Kafamızdaki Kilitler

Bu konu Sİhab tarafından 13 sene önce açıldı, 479 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
Sİhab
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 310
Yanıt Sayısı: 734
13 sene önce

Bir çoğunuz ünlü sihirbaz Harry Houdini’nin adını duymuştur. Yanına hiçbir gereç almadan, yalnızca giysileriyle girdiği herhangi bir hapishaneden bir saatten önce kurtulacağını iddia eder ve bununla övünürdü. Bu ününü duyan İngiliz Adalar’ındaki küçük bir kasabada açılan hapishane yetkililer, Houdini’yi davet etti. Houdini kasabanın yeni hapishanesine geldi. Yetkililer tarafından hapishanedeki bir hücreye yerleştirildi. Ve şov başladı. Heyecan doruktaydı. Kapılar kapandığında hiç kimse onun o hücreden çıkabileceğine inanmıyordu. Houdini’nin kemerinde yirmibeş santimlik bir çelik parçası vardı ve bütün kilitleri onunla açardı. Otuzuncu dakikanın sonunda, yüzündeki kendine güven ifadesi yok olmuştu. Bir saat dolduğunda artık ter dökmeye başlamıştı. İkinci saatin sonunda kapının üzerine yığıldı ve kapı o anda kendiliğinden açıldı. Kapıyı kilitlememişlerdi. Kapı yalnızca Houdini’nin kafasında kilitliydi. Biraz itse açılacaktı kapı, ama kapının kilitli olduğunu düşündüğü için bunu denemedi bile. İletişim kapıları da aynen böyledir. Hep elimizdeki anahtarlarla açmaya çalışırız. Ve elimizdeki anahtarlar uymayınca da kilitli olduklarını düşünüp, açmayı denemekten vazgeçeriz. Fakat bazen yapmamız gereken tek şey, kapıya hafifce dokunu vermektir.İnsanlar kendilerine benzeyen insanları sever. O nedenle de iletişime kendi anahtarlarımız ile başlarız. Anahtarımıza uyan kilitleri; iyi, doğru uymayanları; kötü, yanlış olarak görürüz.. İşte bu noktada yanılgılar başlar. Karşımızdaki kişi ile eşleşdiği miz zaman bu yanılgılar ortadan kalkıcaktır. Eşleşmek, karşımızdaki insanı olduğu gibi kabul etmektir. İnsan olduğu için kişiyi iletişime değer görmektir. Ne yaparsa yapsın iletişime değer görmek ve sadece davranışları üzerinde eleştiri yapmaktır. Kötü insan yoktur. Kötü davranış vardır. Ve dolayısıyla her insan yaratılış boyutunda iyidir. Hiç kimse kötülük yapmak için yaratılmamıştır. Burada yapılması gereken insanı kabul ama davranışını kabul etme. “Bu davranışlarını değiştir” dediğinizde insan kendini değiştirmeye eğilimlidir. Ama “sen kötüsün” dediğiniz zaman hemen savunmaya geçer ve durumu kurtarmaya çalışır. NEW NLP’ye göre; insanlar seçimlerini yaparken algıladıklarının arasından en iyi olanı seçerler. Eşleşmek her insanı sevmek değildir. Davranış boyutunda eleştirmektir. “Doğru anahtarlarla her şeyi, yanlış anahtarla hiçbir şeyi söyleyemezsiniz. İşin tek inceliği anahtarı oluşturmaktır.” George Bernard Shaw Kimi zaman, bize benzeyen insanlar hoşlanırız Kimi zaman da bizden farklı olanlardan hoşlanırız. İletişim halinde olduğumuz kişilerle benzer davranışı sergilemek gerekir fakat birebir aynısını değil. İnsanların doğrularından başlamalıyız ve onların doğrularını görmeliyiz. Yurtdışından gelenler bayramlarımızı bilirler, eşleşmeyi MERHABA diyerek gerçekleştirirler bu hoşumuza gider. Veya yine yurtdışından yoga ile ilgili birileri gelir. Yoga da bir felsefe var sizdeki sufilik gibi der ve bizde mutlu oluruz. Sonra da bizim kültürümüzü bizden iyi biliyorlar diyoruz. Öyle değil mi? Kendi zihnimizle değil o kişinin zihni ile konuşmak önemlidir. Hayattaki her süreç böyledir. İnsanları önce dinlemek, sonra görmek, sonra bu davranışın sana yakışmadı demek her zaman için daha hızlı sonuç vermektedir. Her bakış bir gözlem, her gözlem bir düşünce, her düşünce bir bağlantı ve ilişki doğurur.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23587 Kayıtlı Üye
  • 16573 Konu
  • 143819 Cevap
  • Son Üye Atalantes
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)