Simya, Orta Çağ’da sık sık gündeme gelmiş batıl bir ilimdir.Konusu,belli tılsımlar ve iksriler ile topraktan,bakırdan ve diğer alelâde madenlerden altın elde etme yöntemlerini araştırmaktır.Eski kimya ilmi de bu olup modern kimya ile herhangi bir alâkası yoktur.Tarih boyunca pek çok kişi bu ilimle uğraşmış,ancak hiçbiri başarılı olamamışlardır.Simyanın ana maddesi iksirdir.İksir,eldeki terkibin veya maddenin altına dönüşmesini sağlayacak olan sıvıdır.Simya ilmi işte bu iksiri elde etmenin yollarını aramıştır.Bu konuda kimya ilminin kurusucu sayılan “Cabir b.Hayyan’ın el-Hasır ve Kitabül-Havaass adlı eserinde birtakım formüller,terkipler ve simgeler yer alır.Yine bu konuda ünlü olan Tuğrayî,simyanın,Allah katında yüce mertebelere erişen kişilerce başarabileceğini itiraf eder..Bu konuda Muhaiddini Arabi,”Simya,Allah’ın kelâmı ve güzel adları vasıtasıyla ilâhi bilgiler elde etme ilmidir,” buyurur ve onu büyük ölçüde harf ilmi olarak görür.Harfler, bazı sırları taşımaktadırlar ve onları keşfeden kişi,iç dünyasında simyayı başarmış, her şeyi altına çevirmiş olur.Harfleri esas alam simyanın kurucusu,Hz.süleyman’ın ünlü veziri Asaf b. Berhıye imiş.Harfler, kainatın esası sayılan dört unsur(toprak,hava s,ateş)üzerinde gurplara ayrılmış olup bunların farklı biçimlerde yan yana gelişleri belli tılsımları oluşturur.İsm-i A’zam da bunlardan kabul edilir.Nitekim eski muskalarda muhtelif harfler,kelimeler,rakamlar ve Esma-i Hüsna’nın bulunması bu yüzdendir…… Eski çağlardan itibaren insanlar altın elde edip yolda zengin olmanın yollarını aramışlar ve bu tür aslı astarı olmayan işlerle uğraşıp durmuşlardır.Ne var ki bütün simya muhterisleri sonunda hüsrana uğramış ve çektikleri eziyetten gayrı ellerine bir şey girmemiştir. Nabî(ö.1712)der ki: İsmi var cismi velî na-peydâ Kîmya ile cihânda Ankâ Dünyada iki şeyin adı var kendi yoktur: Biri simya,diğeri de anka..