15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle,kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir.
En sonunda 31 Mart gecesi Kalenin önüne giderek bir elinde Kur’an bir elinde İncil:
– Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım, der.
Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler.
Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar:
– Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz’ dediklerinde Haçlı ordusu komutanı:
– Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur’ diye cevap verir ve bütün Müslümanlar orada şehit edilir.
İşte o gün bugündür 1 Nisan Hıristiyanlar arasında ‘Hile Günü’ olarak kutlanmaktadır.
Maalesef, yüzlerce, binlerce Müslümanın katliam günü olan 1 Nisan’lar, bir şaka günü olarak kutlanmaktadır…..
Bu konu hakkında bir bilgisi olan varmı ?
Bana boyle bir mesaj geldi?
Doğruluğu varmıdır.?
Endülüs’ün son kalesi bu Gırnata şehrinde, 1238’li yıllardan 1492 yılına kadar süren Nasrîler’in hakimiyeti döneminde, Endülüslülerin İspanyol Reconquistası karşısında ne durumda olduklarını göstermesi açısından çok önemli gördüğümüz bazı olayları buraya taşımak istiyoruz. Gerçekte, olayların bu kadarı bile Nasrîler Dönemi Endülüs’ünün ya da Endülüslülerin iç durumunu yansıtması açısından yeterlidir sanıyoruz. Gırnata’da hüküm süren Nasrîler’in tahtına 1466 yılında Sultan Ebu’l-Hasan Ali İbnü’l-Ahmer geçti. Fakat, Zağal lakaplı kardeşi Ebu Abdullah ona karşı çıkarak Mâlega şehrinde kendisine biat aldı. Böylece iki kardeş arasında taht kavgası başladı. Ancak, sonuçta Zağal boyun eğmek zorunda kaldı. Ebu’l-Hasan Ali’nin iki hanımı vardı. Bunlardan birisi amcasının kızı Âişe ve diğeri İzabella adında Hıristiyan bir İspanyol idi. İzabella Müslüman olunca Süreyya adını almıştı. Ali, bu kadını Âişe’ye üstün tutardı ve ona karşı olan sevgisini göstermek için Süreyya’nın oğullarından birini veliaht tayin etti. Bu durumda Âişe kıskançlık duygularıyla yanına çocuklarını da alarak saraydan kaçtı. Halk Âişe’yi destekledi ve onun oğullarından Ebu Abdullah’a biat etti. Kaçınılmaz olarak baba-oğul arasında iç savaş başladı ve uzun süren savaşlar sonunda oğul Ebu Abdullah taraftarları galip geldi. Böylelikle tahta geçen Ebu Abdullah, bir süre sonra topraklarına saldıran İspanyollara karşı savaşa çıktı. Fakat, yenilerek esir düştü. Bu durumda başşehir Gırnata halkı, baba Ebu’l-Hasan Ali’ye tahta geçmesini teklif ettiler. Baba Ali, tahtından olduktan sonra Mâlega’ya sığınmış ve kısa süre sonra da görme yeteneğini yitirmişti. Bu haliyle sultanlık makamını kabule yanaşmadı ve kendi yerine Zağal lakaplı kardeşi Ebu Abdullah’ı önerdi. Tahta geçen Zağal, cesur ve yiğitliğiyle meşhurdu. O da İspanyollara karşı büyük savaşlara girişti. Zor durumda kalan İspanyollar, ellerinde esir bulunan eski sultan Ebu Abdullah’ı serbest bırakıp yanına ordu da vererek sultan amcasının karşısına sürdüler. Amca-yeğen arasında taht savaşları sürdü gitti. Sonuçta Ebu Abdullah amcasına galip gelerek yönetimi ele aldı. İşte bu olaylar cereyan ederken ve Endülüs’te iç savaşlar sürerken Hıristiyan İspanyollar fırsatı iyi değerlendiriyorlardı. Her fırsatta Müslümanlara saldırıyor ve toprak kazanıyorlardı. Müslümanlara da kaybettikleri şehirlerinin ardından ağıtlar düzmek kalıyordu. Bu arada gelişen yeni bir olayla daha da güçlendiler. Hıristiyan İspanya’yı teşkil eden iki büyük krallık, Aragon Kralı ve “haçlı seferi şampiyonu” V. Ferdinand ile Kastilya Kraliçesi İzabella’nın 1469 yılında evlenmeleriyle birleşti. Bu durumda Endülüs Devletinin son temsilcisi Nasrîler ile daha rahat mücadele edebilirlerdi. Nitekim öyle de oldu ve 1490 yılında Gırnata’yı kuşattılar. Endülüslülerin direnişleri fayda etmedi ve 21 Muharrem 897/25 Kasım 1492 tarihinde imzalanan Teslim Antlaşmasından sonra 25 Rebîülevvel 897/2 Ocak 1492 tarihinde Sultan Ebu Abdullah, şehri İspanyollar’a teslim etmek zorunda kaldı