İşlerimizin neden ters gittiğini eminimki hepimiz düşünmüşüzdür….. Bazen insan hayatının bir döneminde işlerinin hep “rast” makamında gittiğini görür ve büyük bir mutluluk hali yaşar. Ama her şey yolunda giderken birden bazı şeyler ters gitmeye başlar. Bazı musibetler ve sıkıntılar gelir bizi bulur….. Aile içinde ve dost çevremizde hiç istemediğimiz iletişim kopuklukları, ya da sonu hiç de hoş olmayan tartışmalar yaşarız. Aslında o tartışma sırasında sarf ettiğimiz sözler bizim kastımız değildir; ama ağzımızdan bir çırpıda çıkıvermiştir işte. Her fiziksel hastalıkta bir neden aradığımız gibi, manevi rahatsızlıklarımızda da bazı sebepler bulabilmemiz mümkündür. Bunlar, hırs, haset, mevki-makam düşkünlüğü, kanaatsizlik, şöhret duygusu olarak sayılmıştır.Yani dünyevi arzular ve tutkular…. Halbuki, büyük alimlerimizin ifadeleriyle Müslümanlar bu kötü huylardan nefislerini uzak tuttukça rahat ederler. Ehli Sünnet alimleri Müslüman’ın hal ve tavrını şu şekilde özetlemişlerdir: “Müslüman ona denir ki ticareti, alışverişi onu Allah’ın zikrinden alıkoymaz, Allah’ın zikrini unutmaz, namazı vaktinde ve tâdil-i erkânla kılar, zekâtını verir, büyük küçük haramlardan kaçar ve âhirette hesap vermekten korkar.” Demek asıl önemli şey, yani “yiğitlik” Allah-u Teâlâ’ya hakkıyla kul olmaktır…..Dilleri zikrullaha alıştığı için artık gıybet ve dedikodu yapmaktan şiddetle sakınır, ağzından çirkin ve kaba söz çıkmaz,Allah-u Azimüşşan’ın haram kıldığı fiillerden şiddetle sakınırlar. Yiğitlik kaba kuvvet sahibi olmakta değildir. Asıl yiğitlik nefsi mağlup etmektedir. Maneviyatımız düzeldikçe, zikrimiz, tefekkürümüz, şükrümüz, kanaatimiz ve yardımlaşma duygumuz arttıkça Cenab-ı Hakk’ın rahmet hazinesi önümüzde hiç ummadığımız şekillerde artacaktır. “Halini, ahvalini, gidişatını başkasından dinle! Çünkü senin hataların senin nefsine ve dostun gözüne iyi görünür. Methedenlere aldanma. Senin isabetsiz hareketlerini sana söyleyenler hakikî dostlarındır.