Kürek Mahkûmunun Elleri

Bu konu Serare tarafından 13 sene önce açıldı, 432 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
Serare
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 32
Yanıt Sayısı: 176
13 sene önce

Hüzün ve acı içinde boğulan, hayata ancak gözleri kapalı iken bakabilen biri olup çıkmıştım. Günlerim, birbirini kovalayan Azrail öncüleri idi sadece. Umut umutsuzluğa yol bulmuş, anlamım hiçliğe karışmıştı.Hayatım ızdırap denizinde rotasını yitirmiş, batmaya yüz tutmuş bir gemi. Ellerim, elleri bu gemide prangaya vurulmuş bir kürek mahkûmunun hayata açılışı kadar açık sadece. Üşümemek için üstüme toprak örtüyorum, idamıma giden basamakları bir bir aşarken.Kötü yazılmış, yazılmadan önce sonunun nasıl biteceği tasarlanmamış, belirsiz, kendini rüzgâra bırakmış bir hikâyenin içindeki unutulmuş kahraman gibiydim. Tek başına duran bir harf misali yalnızlaşmıştım. Terk ettiğim hayatım, gölge misali peşimden geliyordu. Sahi, insan neyi terk etse peşinden geliyordu terk ettiği. Testisini bulamamış çeşme kadar boşa akıyordum hayata karşı.Evim, perdelerini hiç açamadığım bir mağara artık. Her gün iş dönüşü kendimi atabildiğim evim, benim için sadece bir bekleme kampıydı. Neyimi bekliyordum? Bildiğim, sadece beklediğim. Uyku tek ilacım, tek kurtuluş kapım. Öyle uyumak istiyorum ki hiç uyanmayayım. Uyanıp da bu aklım ve kalbim ile baş başa kalmayayım. Sadece uyumak, düşünmeden, yaşamadan, kanamadan. Sadece uyumak.Yine böyle bir günün sonunda kendimi yatağa atmış, uykunun huzurlu anlarını bekliyordum. Belki bir rüya görebilirim diye hayal ediyordum. Odamın içinde her zamanki karanlıklar dans ediyor, karaltılar yüzüyordu. Işığı açmaktan korktuğum için uykuya öleyazıyordum. Odamın karanlığı genişledikçe derinleşiyor, hayalimde canlandırdığım rüyaların gösteri sahnesi haline geliyordu. Karanlık koyulaştıkça sahnem hiçleşiyor, algım yavaş yavaş hareketsizleşiyordu. Sanki bir anda karanlıklar içinde gezinen şekiller, beden elbisesi giyecek ve konuşmaya başlayacaktı. Hâlbuki gecenin içinde sadece uyumaya çalışan biriydim. Yalnızlığımdan ürettiğim düşünce ve hezeyanlardan başka bir şey değil de ne idi bütün bunlar!Uyku ağır ağır gözlerime inerken kendimi unutmanın kollarına doğru yol almıştım bile. Ne olur uyanmayayım Rabbim, bir daha uyanıp da kendimle ve düşüncelerimle baş başa kalmayayım, ne olur… Böyle anlarımda birden bir ses ile uyandığım olurdu. Evin içinde gezinen sessizliğin ya da kuruntularımın tıkırtıları uyandırırdı beni. Tek yapabildiğim kulaklarımı tıkamak olurdu. Kulaklarımı tıkamak.Böyle anlarda bir an kendime gelir ve alışkanlığın verdiği körlükle tavana, oradan da pencereye bakardım. Sonra eğer uyursam ve öğlene doğru uyanırsam yine yeni bir eski günle karşı karşıya kalacağım düşüncesi daha uyumadan beynimi yemeye başlardı. Uykularımın kâbuslarından hayat kâbusuna uyanmak değil de ne idi bu halim. Olayları yönlendirme gücümün gittiğinin farkındaydım. İşleri akışına bırakma özgürlüğü bana kendisini benimsetmişti. Fakat ben sürekli kanıyorum, acılarım taze. Ve hayat ellerimden düşüyor.Düşünüyorum da, insan isterse dindirebilir mi sürekli kanayan yaralarını, bitirebilir mi kalbinin sancısını?Dön…Sulhi Ceylan

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23579 Kayıtlı Üye
  • 16568 Konu
  • 143813 Cevap
  • Son Üye Charleshug
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)