Ruh – Öz ve bedenin Sırları-1 (Var’lık Hali ve İlah-i Boyutları)

Bu konu R'ma-at tarafından 9 sene önce açıldı, 635 kere okundu ve 3 Cevap verildi.
R'ma-at
Üyelik Zamanı: 9 sene önce
Konu Sayısı: 11
Yanıt Sayısı: 15
9 sene önce

Öncelikle, Bu derin konuları anlaşılabilir şekilde anlatmaya çalışacağız.. Çok fazla detayı ve nicelikleri olan bu konuları işlerken her ne kadar kavramları basite indirgemek istesek de, Mananın şekli açısından gerekli olan cümleler kurulmaktadır..İnsan dediğimiz bizlerin yapısını ve değişik hallerinin temeline inmek için, öncelikle o Varlığın, var oluş esaslarının temelinden başlamak gereklidir.. İyi kavranılmış bir temel üzerinde yapacağımız açıklamalar yine üstünde açılacak yelpazeleri de aynı orantıda, bir mana çerçevesinde bütünleyecektir… ENERJİ VE ÖZ İLİŞKİSİ – VAR’LIK KAVRAMIBir var’lık oluşumundan bahsetmeden önce, VAR’lık kavramında VAR olanın manasına varmak gerekir.. Alemler, O alemlerde ki farklı enerji titreşim frekanslarından oluşmuş Boyutlar ve O boyutlarda ki yine kendi içinde farklı frekans farklarına sahip olan enerjilerin oluşturduğu Hal’e VAR olan yani VAR’lık denir.. Diğer bir deyişle, Var olan ve onun çeşitlerindeki Özellikler, yine o frekansın gereği bir yoğunluk taşır. Bu yoğunluk ise titreşim yapısına göre VAR olanın yapısal ve çeşitlilik özelliğini kazandırır… Bu anlamda, Üzerinde yaşadığımız kürede (Dünya), Bu boyutun bu seviyesi ve 6. Halindeki enerji boylarının bir tezahürüdür.. Bu boyutun ve bu seviyenin ( 3. Boyut 5. Seviye, 6. Hal) en katı enerjisini oluşturmaktadır..! Diğer bir deyişle, Cansız veya durağan gördüğünüz her VAR olan ( Dağ, toprak vs.) Aslında enerjinin yoğunluğuna göre ve o yoğunluğa göre kendi özelliğinde katılaşmış şeklini içerir.. Bunu Anlamlandırmak çok önemlidir.. Teiz açıdan yaklaşırsanız bu enerji yani VAR olanı Var etmek birincil olan enerji, Bir Yaradan tarafından zuhur ettirilmiştir.. A-Teiz açısından ise bu bir enerji formudur.. Dikkat ederseniz her iki görüşte enerji formu olduğunu doğrulamaktadır.. Bu yüzden Teiz veya A-Teiz yaklaşımı açısından olaya, istek duyulan açıdan yaklaşılabilir..Bir şeyin var edilmesi için, bu enerji formunun oluşması gerekir.. Oluştuktan sonra ise o enerji formlarının yine enerjilerle de desteklenmesi gerekir.. Yani, Ağaç dediğimiz oluşum bir Var edilen olduğu halde, başka bir çok var edilene ihtiyaç duymaktadır..Buradan çıkarılacak sonuç; Hiçbir Var Edilen, bir başka VAR edilenden bağımsız olamayacağıdır… Bu VAR Olan –Edilen, enerjinin yüksek titreşim formlarından biride olsa, katı enerji formu olarak da olsa Mutlak Doğa ve fizik yasaları gereği bir biri ile muhtaç ilişkisi içerisinde olacaktır.. VAR’lığın var olması- edilmesi konusunda kısaca böyle bir temel oluşturduğumuzda aslında ufuklarınızda bir temel attığımızı düşünmekteyim.. Bu enerji formları halinde bulunan Var’lığın, kendi boyut yasalarına göre yoğunlaşmış olan ve bizlerin gözle gördüğü haline Madde denir.. Yani, Enerji kendi Öz Var’lık yasası gereği, farklı yoğunlukta ki Maddeyi, Madde ise aldığı ve yaydığı enerji yapıları ile doğru orantıda titreşimi, o titreşimlerin yaydığı frekansların birbiri ile iletişimi ve bu iletişimin bütünü ise Mekan dediğimiz kavramı içerir. Mekan kavramı bu nedenle Benlik bilincinin sonuçlarından sadece birisidir… ( Daha sonra işleyeceğimiz mekan=izafiyet konusunda açılacaktır. )Aslında hepsi, Fizik yasalarına ve VAR oluşun Mutlak yasaları çerçevesinde enerjinin bu boyuttaki tezahüründen başka bir şey değildir.. ! Esas olan AN’da, Mutlak izafiyet taşımaları bu nedendendir…Bu manada, Dünya dediğimiz kürenin oluşumundan sonra, Her var olan gibi enerjiye ihtiyacı vardır.. Bu enerjilerin gerekleri ve zamanları konusu ayrı bir konudur.. Burada vurgulanması gereken, Dünya küresinin 5 ana enerji merkezi vardır.. Bu Ana enerji merkezleri Kutubiyet yasası gereği Kutuplaşmaları oluşturur.. Bu kutuplaşma, Maddenin frekansı ile iletişime girince, Maddenin hacim ve kütlesi ile orantılı, Çekme ve yine bu kutubiyet yasası gereği İtme oluşturur… Bu çekme ve itmenin bir sistemde oluşması, Dünyanın kendi etrafında hareket enerjisini oda, ön atımlı kinetik enerji formu gereği rotasını oluşturur.. Burada ki, enerjilerin itme, çekme ve kutubiyet hali ise elektromanyetik bir kalkan oluşturur.. Bunları anlatmam kısmi de olsa açmamın sebebi, ilerde değineceğimiz İnsan ve Ruh Nedir? konusu ile bire bir ilişkisi olduğundandır.. Buraya kadar zihninizde, Gördüğünüz ve görmediğiniz bir çok enerji formlarının bir biri ile iletişimi sonucunda nasıl bir Ahenk içinde bulunduğunu oluşturmaktı.. Dünya Küresi 5 Ana enerji ile bu dengeyi sağlamaya, yaşamaya çalışırken, Eksen dediğimiz olay ve denge ortaya çıkmaktadır.. İşte bu noktada bazısı VAR oluşundan itibaren bazıları ise daha sonra, denge kurmak adına oluşturulmuş 120 adet enerji kanallarından oluşmaktadır… Bu enerji formalarının Ahenk dengesi daha binlerce uzatılabilir..Peki bu ahenk sadece bizim Küremizde mi geçerlidir.. Bu Ahenk, Tüm Boyut ve o boyutun seviyelerde ki, gerekli enerji frekanslarının tamamı için geçerlidir.. Mesela burada bir bilgi verelim.. Bu dengenin ve Ahenk’in nasıl oluştuğuna ilmi açıdan yaklaşalım.. Astronomi ile uğraşanlar ölçe bilir, sonuçları şaşsa da yaklaşabilirler.. Milyonlarca ton ağırlığındaki yıldızlar, gezegenler, galaksiler ve galaksi kümeleri uzay içinde müthiş bir sürat ile ve Ahenkle hareket eder. Üzerinde yaşadığımız Dünya Küresi, saatte 1670 km. hızla kendi ekseni etrafında döner.. Güneş’in etrafında ise,108.000 km hızla dönmektedir… Güneş sisteminin galaksi merkezi etrafındaki dönüş sürati ise, saatte 720.000 km.’dir. Samanyolu galaksisinin uzaydaki hızı saatte 950.000 km.dir. Durmaksızın devam eden bu muazzam enerjilerin hallerinden oluşmuş hareket öylesine yoğundur ki, Dünya ve Güneş Sistemi her sene bir önceki sene bulunduğu yerden 502 milyon kilometre uzakta bulunur.İşte biz de son derece astronomik hızlarda hareket eden bu gök cisimlerinden birinde yaşamımızı sürdürüyoruz… Birisi ittiğinde düştüğümüz halde, Bu devasa hızlarda ayakta kalarak …!BEDEN -FİZİKİ YAPIBu konuda da, yine temel bilgiler, ileride gerek duyulduğunda açılmak üzere kısmi olarak verilecektir..Konun manası anlamında yaklaşacak olursak, İnsan dediğimiz bizlerin Fiziki bedeni yine bu enerji yasasında var olan tüm esasları kapsamaktadır.. Şöyle ki;Kutubiyet yasası insan fiziki bedeni içinde geçerlidir, Sağ kol- Sol kol, Sağ bacak-sol bacak, yüzünüzü cetvelle bölün sağda ne var ise solda da onu görürsünüz.. Kutubiyet yasası ( Zıtlıkların dengesi) bir simetrisel sonuçları doğurduğu için, Bu Kainatın Alemine, Yuvarlak Alem denir..Vücüt dediğimiz fiziki bedenimiz, aslında İlah-i ve Fiziki yasalarca oluşturulmuş bir araçtır.. Vücüdün manyetizmasal enerji alanı, fiziki bedende 14 mhz. iken, zihni ve şuur (Ruh-i beden – Enerjisel beden) milyonlarca km.’yi bulur.. !Vücüdün tüm dengeleri bu enerjisel beden ile fiziki beden üzerine kuruludur. Hastalık vs gibi durumlar buna pisikoloji dahil, bu dengede ki iletişimin, şuur-i ve çevresel kopuklukları ile meydana gelir..Beyin,Fiziki açıdan daha önce belirttiğimiz gibi, İnsanda 4 ana lob bulunur. Bunlar; Somut (Sol lob), Soyut(Sağ lob), Manev-i( Arka lob- bu henüz keşif edilmemiştir.) ve Bizlerin Sürüngen beyin dediğimiz Alt lob’dur.. Beyin dediğimiz bu komplike organ, esas manada Var olan bu Enerji dalgalarını algılamak ve o algılardan kompleks sonuçları çıkarmak için vardır.. Yapısı ve hücresel özelliği bu anlamda başka hiç bir organa benzememektedir..Bu Enerjileri algılama, eğer kişinin yoğunluk yapısına varması benlik bilincinin tezahürü oluyorsa, Zihin ve onun yaydığı dalgalar çok yönde enerjiyle temas edeceği için, çok güçlü bir telkin aracı olarak kullanılabilir. Bunun aksi de mümkündür. Buda dışarıda Var olan veyahut bilinçli bir yönde oluşturulmuş frekans boyları da, bir beyni ciddi tekin altına alabilir ve o noktada istem dışı hallere girmesi de sağlana bilir.. ******* tamamında var olan bu enerji ve frekans kanallarını kullanan bir kişi, konuşmadan Bu yetiyle iletişim kurabilir, kurmaktadır da. Biz buna, Telepati demekteyiz. Duru görü başka haller taşır ona ayrıca belki değiniriz.KalpKalp de ise, bilinenin aksine sadece fiziki beden için, kan pompalayan bir organ değildir.. Kalp (Öz-Yürek) dediğimiz bizlerin VAR oluşumuzda ve enerji yapılarımızda, yaşamsal öneme sahiptir.. Yaradan’nın, CÜZ-Zİ’den ki İnsan fiziki bedenine, İlk zuhur ettirdiğidir…Başkaca fiziki özelliklerini biraz açalım. Kalpte 3 ayrı kanal bulunur. Bunlar bildiğimiz atar damar, toplar damar değildir..! Zaten o Yürek bir çözülse imkansızlar imkan kazanır.. Bu 3 kanalın her biri başkaca Enerjisel görevleri yerine getirir.. Hatta beyin ile sinir enerjisi olmadığı veya koptuğu hallerde, Bu 3 kanaldan birisi çalışmayı sürdürerek atmaya ve vücütta ki enerji etkileşimi devam ettirir.İnsan bedeni de Anlattığımız esaslarca ve kutubiyet yasası gereği, hem enerjiyi çeker hem de verir – İter… Dolayısı ile, Kap insandaki en kuvvetli enerji alma ve verme noktasıdır (Çakra dediğimiz- çark).. Öyle ki şimdi sizlere bazı yeni bilgilerde verelim.. Kalp’in enerjisel gücü, beyininize oranla, 100 kat fazladır..!! Normal bir İnsanın Kalbi, enerjisel bir akış kanalının çapı 20.000 mil öteye kadar etki edebilmektedir.. Yakın tarihlerde bilim adamları bu gerçeği görecektir.. Ve İnsanın Var olması için elzem olan, İlahi olan bu enerji, Güneş dediğimiz kaynaktan belirli bir Nizam ve Seviye ile verilir..İnsanın başka etkileşim veya başkasının kendisiyle etkileşiminde ki olumsuzluklar nedeni ile, varlıkta ki bu enerji düşer veya zayıflaya bilir..İşte bu durum oluştuğun da Fiziki beden o öz (Can) enerjisi olmadığı anda, Ölüm dediğimiz olayı yaşanır, Ruh-i enerji Can (öz) enerjisinin iletişimi kesilir ve Ruh, Ayit olduğu Mafhuza döner.. Kalp’in yaydığı bu devasa enerji dalgaları öyle güçlüdür ki, Bir kişiye onu sevdiğinizi sadece beyin telkini yani düşüncenin enerjisel titreşimleri ile değil, Kalbin sevgi ve yaşam enerjisiyle öyle hissettirirsiniz ki karşınızdakinin bunu anlaması da yine aynı öz enerjisinin ondada oluşundan kaynaklanır.. Burada, Bu Öz yani Yaratan’ın Sizde ki Can dediğimiz yaşam enerjisi, diğer kozmik enerjilerle mutlak ilişki taşır.. İstenirse bu, uzaydaki bir uydudan ister tek tek isterse bir bölge ve kıta olarak ölçüle bilir.. Üzüldüğünüzde, Merhamet yani sempati duygusu oluştuğunda, sevdiğinizde, nefret ettiğiniz de (gibi bu daha çok uzatılabilir), bu halleri yani soyut halleri yaşamınızın tek sebebi kalp Enerjisinin hallerini içerir. Kalp’bin bu güçlü enerjisi yine kanalla beyne iletilir ve Alt Lob tarafından alğılanarak, tüm Ruh ve düşünce halinizi değiştirir. Kalbin bu enerjisinin rengi eflatundur.. Sarı ve kırmızının halleri olarak, ölçümlerde gözlenebilir.. Üzüntüyü bu nedenle, Beyninizde değil, Yüreğinizde yani o Öz enerjide hissedersiniz.. Fazla üzüntü veya kızgınlık hali, bu enerjinin azalması nedeni ile kalp spazmına yol açabilir.. Bu nedenle, Yaratan’ın Özünden parça diyebileceğimiz bu enerjinin Jeneratörüne iyi davranmanız gerekir..! Bu Yine Üzüntü, keder, nefret ve sevgi hallerinde dengeli olmaktan geçer.. Burada da dikkat ettiyseniz ahengin yine bir dengede oluştuğunu görüyoruz.. Bir bilgi daha verelim, Kalp ile beyinin uyumu da mutlak önemlidir.. O konulara ileride değinmeye çalışacağız.. Şöyle ki, beyindeki somut ve soyut kavramların dengesi etrafınıza yine dengeli ve pozitif enerji yayar. Var olan İnsan fiziki bedenine enerjisi ile CAN veren kalbiniz ise, iyi ve şuurlu birdüşüncede ki o enerji kendi jeneratörü yaratır, İşte bu uyum içinde dengeli olan insanın vücudunda da hastalık vs gibi durumlar, diğerlerine nazaran çok az yaşanır…. Kalp ve Beyin yani biz ona bu manada Şuur-Üst benlik diyelim, bu dengeli iletişimi yakaladığında, aralarında ekstradan 10 mhz bir iletişim enerjisi çıkar.. Bu da izole yerlerde ölçülebilir.. Bu 10 mhz enerji, sizin her iki kanaldan yani, En güçlü enerji merkezleri olan Beyin ve Kalp’in Diğer Tüm var edilenlerle bir uyum içinde olmanıza neden olur.. Bu Gerek fiziki beden gerekse Ruh bedeninizin Ahengini oluştururki işte bu hali yakalayan insan, Manevi lobunu açmış olur.. Bu ilişki, Üst benlik- Öz- İr-Ade halini doğurur.. Bu aşamalardan sonra, Fazlada sizleri bir zihin yorgunluğuna sürüklememek için, kısaca şöyle diyelim.. İnsan dediğimiz biz var’lıklar; Fiziki olarak ana rahmin de var olduktan sonra, 4 hafta geçince Öz (can) o cenine verilir.. Sonra Doğduğunuz da Üst Ortak şuur ‘dan, üst benlik ruhunuz verilir.. bu her kişiye göre değişir..Bu verilen ruh bir nevi fiziki halde taşır işte buna, Fiziki ruh denir. Uzun olan cümleler zihin açısından bilinçli olarak kurulmuştur.. Anlaşılmayan veya bir zihin bütünsüzlüğüne düştüğünüz yerler olur ise, o cümleyi tekrar ettiğiniz her seferde bütünlüğün zihninizde sağlandığı görülecektir.. Yaradan’nın Sevgi ve Rahmet-i ile,

Prensess
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 22
Yanıt Sayısı: 864
9 sene önce
Emeğine sağlık. .........
bedircan
SÜPER MODERATÖR
Üyelik Zamanı: 10 sene önce
Konu Sayısı: 7
Yanıt Sayısı: 983
9 sene önce
Güzel bir bilgilendirme. Emekleriniz için teşekkürler.
zeinarda
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 822
Yanıt Sayısı: 18529
9 sene önce
Eline emeğine sağlık,yararlı bir bilgilendirme oldu....
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23563 Kayıtlı Üye
  • 16566 Konu
  • 143813 Cevap
  • Son Üye sinemsen
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)