Cin görmekYazılarımı takip eden arkadaşlar nasıl bir düşünce sahibi olduğumu bilir. Geçenlerde blogun tanınmış isimlerinden Ahmet Secer’in http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlog/?search=cinlerle ilgili bir yazısı çıktı. Ben de ona bir soru sordum. Şimdiye kadar cin gören olmuş mudur? İnsanlar hayatta kalmak için didiniyorlar. Cin nasıl yaşar? Cin nasıl bir şeydir gibi bir soruydu. Bana mesajlarda yayınladığım cevabı gönderdi. “Cin başka boyutta yaşıyor. Suyun yüzünde görülebilir. Ancak cin görürseniz çok korkarsınız” dedi. Cinin ateşten olduğunu, şeytanın da bir cin olduğunu, cinlerin içinde de iman etmiş olanların olduğunu duymuş, okumuştum. Ayrıca cinin varlığı Kuran’da da geçer.Su yüzünde cin görmek herhalde korkunç bir şey olsa gerek. Diyelim ki banyonuzda su dolu bir kova var ve kovaya doğru eğiliyorsunuz ve oradan size bir cin bakıyor. İnsanın aklını başından almaz mı? Sonra neler olur? Artık evde su dolu bir kap bulundurmaz olursunuz. Çünkü her durgun suy yüzeyinde cin görme ihtimali vardır. Göl kenarlarına gitmezsiniz. Denize bakamazsınız. Yağmurlu günlerde sokakta yürüyemezsiniz. Eskiden bahçelerde su kuyuları vardı. Daha çok oralar için söylenmiş olabilir.Ben işin aslını söyleyeyim. Böyle bir şey yoktur. Şimdiye kadar aklı başında olan hiçkimse cin görmemiştir. Cin görmek http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlog/?search=ruhsal sağlığın bozuk olması demektir. Ama ******lar var değil mi? Cinlerle ilişkiye girdiğini iddia eden kişiler. Onlar aklılları başlarındaysa eğer sahtekardırlar. İnsanların iyi niyetinden yararlanarak onları kandıran kişilerdir.Kuran cinlerden varmış gibi söz ediyor. Su ve hava farklı yoğunlukta iki saydam ortamdır. Farklı yoğunlukta iki ortam arasında yüzey gerilimi oluşur. Işık birinden diğerine geçerken engelle karşılaştığı için kırılır. Su yüzünde başka bir boyut görmek için bir neden yoktur. Korkanların içi rahat olsun, cin diye bir şey yoktur.Ama şizofreni diye bir hastalık vardır. İnsan beyninde bir hasar olursa veya normal yaşantısında duygusal olarak çok zorlanırsa http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlog/?search=hayaller görmeye başlar. 2001 yılında ‘Akıl Oyunları’ diye bir film birkaç Oskar almıştı. Beynini çok fazla zorlayan bir bilim adamı John Nash’in gerçek hayat hikâyesi. Gerçekte olmayan insanlar görmeye başlamıştı. Bizde dini olaylar biçiminde baskı olduğu için insanlar daha çok dinle ilgili hayallar görürler. Gerçek hayatta sürekli olarak konuşulan şeyler insanın bilinci kapalıyken örnek olarak uyuyorken kendisine görünebilir. Görüntüler bir ak sakallı dede de olabilir –bundan herkes sık sık söz eder, – bir http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlog/?search=kabusa da dönüşebilir ve insanı uykusundan sıçratabilir. Ancak bu tamamen insanın bilinç altının kendisine oynadığı bir oyundur. Bunun böyle olduğunu anladığınız anda durumun farkında olur ve kendinize sadece http://blog.milliyet.com.tr/AramaBlog/?search=rüya gördüğünüzü söylerseniz kendinizi yatıştırabilirsiniz.Uyanık iken samimi olarak cin gördüğünü söyleyen biri varsa bir ruh doktoruna görünmesini öneririm. Şizofreni tedavi edilemez ama kontrol edilebilir ve kontrol altında tutulabilir.Evinize hırsız girdiğini düşünün. Belki bazıları bu olayı yaşamış bile olabilir. İnsan kalpten ölebilir, bayılabilir. Çünkü arkasında ölüm korkusu vardır. İnsan karanlıktan ve ateşten de, hayatını tehlikeye düşürecek herşeyden korkar. Korkmak en doğal bir insan davranışıdır. Bunu bilen birtakım adamlar insanların bu zayıflığından yararlanarak ölümle, cinle, cehennem ateşi ile korkutarak. onları kontrol altına almayı ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı amaçlıyorlar. Bunu da çok iyi beceriyorlar. Bazı insanlar da bu zayıflığa rağmen kendi kendini kontrol edebiliyor ve oyuna gelmiyor. İşte bütün mücadelenin özeti bu kadar basittir.MILLIYET BLOG…