şeytαn ve askerleri

Bu konu özlem35. tarafından 11 sene önce açıldı, 526 kere okundu ve 3 Cevap verildi.
özlem35.
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 234
Yanıt Sayısı: 445
11 sene önce

İblis’in asıl adı Azâzil idi. Ancak Allah’ın secde emrine kibirlenerek itaat etmemesi neticesi lanetlenmiş, kovulmuş ve İblis adını almıştır. En çok bilinen adıyla Şeytan ise diğer bir lakabıdır…
Şeytan, yaradılış itibari ile ateş kökenlidir. İnsanın yaratılmasından çok önce yaratılmıştır. Bazı alimler onu cinlerin babası, atası olarak da kabul etmektedirler.


ÖNCE DÜŞMANIMIZI TANIYALIM

Allah’ın gazabına uğradıktan sonra Allah’a ve yarattıklarına (bilhassa insana) düşmanlık etmeye and içmiş, hatta bunun için Allah’tan izin almıştır. Ancak Allah ona, salih kullarına bir şey yapmaya gücü yetmeyeceğini önceden bildirmiştir.

“Bir vakit meleklere: ‘Âdem’e secde edin’ demiştik. İblis’ten başka hepsi secde ettiler. O ise, ‘Ben bir çamurdan yarattığın kimseye mi secde ederim?’ demişti.

İblis dedi ki, “Şu benden üstün kıldığını gördün mü? Yemin ederim ki, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, pek azı hariç, onun zürriyetini kendi buyruğum altına alacağım.”

Allah buyurdu: “Haydi git! Onlardan kim sana uyarsa, şüphesiz ki, cezanız cehennemdir, hem de mükemmel bir ceza. Onlardan gücünün yettiğini sesinle ürküt. Süvari ve piyadelerinle üzerlerine saldır. Mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaatte bulun.”

“Fakat şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez. Doğrusu benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur. Vekil olarak Rabbin yeter.” (İsra Suresi, 61-65)

“İblis şöyle dedi: ‘Rabbim! Beni azdırmana karşılık, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Ancak içlerinden ihlâslı kulların müstesnadır.’” (Hicr Suresi, 39-40)

Şeytan ateist değildir. Yani Allah’ı belki bir çok kimsenin bilemediği kadar iyi bilir. Ancak aptalca bir kibir ile Rabbimizi ve yarattığı insanı, kendine düşman ilan etmiştir.

O’nun emri dışında bir şey yapamayacağını bilse de, Allah’a karşı gücünün olmadığını bilse de yine de elinden gelen düşmanlığı yapmayı kendine vazife olarak görmektedir. Aptalca dememizin sebebi zaten buradadır. Öyle bir kibir sahibidir ki tevbenin Allah katındaki kıymetini çok iyi bilmesine rağmen bu kapıya asla yanaşmaz.

Şeytanın insanoğlu için açık bir düşman olduğu bir çok ayet ile bizlere bildirilmiş ve Rabbimiz kullarını bu sinsi düşmana karşı uyarmıştır.

“Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?” (Yasin 60-61)


ŞEYTANIN GÜCÜ NE KADARDIR?

Şeytan’ın doğrudan bir yaptırım gücü yoktur. En çok bilinen yönü kalbe vesvese vermesi şeklindedir. Ancak bir çok kimsenin bilmediği bazı yaptırımlarını da iyi öğrenmek, ona ve askerlerine karşı doğru şekilde kendimizi savunmak açısından çok önemlidir.

A- CİNNİ ŞEYTANLAR

Bunlar aynı şeytan gibi ateşten yaratılmış, Kur’an ile bize bildirilen Cin dediğimiz taifedir. İnsanlar gibi onların da müslümanı, hıristiyanı, yahudisi, mecusisi, puta tapanı v.b. inançta olanları vardır. Şeytanın en çok kullandığı cinler, müslüman olmayan, yani kendi gibi müslümanlara düşman olanlarıdır.

Cinler âleminde aynen bizde olduğu gibi âlimler vardır, büyücüler vardır, şerre çalışanlar vardır. Şeytanın emri ile insanlara musallat olup onları dinlerinden, ailelerinden ve imanlarından etmek için yapabildikleri her şeyi yapmaya çalışırlar.



B- İNSİ ŞEYTANLAR



Bu grup, insanlar arasında şeytan ve şeytanilerin emrine bilerek veya bilmeyerek hizmet eden kişilerdir. Bunların bir kısmı metafizik güçleri ile, bir kısmı haset, kibir ve kıskançlıkları ile aynı kapıya hizmet ederler.

İnsî şeytanlar arasında farklı dinlere mensup kişiler olabildiği gibi, doğrudan kendine ilâh olarak şeytanı seçen ve dünyevi çıkarları uğruna ona hizmet edip, tapanlar da bulunmaktadır.


ŞEYTANIN EN SEVDİKLERİ

Allah dostları ile çeşitli zamanlarda girdikleri mücadele ve diyaloglar sonucunda şeytan, bizzat kendi anlatımı ile en sevdiği şeyleri ve yöntemlerini şöyle sıralamıştır :

a) En sevdiği yerler Allah’ın adının unutulduğu ve dünyevi zevklerin en yoğun yaşanıldığı ortamlarmış. Bar, pavyon, özellikle gençlerin devam ettiği müzikli ve içkili eğlence yerleri, uyuşturucu trafiğini yüksek olduğu mekanlarmış.

b) En sevdiği evlilik tipi, sevmeden, kalpler ısınmadan sadece evlenmiş olmak için veya farklı zoraki sebeplerle yapılan evliliklermiş. Zira böyle evlenen kişilerin kalplerini eşlerinden başka tarafa çevirip, başka kimselere meylettirip hem günaha girmesini sağlama hem de aile müessesesini sarsıp boşanmalarını sağlama yönünde çok kolaylıkla hareket edebiliyormuş. Çünkü eşlerin birbirine sevgi ile dokunmasından ve muhabbetle bakışından çıkan manevi enerji şeytanı ve taifesini kor ateş gibi yakıyor, yaklaşamıyorlarmış.

c) Karı-koca arasındaki en sevdiği cinsel birleşme, abdestsiz, özellikle besmelesiz olarak yapılan birleşmelermiş. Bu şekilde anne rahmine düşen bebeğe doğrudan kendi askeri olarak bakıyor ve kendi evladı gibi ona sahip çıkıyor.

d) Besmelesiz yenilen tüm yiyeceklere doğrudan ortak oluyor. Onların tüm bereketinin de kaybolmasını sağlıyor.

e) İmani konularda kendini yetiştirememiş kişiler, kapıları ardına kadar açık kaleler olarak görülüyor ve ele geçirilmesi en kolay hedefler olarak görülüyor.

d) İmani yönü olan kişilere önce günahı güzel göstererek günah işlemesine teşvik ediyor, daha sonra da kişinin kendi imanını sorgulamasını sağlayıp onu zayıf ve günahkar hissettirip Allah ile arasına mesafe girmesini sağlıyor. Savunmasız kalan bu kişiye istediği kapıdan girebiliyor.

(Bu anlatılanlar genel kültürden derlenmiş bilgiler değildir. Allah’ın müsadesi ile doğrudan kendisinin zikrettiklerinden öğrenilen bilgilerdir).


ŞEYTANIN DAYANAMADIKLARI VE KAHROLDUÐU ŞEYLER


a) Birbirini gönülden, aşkla ve muhabbetle seven eşler.


b) Sadece Allah rızası için bir araya gelip Allah’ı zikreden ve sohbet eden topluluklar. Buralarda oluşan manevi atmosferdeki yüksek enerji, burada bulunan tüm kişilerin etrafını bir bulut gibi sarıyor ve bu enerjiye hiç bir cinni yaklaşamıyor.


c) Hiç bir çıkar gözetmeden bir başka müslüman kardeşi için gıyabında gönülden dua edenler, sevenler.

d) En dayanamadığı ve kahrolduğu şey ise, kalbini tam olarak Allah’a veren ve gönlü her daim tefekkür halinde olan kullardır.


ŞEYTANIN KÖTÜLÜKLERİNDE KULLANDIÐI YÖNTEMLER

1. Şeytanın en büyük yardımcısı ve destekçisi, hatta tetikçisi nefistir. İnsan nefsinde olan şehvet, kibir, öfke, makam arzusu, mal sevdası ve haset onun en iyi kullandığı silahlardır. Zira şehvetine yenilen kişilerin imani yönü zayıflar, kibirlenen kişiler güç olarak sadece kendilerini görürler, öfke iradeyi yok eder, haset ise kocaman bir negatif enerji bombası gibidir. Dünya malı ve makamı uğrunda bir çok insan sadece imanını değil, bazen insanlığını bile satar hale gelmektedir.

2. Şeytanın emrinde çalışan, ona bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya zorla hizmet eden kendi soyundan cinnîler vardır. Bunları imkan dahilindeki insanlara musallat ederek yaptığı bir çok kötülük vardır.

3. Yine şeytana çıkar karşılığında bilerek veya bilmeden hizmet eden insi şeytanlar (insanlar) vardır. İradeleri nefis, kibir, çıkar veya şehvet karşılığı tamamen şeytanın yönetimine girmiştir. Şeytan onları istediği gibi kötülük yaptırmak için kullanır. Çünkü kendinin doğrudan kötülük yapma gücü mevcut değildir.

4. İnsi ve cinni büyücülerdir ki bunları hem şeytan doğrudan kullanır, hem de kötü kalpli insanların başkalarına kötülük yapmak amaçlı kullanmalarını sağlar. Bu büyücüler karı-koca arasında soğukluk tesis etmekten tutun, zayıf iradeli kişilerin delirtilmesine kadar varan bir çok konuda çok güçlü büyüler yapabilmektedirler. Büyüye inanmayan kişiler olabilir elbette. Ancak bir şeye inanmamak maalesef onun olmadığını göstermez. Özellikle bu musibete maruz kalanlar bunu çok iyi bilirler.

5. Kalbe vesvese ve kötülük üfleme şeklindedir, yani teşvik hissi verir. Aslında en zayıf yöntemi gibi gözükse de bir çok insanı bu şekilde yoldan çıkardıkları bilinen bir gerçektir.


BU KADAR ETKİLİ YÖNTEMLERİ OLAN ŞEYTANDAN KORKMALI MIYIZ?


Aslında bu sorunun cevabı hem evet hem hayırdır.

Korkmalıyız çünkü düşmanımızın kullandığı yöntemler hiç de hafife alınacak şeyler değildir. Cinnilerin musallat olduğu ve çare aramak için nice yanlışların içine sürüklenen insanları, çeşitli habis ruhlu kişilerin yaptırdığı büyüler sebebiyle yuvası dağılan, delirme noktasına gelen insanları, cinnet geçirip çoluğunu çocuğunu katleden insanları, Allah’a isyan edip imanını kaybeden, şeytanı ilah kabul edenleri v.s. v.s. görünce korkmamız gerektiğini anlamış oluyoruz.

Ancak kalp Allah’a bağlanıp güç doğrudan Allah’ın rızasından alınırsa anlatılanların hiç birinden zerre kadar korkmaya gerek yoktur.

Şeytanın ve şeytanilerin musallat olmasında onları güçlendiren ve besleyen şeylerin sizin korkularınız, Allah’tan uzaklığınız ve duanın gücüne olan inancınızın zayıflığı olduğunu asla unutmamak gerekir.


ŞEYTANIN, CİNNİLERİN VE İNSİ ŞEYTANLARIN MUSALLATINA MARUZ KALANLAR, BUNDAN NASIL KURTULABİLİRLER?


Öncelikle her şeyin kişinin kendi kalbinde ve imanında bittiğini bilmek gerekir. Buna destek olarak duaları Rabbin katında makbul Allah dostlarından dua yardımı almak da çok güçlü bir etkendir.

Ancak kendine **** diyen ve -müslüman veya değil- cinniler ile çalışan kişilerden ısrarla uzak durulması gerektiğini vurgulamak isteriz. Çünkü;

– Bu kolaycılığa kaçmaktır. Parasını verip derdimizi çözdürmeye çalışmak gibidir. Çünkü para karşılığı iş yapmayan nerede ise yok gibidir. Çoğu da para tuzağı sahtekarlardır. Bir çoğu manevi olarak bir mertebeye ulaşamamış, maddi veya manevi bir çok değerini karşılık olarak verip cinnilerden yardım alan kişilerdir. Kurtulmak için onlardan medet umanların bir çoğu daha fazla dert ile geri dönmüşlerdir.

– Rabbimiz belki kendine daha çok yaklaşıp da korunma yollarını arasınlar diye kullarını imtihan da edebilir bu musibetlerle. Eğer murad kulun Rabbine yaklaşması ise, kul istediği kapıya gitsin medet bulamaz. Ona tek bir kapı açılmıştır çünkü, Rabbin kapısı…

En güçlü savunma yöntemi kulun kalbinden Rabbinin sevgisi ve imanı ile bir sur inşa etmesidir. Bu suru geçebilen bir musibet bu güne kadar görülmüş değildir.

Kulun Rabbinin kapısına secde ve gözyaşı ile gidip medet umması Rabbimizin hoşnutluğunu kazandığı an, tüm sıkıntıların bittiği andır.

Bir çok kişinin bilmediği bir şeyi açıklamak isteriz; Rabbimizin özel bazı kulları vardır. Allah bu kullarının dualarına doğrudan icabet eder ve hiç bir zaman geri çevrilmez. Ancak bu kulları dünyanın değişik yerlerinde ve sırdadırlar. Yani bu kişileri Allah’ın bildirdikleri haricinde kimse bilmez, onlara ulaşamaz.

İşte kul Allah’ın kapısını doğru şekilde çaldığında, Allah derdi olan kullarını o kullarına isim isim bildirir ve onlar için bu özel kullarına dua ettirir. Onların duası kocaman bir rahmet bulutu gibidir. Dua ağızlarından çıkar çıkmaz, derdi olan kişinin derdi son bulur ve feraha kavuşurlar.

Ancak bu rahmete ulaşmak o kadar kolay da değildir. Bunun tek yolu Rabbime yürekten bir samimiyetle yaklaşmanız ve sıkıntılarınızı çözmesi için dua dua yalvarmaktır. Sonrası Rabbimize aittir.

Çaresizseniz aslında çare sizsiniz. Kendinizi Allah’ın kulu olarak görürseniz, Allah’a imanınız ve güveninizde içinizde ACABA bile yoksa, Allah’ın gücünü arkanıza aldığınızda sizi hiç bir gücün alt edemeyeceğine şüphe duymadan iman ederseniz, size zararı dokunabilecek hiç bir varlık kalmamış demektir.

Herkes kendi imanını ve Allah sevgisini kendi tartmalı, eksiklerini tamamlamalı ki surlarda gedik kalmasın. Musibetler ve habis ruhların, iç dünyamızdaki bu gediklerden içeri girmelerine fırsat verilmemelidir.


MÜCADELEMİZDE DUALARIMIZA NELERİ VESİLE EDELİM?


En güçlü dua, Rabbimizi hissederek ve ona güvenerek yapılan duadır. Dualarınızı bu formatta yapmaya gayret ettiğinizde kocaman bir ordu gücünde olacağınıza, ortak düşmanımız olan şeytanın dünyadaki tüm ordularını toplayıp üzerinize gelse de -Allah’ın izni ile- zerre kadar bile zarar veremeyeceğinden emin olabilirsiniz.

Şeytan ve cinnilerle mücadelede en etkili dualardan birisi de Uhruç Duası’dır (Okumak için tıklayınız). Bu dua defalarca tecrübe edilmiş, duanın okunduğu yerdeki habis ruhlar o ortamı terketmediği zaman her Uhruç denilmesinde bir miktarı yanarak kavruldukları müşahade edilmiştir.

Efendimiz’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) hadisi ile gelen ve şeytanın kendi ağzı ile de sahabe efendilerimizden birine itiraf ettiği en güçlü dualardan birisi de Ayet-el Kürsi duasıdır ki bu duanın okunduğu yer Şeytan ve taifesine dar gelir. Bu dua Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetinden önce hiç bir ümmete nasip olmamıştır.
* Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) sahabelerinden biri; bir akşam hurma çalan bir hırsızı yakalar ve “Seni Allah’ın Resulûne götüreceğim der”. Adam yalvarmaya başlar ve “Çoluk çoçuğum aç onlar için çalmak istedim beni ne olur bırak” deyince sahabe dayanamaz bırakır ve ertesi gün Peygamberimiz haberdar olmadığı hâlde olayı bilir ve sahabesine sorar “Hurmaları çalan hırsızı neden bıraktın” der. Sahabe de hırsızın söylediklerini anlatır. Peygamberimiz cevap verir “sana yalan söylemiş bu akşam tekrar gelecek”.
Akşam olunca hırsız tekrar hurmaları çalmaya gelir fakat Peygemberimiz akşam tekrar gelecek dediği için sahabe hırsızı beklemektedir. Tam hurmaları çalarken hırsızı tekrar yakalar ve “Seni Hz. Muhammed (s.a.v.)’e götüreceğim der. Hırsız yalvarır ama sahabe dinlemez bile fakat hırsız “bir daha yapmayacağım Allah aşkına bırak” deyince sahabe dayanamaz ve tekrar bırakır.
Peygamberimiz yine durumu biliyordur ve sorar “Neden bıraktın?” diye.. Sahabe de aynen anlatır. Peygamberimiz “sana yine yalan söylemiş” diye cevap verir.
3. akşam olur hırsız tekrar gelir ve sahabe yine yakalar onu… Bu kez hırsızın yalvarıp yakarmaları fayda etmemektedir. Sonunda dayanamaz ve şunları söyler; “seninle bir anlaşma yapalım. sen beni azad et, bende sana gerçekten işine yarayacak birşey öğreteceğim” der ve “Bu öğreteceğim şey seni tüm kötülüklerden koruyacak der”. Sahabe kabul eder ve onu bırakır. Hırsız ona şunları söyler; “Her gece yatmadan önce Ayet-el Kürsi’yi oku. Bu dua okunan eve kötülük gelmez ve şeytan o eve yaklaşamaz der” ve gider.
Ertesi gün Peygamberimiz yine olanları sorar. Sahabe de aynen anlatır ve Peygamberimiz şunları söyler; “O hırsız çok yalancı biridir ama sana ilk defa doğruyu söylemiş. sen 3 gecedir yakaladığın hırsızın kim olduğunu biliyor musun?” diye sorar ve “O kişi şeytan’ın kendisidir” diye cevap verir…

” Euzübillâhimineşşeytanirracim, Bismillâhirrahmânirrahim. Allahü lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm. Lâ te’ huzühû sinetuv ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. Menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih. yağlemu mâ beyne eydîhim vemâ halfehum velâ yuhîtûne bi şey in min ılmihî illâ bimâ şâe vesia kursiyyühus semâvâti vel erd. Velâ yeûduhû hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm”.


..Muhafaza için her gün Felâk ve Nâs surelerinin okunması da güçlü koruyuculardır.

* Bir diğeri Kenz-ül Arş Duası’dır ki Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) miraca çıktığında şeytanlar ateşlerle saldırmaya başladılar. Cebrail A.S. gelerek “Euzübillâhimineşşeytanirracim, Bismillâhirrahmânirrahim. Euzü bi kelimatillâhit tâmmâti min şerri mâ Haleka ve zerâe ve berâe ve min şerri mâ yenzilu min es-semâi ve min şerri mâ ya´rucu fî hâ ve min şerri fitnetil leyli vennehâri ve min şerri külli tarîkın illâ tarîkan yatruku bi hayrin yâ rahman” duasını öğretti. Yetmişbin şeytanın ateşleri söndü. Kendileri de helak oldu…

Bir başka güçlü mufafaza duaları Amennerresûlü ve Ayet el-Kürsi dualarını beraber yapmaktır. Sabah ve akşam 7 Amenerresulü 7 Ayet el-Kürsi duasını okuyup kendini muhafaza altına alana Rabbimin izni ile musibet dokunmaz.

Son olarak şeytan ve cinnilerin musallatına maruz kalan kişi, onlara şunu diyebilir : “Euzübillâhimineşşeytanirracim, Bismillâhirrahmânirrahim. Âdemoğlu’na bulaşmanın cezası Arafat’ta taşlanmaktır. Kendime vekil olarak Rabbimi tayin ettim. Hasbunallahu ve nığmel vekil. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyul azîm. Bana/bize verdiğiniz zarardan vazgeçip gitmezseniz sizleri Rabbimin manevi mahkemesine gönderiyorum. Sizleri Rabbimin Adl, Hâdi ve Kahhâr isimlerine havale ediyorum”.

Sırtınızı Rabbimin gücüne dayayıp, imanla, ihlasla ve içinizde “Acaba olur mu?” şüphesi taşımadan, bu cümleleri gönülden söyledikten sonra size bulaşabilecek veya musibetine devam edebilecek bir şeytaniyi henüz göremedik, olacağına da inanmıyoruz.
Rabbim tüm kardeşlerimizi her türlü cinni ve insi şeytanların musallatından muhafaza etsin. Şeytanın asli düşmanımız olduğunu unutturmasın. Bizleri göz açıp kapayıncaya kadar nefsimiz ile başbaşa bırakmasın. İmanımızı yakîn kılsın. Amenna ve Saddakna. Yâ Vedûd, Yâ Mucib, Yâ Musavvir.
“Eğer inanıyorsanız, üstünsünüz… ” ( Al-i İmran 139 )

Hun
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 1116
Yanıt Sayısı: 5482
11 sene önce
cok tesekkür ederim güzel paylasimin icin özlemcim
zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
11 sene önce
Güzel bir bilgilendirme olmuş Özlemcim,sağol...
Sevdimseni17
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 1
Yanıt Sayısı: 7
11 sene önce
......teşekkürler ....
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)