Böyle Düşerim Ben

Bu konu Sir Alexi tarafından 11 sene önce açıldı, 443 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
Sir Alexi
Üyelik Zamanı: 11 sene önce
Konu Sayısı: 26
Yanıt Sayısı: 7
11 sene önce

Elektirik vanası da, gaz vanası da kapalı… Hepsi bir tutam boyumla uzanıp açmaya çalışırken hatırladım. Karanlıktan korkuyordum ben… Sandalyeden tepesi taklak düşmekte ağzıma gelen küfürleri pişirmeden havaya savurduğum için olsa gerek. Olsun…

Kendisine bakmaktan gına gelen balıkçığımın yanına koştum. Suyun en dibine vurmuş öylece yatıyor. Kalk lan dedim. Baktım hareket yok. Pislikten görünmeyen akvaryumuna bir tokat attım, dalgalandı bütün mikroorganizmalar. Balıkçağızımda yine ses yok.. İşte o saniye telaş aldı beni. Sonradan hatırladım bu minnağı seviyordum ben. Kucakladığım gibi aldım mutfağa götürdüm. Başka zaman elime alırken bin kere yerimden sıçramama rağmen tek hamlede çıkardım suyundan. Tertemiz yatak yaptım ona ekmek kırıntıları besledim ağzına. İşte o anda gördüm sertlikten bezmişti o da… Ağlamaklı oldum, parmağımla gövdesinine dokundum.. Lütfen ölme dedim… Ölmemiş ama yaşamıyor da. Gittim, kendisini ariyeten içine bıraktığım yeşil patates soyma kabını aldım, bizzat yancağımıza koydum. Yok, eve girince yaptığım gürültülere, tekmelediğim sandalyelere, sağa sola sıpıttığım bozuk paralara küsmüş, yaşamıyor. Olsun !…

Kafamın ateşi sönsün, gürültüler dinsin diye dostum apranaxtan bir tablet alıyorum, bir sigara daha yakıyor, küflü kahvemden bir fırt çekiyorum.

Ve durdum şimdi tavanları duvarları izliyorum. Tam önünde duran kırıntıyı ağzına alamayacak kadar kendini ölüm ve açlığa bırakan balığıma bakıyorum. Bir elimin tersiyle ateşimi yokluyorum. Başım yanıyor. Olsun…

Dün gece bu saatlerde bizatihi kendisi için itinayla süzdürdüğüm az birşey yumulmuş odundan bozma belimi inceleyip, bir probisin içinde kaç milimikron aminoasit olduğunu hesaplıyordum. Sonra bizzat etekliğimi altıma alıp, dizlerimi örtüp yanına hanım hanımcık çömüyordum. Ona yandan baksam içlerinde her zaman yemyeşil fenerler yanan daima kısık bakan gözlerini görüyordum. Tam karşıdan baksam bu sefer içlerinde milyon kere milyon yakamozlar parlıyordu. Yanında aşktan erimemek, kaybolmamak, ağlamamak, dağılmamak, ölmemek adına çabalıyordum. Sonra bana dönüyordu aralarda… Ne anlatmak istediğini biliyor ama yine de saçma sapan sorular soruyordum. Dudakları kımıldasın istiyordum. Belki yan yana yatardık, belki başka şeyler olurdu. Belki o hengame yeniden başlardı. Sonra değişik şeyler olurdu. O bana ters ters bakarken ben nefes nefese ka lıp, milimetrik parçalarım onunla iç içe geçmiş olurdu. Onunla olurdum. Olsun…

Gitti. Yarı zorla arkasına bakıp, arkasında yarım bir “dikkat et” bırakıp gitti. Kendime döndüm. Sırtımda milyon kere milyon yükle ağır aksak evime yürüdüm. Yol boyunca karanlık bir izbeydi gördüğüm. Ağzıma gelen küfürleri henüz dışarı kaçmadan itinayla bir bir öldürdüm. Sonra söyledikleri geldi aklıma. Sonra söylemediklerim geldi aklıma. Kelimelerimin hepsi can verdi dilimin ucunda.. Söyleyemedim.



Bu yeniden harlanmak için sönmek üzere duran son sigara nefesi gibi. Kendimi çaresizlikten ölüme bırakmak gibi. En lazım olan zamanda aranıp çanta diplerinde bir türlü bulunamayan kibritin son dalı gibi. Yakmak üzere olduğum için kendimi… Düştüm ben. Boğuluyorum. Duvarda rüzgardan sallanan üzerinde çeşit çeşit duaların yazılı durduğu bez parçasına bakıyorum. Yanımda daha az önce canlanmaya başlayıp, kafasını sudan dışarı çıkartan balıkçağızımdan cesaret bulmaya çalışıyorum.

Üzerime bir bir hatıran yağıyor.
Yokluğundan yanıyorum…

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23583 Kayıtlı Üye
  • 16571 Konu
  • 143818 Cevap
  • Son Üye Teyni
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)