikisinden de eşit oranda yararlanıldığını anlatır. -4- 4 rakamı kare, eşkenar dörtgen veya dikdörtgenle özdeşleştirilir. Her durumda, iki dişi ve iki eril enerjinin birleşimini temsil eder. Bu biçimiyle, pozitifle karşılaşan negatifin birleşmesinden oluşmuş maddeyi ve onun aldığı şekli temsil eder. -5- 5 rakamı pentagramla (yıldız) ilişkilendirilir. Pek çok bilgide beş köşeli yıldız insanın temsilcisidir. Başı yukarıdadır. Kolları iki yana açılmıştır. Bacakları da aşağı doğru ve yine iki yana açık durumdadır. 5 rakamı, ateş, su, hava ve topraktan oluşan 4 elemente hükmedebilen bilinci sembolize eder. Tepesi yukarı bakan yıldız, ruhsal olanın maddeden daha önemli olduğu bir bilinci temsil ederken, tepesi aşağıya bakan yıldız, maddenin ruhun karşısında daha üstün görüldüğü bir bakış açısını anlatır. Bir başka deyişle, tepesi yukarı bakan yıldız, sahip olduğu güçlü ruh yapısı aracılığıyla, tutkularına karşı koyabilen bir varlığı anlatır. Tepesi aşağı bakan yıldız ise, ruhunun maddi tutkular karşısında -çoğunlukla- yenilmekte olan bir varlığın temsilcisidir. -6- 6 rakamı iç içe geçmiş iki eşkenar üçgenden oluşan bir yıldızla bağdaştırılır. En sık kullanılma biçimi “Süleyman’ın Mührü” dür. Birinci üçgen gökten yere yağan enerjileri temsil ederken, diğeri, yeryüzünden gökyüzüne doğru yükselen enerjileri anlatır. Bir başka deyişle, ruhun maddeye olan üstünlüğü ile maddenin ruha olan üstünlüğü bir aradadır. Bu durumuyla altı köşeli yıldız, çeşitli düşünce farklılıkları, yaşam biçimleri ve zıtlıklar arasında bulunan denge noktalarını temsil eder. Maddi dünyada ise, kadın ile erkeğin birleşmesi ile ilişkilendirilir. -7- 7 rakamı, üçgen ile dörtgenin birleşik hali ile yani piramitle temsil edilir. Bu durumda, fikir aracılığıyla elde edilen madde ve şeklini sembolize eder. Bir başka deyişle, ruh ile maddenin buluştuğu ortak nokta -mükemmellik- 7 rakamı ile temsil edilir. Eski Mısır Uygarlığı’nda piramitlere verilen önem, 7 rakamına “en mükemmel biçim” unvanını kazandırmıştır. 7 yi temsil eden piramitlerde kutsal şekiller olarak kabul görmüştür. -8- 8 rakamı, üst üste ya da yan yana dizilmiş iki dörtgen ile temsil edilir. Dörtgenlerden birincisi maddeyi diğeri ise onun biçimini temsil eder. -9- 9 rakamı üç ayrı üçgenle ya da bir altı köşeli yıldız ve yanında bir üçgenle ilişkilendirilir. Burada anlatılmak istenen, fikirlerin, ister olumlu ister olumsuz olsun, mükemmel olan yaratıcı düşünceden kaynaklandığı gerçeğidir.konu alıntıdır

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23560 Kayıtlı Üye
  • 16565 Konu
  • 143812 Cevap
  • Son Üye karim55246
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)