Gülün Dilinden

Bu konu superisi tarafından 12 sene önce açıldı, 569 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
superisi
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 214
Yanıt Sayısı: 1018
12 sene önce

Bir gül gördüm kendimi kaybettiğim sokağın kenarında. Uzunca bir dalı, pembe rengi ve solmaya yüz tutmuş yüzü ile haykırıyordu yüreğime. Değerini yitirmiş birçok şey gibi oda değerini yitirmiş bir sevgili tarafında atıldığının farkında gibiydi. Kırmıştı onu sevgilinin bu hareketi. Madem değersiz olacaktı neden koparılmıştı yaşadığı topraktan. Aklında birçok soru işaretleri vardı ve bu solmaya yüz tutmuş yüzünden hüzünlü acı bir aşk romanının metinleri gibi okunuyordu. Okudukça içim burkuldu ta derinlerden. Öyle kısa ve hüzünlü bir geçmişe sahipdi ki kıyamadım onu öylece kimsesiz bırakmaya. Elime aldığımda dokundu Duygularıma. İlk defa bir çiçek derin bir nefes aldırdı bana. Derin bir iç çektim onun haline ve o anda yaşadığım duygulara. Hani hem ağlamak hem de gülmek arasında kaldığınız o an vardır ya. Hani ne yapacağınızı ne söyleyeceğinizi ya da ne hissedeceğinizi bilemediğiniz o an. Sanki ben kopmuştum dalımdan. Sanki solmakta olan gül değildi bendim. Ona o kadar çok ısınmıştım ki biraz umut vermek için ona ‘’insanlarda koparılıp atılır değerleri bittiğinde anlamını yitirildiğinde bir şeylerin’’ demekten alamadım. Görünüşler farklı olsa bile yaşananların aynı olabileceğini kanıtlamak ister gibi bir halim vardı. Bir gün olurdu her kez koparılırdı sevdiğinden. Her kez tadardı ayrılığı. Her kez yaşardı hüzünü. Ama kimse yaşamazdı onun gibi, bir sevgiliye verilmek için koparılmayı. O duyguyu tadamazdı kimse. Anladım ki o an bu gülde sır kalacak dı. Hem sevgiliye verilmek için koparılmanın acısını, hem de anlamı bittiği zaman bir şeylerin nasıl değersiz olunduğu. Defalarca çay içtiğim bardağa biraz su koyarak yarasını sarmaya çalıştım. Birkaç saat sonra biraz kaldırdı o minicik boynunu. Birkaç kelime söylemek ister gibiydi. İlham oldu içime birkaç kelime, bakarken hüzünlü yüzüme. ‘’ya yüreğim? Onun şifası nedir ?’’ der gibiydi. O an hayat silindi gözümde bir an. Her şey yok olmuş gibiydi. Bir çiçeğe bile cevap verememenin duygusunu hiç tatmamıştım o ana dek. Bir çiçeği damarlarımda hiç hissetmemiştim. Paramparça oluverdi kalbim. Nefret ettim sevgiliden. Neden kopardı ki seni sevdiğinden? O seven olsaydı anlamazımıydı halinden? Nasıl koparırdı, çalardı sevdiğinden. Bunun acısını hiç yaşamamışsıydı? Koparırken hiç mi düşünmedi sevgili için sevgiliyi ayırmanın sonunda ayrılık olduğunu?Onun tüm hayatı oluvermişti, küçük çay bardağına koyduğum bir iki damlacık su birikintisi. Ve o ölmeden önce vasiyet eder gibiydi. ‘’Eğer bir gün olurda sende koparırsan kendini sevgili için, söyle ona susuz bırakmasın seni’’.Bir an düşündüm. Onun için su sevgi demekti. Nasıl susuz bir çiçek yaşayamazsa bir insanda yaşayamazdı sevgisiz. Anlamıştım artık yüreğinin dermanını. Dokunmuştum kırılan kalbini kıran taşın sertliğine. Un ufak oldu gözümde her şey. Onun dermanı yoktu. Ne sevdiğine dönebilirdi artık nede hayatına…..İnsan oynamamalı duygularla. Sevmesini bilmiyorsa sevmemeli. Kolay iş değildi bu. Sevgiliyi koparıp hayattan, yüreğine ekmek. Onu sevgi ile aşk ile beslemek. Damarlarında ki her damlada, kanda onu hissetmek. Onun Mutluluktan çiçek açmasını sağlamak. Aşkın ile kokular saçmasını sağlamak zor işti. Bir an boynunu bükse, onu kaybetme korkusu ile yaşamak zor işti. Ama Aşk bunların hepsini üstlenmek değimli? Karanlık da güneş, ümitsizlik de ümit, hüzünde mutluluk, ağlayınca da güldürebilmek değimlidir aşk!Şimdi günlerim onun soluşunu izleyip de elim kolum bağlı bir şekilde onun yok oluşunu izlemekle geçiyor. Biraz daha boynunu bükse gözyaşlarım akıyor içimdeki denizlere. Ve o denizdeki anı gemilerine yenileri ekleniyor zaman zaman. İnsan koparmamalı yüreğine dikemeyeceği hiçbir çiçeği. O ayrılık günahına karışanlardan olmamalı hiçbir zaman. Koparılanın sadece bir çiçek olmadığını bilmeli. Nasıl bir daldan düşüyorsa yaprak, nasıl bir fidandan koparılıyorsa çiçek, nasıl düşüyorsa göğün göğsünden damlalar, düşenin sadece bir damladan ibaret olmadığını, her damlanın sevgiliden ayrılmak demek olduğunu fark etmeli. Her gözyaşının aslında ayrılıktan ibaret olduğunu öğrenmedi mi daha? Giden her ne ise, onun için değil mi bu gözyaşlarımız. Yeri gelir mutluluk giden olmuştur, yeri gelmiştir huzurdur giden ve yeri gelmiştir bir sevgilidir ister istemez seni terk eden. Gözünden düşenler her zaman ayrılık ateşini söndürmek içindir daima. Göğsünden yüreğinden kopan her bir damla dır, göz bebeklerini sulandıran. Eğer sensen bunları yaşayan, eğer vicdanınsa konuşan, eğer sensen ayrılıkla zamansız tanışan, yeter artık koparma bir çiçeği dalından. Ayırma göz yaşlarını o nazlı bebekten…..Hasret çeken her varlığın hakkıdır kavuşmak sevdiğine. Yere düşen her tohumunun hakkıdır toprağa dikilip fidanlaşmak. Gökyüzünden düşen her damlanın hakkıdır toprağa karışmak. Ve bir fidanın canı olmak. İçinde yanan her ateşin hakkıdır içini kavurmak. Senin hakkındır o küllerden yeniden doğmak. Yaşanılan her olaydan hakkındır anılar toplamak. Ama hakkın değildir sevgiliyi sevdiğinden alıkoymak,ayırmak… –alıntı–

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23594 Kayıtlı Üye
  • 16573 Konu
  • 143825 Cevap
  • Son Üye mirhan
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)