Sabır budur

Bu konu cemile tarafından 11 sene önce açıldı, 429 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
cemile
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 166
Yanıt Sayısı: 541
11 sene önce

Kâinatta cereyan eden büyük küçük hiçbir olay başıboş ve hikmetsiz değildir. Hatta karanlık gecede kuru bir yaprağın dalından düşmesi dahi izne tabi ve hikmete mebnidir. Öyle ise bu iznin sahibini düşünür, hikmetini hesap eder, lehimize ise şükreder, aleyhimize ise sabrı esas alırız. Şurası tartışılmayan bir gerçektir ki, insanlar birçok şeyden pişmanlık duyabilir; ama sabır’dan asla! Kim maruz kaldığı sıkıcı ve boğucu olayın daha başında iken sabreder, tevekkül ve teslimiyet içinde bulunursa o kimse eninde sonunda mutluluk duyacak, sabrından dolayı sevinç hislerine girecektir. Yeter ki ezici ve boğucu olayın daha başında iken bu sabrı göstersin, ilk anlarında iken tevekkül ve teslimiyet içinde olmayı başarsın. Şefkatli bir annenin yavrusu ölmüştü. Mezarı başında feryat ediyor, münasip düşmeyen çığlıklar atıyordu. Oradan geçmekte olan Efendimiz (sas) Hazretleri: – Sabret ey Allah’ın kulu sabır! dedi. Kadıncağız sesin kimden geldiğine bakmadan karşılık verdi: – Sana ne benim sabrımdan! Sonra sabır tavsiye edenin Allah’ın Resulü olduğunu öğrenince koşup özür diledi, sabredeceğini söyledi. Ancak Efendimiz’in ikazı da hemen geldi: – Sabır, musibetin ilk çarptığı sıralarda gösterilendir! Evet, sabır musibetin çarptığı ilk anlarda bilhassa gereklidir ve koruyucudur. Sevabı da o nispette erişilmezlik arz etmektedir. Olayların ilk sarsıntısı geçip de hayat normale avdet ettikten sonraki günlerin sabrı şüphesiz ki ilk günlerde lazım olan koruyucu sabırdan değildir. Onun içindir ki imanı kuvvetli, teslim ve tevekkülü inkişaf etmiş insanlar, maruz kaldıkları musibetin ilk devrelerinde hemen o soğukkanlılığını koruyarak sabrı esas alır, yıkılmamaya gayret gösterirler… İnanırlar ki, musibette kaybolan canı varsa şehit olur, telef olan malı varsa sadaka hükmüne geçer. Büsbütün eli boş, tamamıyla öleni mahvolmuş, telef olan malı da boşa gitmiş değildir! Elbette böyle bir musibet gelmemeli, elbette böyle bir ziyan olmamalı. Ama gelmiş; ama olmuşsa… Artık yapılacak şey imanlı insana mahsus bir metanet sergilemek, imanın verdiği sabrı, tevekkülü fiilen yaşayıp musibeti bir bakıma rahmete çevirmek, manevî yüzünün güldüğünü düşünmek. Sabretmezsen, tevekkül ve teslimiyet haline yönelmezsen ne yapacaksın? Yapacağın başka şey de yoktur. Şurası unutulmamalı ki, dünyadaki hiçbir musibet ebedî değildir. Hepsi de geçicidir. Öyle ise tevekkül ve teslimiyet içinde düşünmeli, balığın karnında Yunus’u, kuyunun dibinde Yusuf’u kurtaran Allah, nihayet bizi de bu ıstıraptan kurtaracaktır. Yeter ki o tükenmez hazine olan sabrı basit sanmayalım. Rabb’a ilticadan geri kalmayalım. Efendimiz (sas)’in ikazını hep hatırda tutalım. – Sabreden (eninde sonunda) kurtuluşa erişecektir! Eyyüp Peygamber’i kurtaran Allah, İbrahim Halilullah’ı ateşin içinde himayesinde tutan Allah, nihayet sabredeni de himayesine alacak, onu da elbette kurtaracak. Ne var ki bizler acul ve tevekkülsüz olmayalım. İnanmışlara has o tükenmez sabrı esas alalım ve ‘bu da geçer yahu!’ diyerek imanımızdan ahiretten önce dünyada da istifade etmesini bilelim. Şunu da unutmayalım ki, ahirette insanı kurtaracak olan iman, dünyada da etkisi görülen imandır.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23597 Kayıtlı Üye
  • 16573 Konu
  • 143825 Cevap
  • Son Üye margretwhipple
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)