Adına dinî nikah veya imam nikahı denilen nikahı yaptırmanın birden fazla sebebi ve saiki vardır:
a) İki tarafın da niyeti evlenmektir, bunu hemen gerçekleştirmeye engeller vardır, bu arada iki arkadaş gibi görüşme isteği mevcuttur, bu arkadaşlar birbirini sevdiği ve evlenmek istedikleri için birbirlerine kardeş gibi bakmaları mümkün değildir, böyle olunca da günah işleme (şehvetle bakma, elle dokunma, başbaşa kalma, birlikte seyahat etme, muhtemelen ileri derecede olmasa da sevişme...) ihtimali vardır, bu tehlikeyi (günah işleme ihtimalini) ortadan kaldırmak için dinî nikah yapılmaktadır.
b) Taraflar henüz evlenmeye karar vermemişlerdir, biraz birbirini tanımak istemektedirler, bu esnada günah işlememek için dinî nikah yaptırmaktadırlar.
c) Tarafların evlenip aile kurmak ve devamlı olarak aile birliği içinde yaşamak gibi bir niyetleri yoktur, bir müddet karı-koca olarak yaşamak -mesela öğrencilik, gurbet hayatı vb. den- sonra ayrılmak istemektedirler. Bu arada cinsî ilişkileri meşrû sınırlar içinde olsun diye dinî nikah yaptırmaktadırlar.
d) Ülkemizde birden fazla eş ile evlenmek yasaktır. Buna rağmen ikinci bir hanımla evlenmek isteyenler, çoğu defa birinci hanımı da duymadan ikinci hanımı ile dinî nikah yaparak evlenip bu hayatı yaşamaktadırlar.
e) Bazıları karılarını üç defa boşadıktan sonra tekrar evlenmek istemekte, buna şeriat -kadın başka bir erkekle evlenip boşanmadıkça- izin vermediği için kadın, başka bir erkekle dinî nikah yaptırıp evlenmekte, sonra boşanıp birinci kocası ile yeniden evlenmektedir.
f) Bazı kimseler resmi nikahı, rejim sebebiyle geçersiz saymakta, bunun için zifaftan önce bir de dinî nikah yaptırmaktadırlar.
Muhtemelen bundan başka sebep ve saikler de vardır.
Bunların sırayla şer'i hükümlerini ve iyi-kötü taraflarını açıklayalım:
a) Tarafların niyetleri iyi, ana-babaları da durumu bilmekte ve razı olmaktadırlar; bu şıkta hiçbir sakınca görmüyorum. Yalnız bu nikah -ve diğerleri- sun'i, şakadan, yarı muteber... bir nikah olmadığı, bütün sonuçları doğuran bir evlenme akdi mahiyetinde bulunduğu için taraflardan biri haklarını talep edince karşıdakinin direnmesi, hayır demesi manevi sorumluluk doğurur.
b) Bu evlenme akdi meşrûdur, taraflar evlenmiş sayılır, haklar doğmuştur, ancak kafalarında "anlaşamaz, kaynaşamaz isek ayrılırız, fiilen evlenme safhasına geçmeyiz" niyeti bulunduğu için ve fiilen de böyle olabildiği için her iki tarafın boşama hakkının bulunmasında fayda vardır. Erkekte bu hak zaten mevcuttur, kız da akdi yaparken eşinden bu hakkı talep edip almalıdır; çünkü ileride kız ayrılmak isteyip erkek bunu istemediğinde problem doğmakta, istenmeyen olaylar vukubulmaktadır.
c) Müt'a nikahı, muvakkat nikah (cinsî ilişki için veya bir müddet evlilik hayatı yaşamak üzere) yapılan nikah (evlenme akdi) normal hallerde, sünnilere göre caiz ve geçerli değildir. Normal dışı hallerde, mesela devamlı evlilik yapmanın mümkün olmadığı veya zor olduğu durumda kişi, evlenmediği takdirde zina yapmaktan korkuyorsa, cinsî baskı onu bu fiile zorluyorsa, harama düşmemek için geçici evlenme yapması bir iki sünni müctehide (dört mezhebde değil) ve genellikle şi'aya göre caizdir. Şi'a, bazı kayıtlarla normal hallerde de geçici evlenmeyi caiz görmektedir.
Anladığım kadarıyla sizin sorduğunuz yeşil renkle renklendirdiğim bölüm....aralarında sözleşme yaparken kızın ayrılma isteğinde bulunma hakkının sözleşmeye yazılması ve mehir isteyip istemediğini yazdırması gerekir.....