türkçe mantralaşmış bazı sözcükler

genelde duyduğumuz yabancı dillerde ki mantralar gibi aslında farketmeden kimliğimize kişiliğimize oturmuş bir iki mantradan bahsetmek istiyorum.

kızını dövmeyen dizini döver : bu atasözü bence en büyük felaketlerimizden birisi, çünkü buna gerçekten inanan kişi kızını dövmüyorsa bir süre sonunda enerjisel boyutta kızını yoldan çıkmaya zorlar, bunun sonucunda ailede huzur kalmaz. Peki kızını dövüyorsa işte o daha da beter ya.

çok güldük kesin ağlarız : bu söz eski ve en tehlikelilerden birisi şüphesiz çok güldüğünüz an enerji ve mutluluk oranınız yükseldiği için yönlendirme daha kolay ama daha kontrolsüz olur, gülüşünüz sırasında ki bu söz ve etrafınızdakilerin onayı sonucunda, bela başınızda gezinmeye başlar.

Beddua edene geri döner : beddua normalde %100 haklıysanız veya büyük oranda haklılığınız varsa size dönmez fakat bu duruma inanan kişilerin bu sözü mantralaştırması sonucu sizde bu duruma inanmışsanız %100 haklı bile olsanız o beddua gelip sizide vurur. fakat öyle anlar vardır ki içten ve düşünmeden bir bedduayı salıverirsiniz.

tövbe ettikten sonra günah iki kat yazılır : Allah’ın vaadi varken bu tarz bir ,nanca sahip olanlar belki de şeytanın kontrolüyle bu sözü mantralaştırmışlardır, aslında olan şudur kişi bir gazla tövbe eder fakat günahtan kendisini alıkoyamaz bu mantra bu durumda harekete geçer ve kişiyi öncekinden daha fazla günaha sürükler.

kızını dövmeyen dizini döver;bildiğimiz ve genellikle de maalesef yanlış uyguladığımız bu inanış dayak olarak algılanmış ve öyle süregelmiştir....gerçek anlamı kızlarınızı faziletli yetiştirmek onlara nasihat etmekle olur,kızlarınızla arkadaş olun konuşun iyiyi ve yanlışı ayıredebileceköğütlerde bulunun anlamındadır,zira bizim gibi toplumların aile yapısında kızlar genelde görmezden gelinir,erkek evladın sahip olduğu hakların binde biri bile kız evlada tanınmaz,çünkü bu eğitimi verecek olan anne de o aile yapısından gelmiştir...Öyle görmüş öyle gidecektir.....yani öğüt vermek eğitmek anlamında kullanılmış olması kuvvetle muhtemel bu deyim, cahil toplulukların elinde bir cezalandırma yöntemi olarak benimsenmiştir......

evet biz genelde herşeyi tersinden anlamaya meyilliyiz, zaten mantralaşmasında da ufak bir dokundurma yaptım

Beddua edene geri döner;Pek çok alimin açıklamalarında ve hadislerde bu konuya açıklık getirilmiştir,haksız yere yapılan beddua yerine ulaşır,ama haksızlık eden kişi o anda Yaradanın hoşlanacağı bir eylem içindeyse beddua ona ulaşmaz ya da zarar vermez...... haksızlığa uğrayan kişinin yapılan haksızlığın tam karşılığını bilemiyeceği için bedduanın yapana geri döneceği bildirilmiştir...Uğradığı haksızlıktan çok daha ağır beddua etmesinin önüne geçmek için de bu uyarının yapıldığı bilinmektedir.... Kaldı ki Peygamber efendimiz kendisine kötülük eden Ebu Lehebe beddua etmekten kaçınmış,Allahın adaletine havale etmiştir..... Bu davranış bizlere de örnek teşkil etmiştir.. Gerçek anlamda da beddua iki tarafı da keskin kılıç gibidir.... Peygamber efendimiz ümmetini bu konuda uyarmış ve ulu orta beddua edilmesinin önüne geçmek için öncelikle kendisi Allahın adaletine sığınmıştır...... Bu bağlamda da ebu Lehebin başına gelecekleri bildiren sure nazil olmuştur...

"Kul herhangi bir şeyi lânetleyince, lânet semaya çıkar, ama önünde sema kapılarını kapanmış bularak geri döner, arza iner. Sağa sola gider, gidecek bir yer bulamazsa lânet edilene uğrar. O buna ehilse mesele yok, değilse, lâneti yapana döner." (Ebu Davud, Kütüb-i Sitte) zaten bende ilk yazımda haklılık paylarını söylemiştim :)