Apansız Bi`Salı

Bu konu Sir Alexi tarafından 11 sene önce açıldı, 323 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
Sir Alexi
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 26
Yanıt Sayısı: 7
11 sene önce

A klasörümün içindeki şubat klasörümün içindeki 1 nolu dosyaya yazıyorum, şubatın şerefine yazıyorum, yazmalıyım bence, hem ben neden bırakıyorum kağıdı kalemi, zil mi çaldı ne?
Aksine ezan okunuyor, saat 18`i 53 geçiyor, yine bu masanın başında yeni bi ayın başında, yepisyeni kasırgalar, etiketi üstünde yeni başlangıçlar, karnımda o bilindik ağrılar, burnuma gelen kesif kokular, yine ben aynı ben, aynı masada yarı soğumuş bardaklar, bin tane yazmayan kalem, bi elim taranmamış saçımda, yazıyorum…

Yazmak benim eski dostum, epeydir yüzüne bakmadığım, ama ben hep böle olmaz mıyım zaten, hep unutkan, hep ihmalkar, hep vefasız…

Ofiste tek tabanca sen de demlenmek, ben diyim kalkmaya üşenmek başkası desin dünkü fırtınanın tesir`i pürfelaket, ne dersen de önümde bitmeyecek bi yol uzuyor…

Öle böle tekim de hani…

Anamgil, bu kar kıyamete daha fazla dayanamayan bi kuru yaprak misali kopuverdi ağacın dalından, öle bi yabancı bi garip bi yaban kopuverdi, gitti…Öyle tarifsiz bi duygusuzluk içine bürünmüşüm ki inanır mısın bu bile bişey hissettiremedi bana, taş parçası kesilmiş kalbim…

Onca uğraş çabayla olmayan şey, bunlarla oluyormuş demek, garip…Benim sınanmam böyle mi olacak?
Ya ben sınava girmeden full teneffüs aylaklık etmek istiyosam?
Haa ama olmuodu dimi öle, evet evet olmuyodu…

Şubatın bu benim için hiçbir anlam ihtiva etmeyen karanlık, zulmedercesine soğuk, puslu gününde apansız bi salı, hızla gece oluyor, bi an zamanı durduruyorum böle, bu kadar yazmak zaten bunun içinde, sonra hep eve gitmek, anlamsız bi hengame, pürtelaş herbişeyim, hazırlanmalar bilinmeyen şeylere, hep bi felaket korkusu içimde, bi an salıvermeler boşvermeler, toparlanmalar hemen sopa yemişcesine, böle bi dağınık sürünceme, garip bi boşluk, olmayan bitmeyen ve asla huzur vermeyen, o korkutucu, asla sevmeyen asla yüz vermeyen o bilindik loşluk…

Ne güzel, ne güzel…

Otuzuma bir kala, tıpkı bu şubat gibi bende hızla sonuma doğru gidiyorum, yaşlanıyorum, eskiyorum, bitmeye yüz tutuyorum, kılıfım olan bu yüz parça parça düşmekte ellerime, eskimekte ve yitmekte, daha dört yaşımda olur olmadık heryerde kinder süpriz yumurtalarına sıçtığım günleri hatırlıyorum, annemin bana bi türlü tuvalet alışkanlığı kazandıramaması, yarımın at yarımın erkek olmasını isteyişim habire, hep sölenmesi, bak resim torbama turgut özalı çizdim deyişim, illaki de kanguru olmak isteyişim, babamın hep bu çocuk başka gezegenden gelmiş deyişi, hiç büyümeyeceğimi sanmam…Ama emin ellerde değilmişim hiçbi zaman…

Şimdi bu duygusal sözler her ne kadar dökülse de ağzımdan, kalbim taş parçası hala, evet görünen bu aynadan, sen hayattan vurgun mu yedin, gülerim komik…Olduğu olacağı bu işte, neticen de bi etsin bi de kemik…

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23597 Kayıtlı Üye
  • 16573 Konu
  • 143825 Cevap
  • Son Üye margretwhipple
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)