Nefisle cihat….

Bu konu PARADOKS tarafından 12 sene önce açıldı, 446 kere okundu ve 1 Cevap verildi.
PARADOKS
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 142
Yanıt Sayısı: 973
12 sene önce

En zor savaş,geçici ve boş arzularla savaştır.Benliğini bu arzulardan kurtaran,dünyaya ait tüm musibetlerden,bütün sıkıntılardan kurtulur.” İbrahim Ethem Yüce dinimiz İslam,insanın kendisi,çevresi ve yüce Rabbimiz ile ilişkilerini sağlıklı bir şekilde kurabilecek bir bilinç,iç barış ve özgüvene kavuşmasını gaye edinmiştir.. Toplumda ahenk,huzur,bütünlük ve dayanışmayı gaye edinen İslam,insanlar arasında ırk,dil,renk,cinsiyet ve kültür olmak üzere farklılıklarını kabul etmiş ,lakin itibar konusunda sorun yaşanmasına mahal vermemiştir…Bu farklılıkların toplumsal ayrılıklara ve ayrımcılığa dönüşmesine hiç bir zaman onay vermemiştir…….. Haddi aşarak,Mevlamızın biz insanlar için koyduğu sınırları,ilkeleri,kuralları,emir ve yasakları ihlal etmemiz halinde nefisle olan irtibatımız başlamış demektir… Dinimiz her türlü aşırılığı ortadan kaldırmış,istikameti ve orta yolu göstermiştir.Müstakim çizgide ilerleme fırsatını yakalamış olan şuurlu mü’min olabilmek demek, Rabbimiz’in rıza dairesinde siper almak anlamına geliyor ki;bu da nefse karşı indirilen, tesiri ebediyyen sürecek kalıcı bir tokattır… Rabbimiz’in kesin hükmü ve emri vardır nefsine uyanlara yönelik “Haddi aşmayın,çünkü Allah haddi aşanları sevmez” (Bakara Suresi, 2/190;Maide Suresi,5/87)ayetleriyle Rabbimiz haddi aşmayı haram kılmış,haddi aşanların kalplerini mühürleyeceğini(Yunus Suresi,10/74)de bildirmiş ve onları cehennemle cezalandıracağını da (Kaf Suresi,50/25)) ayetinde bildirmiştir… Tıpkı atalarımızın da dediği gibi “Kişinin haddini bilmesi gibi irfan olmaz”..Bu bakımdan Rabbimiz’e mahcup olmayacak amelleri taşıyalım amel defterimize…. Madem üstünlüğün ölçüsü takva ile anlaşılıyor o halde,maddi anlamda ve görünüşe aldanarak kişileri üstün tutmamız doğru olmaz,hatta yakınlık derecemize göre de kayırma politikası güderek üstünlüğü yanlış yerlerde aramak, İslam şuuruna aykırı bir stratejidir.İslam büyükleri buna en önemli örnek teşkil etmişlerdir… Seyyid Ahmed er-Rıfai hazretleri(k.s.),yeğeni Ebü’l-Feth Vasıti’yi kendi oğlundan daha çok sever,önceliği ona verirdi.Hanımı bir gün, – Neden kardeşinin oğlunu kendi oğlundan daha çok seviyor,ona öncelik veriyorsun,bunun hikmeti nedir,diye sitem etti.Hazret, – Ona ben öncelik vermiyorum.Asıl onu öne geçiren,ona lütufta bulunan Allah Tela’dır,buyurdu.Sonra her ikisini de yanına çağırarak, – Gidip bana biraz ot toplayın,dedi.Bir müddet sonra oğlu elinde bir demet otla geldi.Ebü’l-Feth Vasıti ise eli boş döndü.Hazret ona, – Sen niçin bir şey getirmedin,diye sordu.Ebü’l-Feth şu cevabı verdi: – Hepsinin Allah Teala’yı zikrettiğini işittim.Bu sebeple onları koparmaktan haya ettim,diye cevap verdi.Hazret,hanımına dönerek, – Oğlunun ve onun haline bak,var sen kıyas et,deyince hanımı özür diledi. Bu durumdan da anlaşıldığı üzere Cenab-ı Hakk,yaşantısıyla kendisine yaklaşıp,nefsinden kaçanları belirgin bir şekilde ortaya seriyor ve kulların da bunu idrak etmesine olanak sağlıyor… Evet bitkiler de can taşıyor ve kendi dilleriyle Rabbini zikretmeye fırsat arıyorlar,tabi eğer yaşamları sona ermez de, ömürlerine kasteden birileri çıkmazsa…Onların ahiret kaygıları da yok üstelik, tıpkı hayvanlar alemi gibi,ama kendilerine sunulan nimetlerin farkındalar ki, vefa örneği gösterip,kendi dillerinde Rabbimiz’i zikretmeyi öncelikli görevleri olarak görüyorlar…. Yüce Rabbimiz,biz kullarını birbirimize muhtaç olarak yaratmıştır.Kullardan bir kısmına fazla,bir kısmına daha az imkanlar vermiş,güçlü-zayıf,zengin-fakir arasındaki sosyal dengenin korunması için yardımlaşma ve dayanışma esasını ortaya koymuştur. Evrensel bir değer olan adaletin,toplumsal barışın ve mü’minler arasındaki kardeşlik hukukunun bir gereği olan olan yardımlaşma ve ve dayanışmanın en güzel örneği;hicret sonrası Ensar ve Muhacir tarafından sergilenmiştir. Resulullah(s.a.v.)Efendimiz;”Mü’minler,birbirlerini sevmede ve şefkat göstermede tıpkı bir vücut gibidirler.Vücudun bir uzvu rahatsızlanırsa,diğer uzuvlar da onun rahatsızlığına ortak olurlar.”(Buhari,”Edep”,27)buyurmuştur. Demekki nefsimize her alanda hükmetmeyi başarmalı, hem kendi ıslahımızın sağlanmasında,hem de din kardeşlerimizle olan münasebetimizde Rabbimizin rızasını ölçü alarak,sırat-ı müstakim bir çizgide kalabilme hedefini görev addedmeliyiz… Hal böyleyken,Kur’an-ı Azimüşan’la amel edip,bize hitap eden ve ikaz mahiyetindeki mübarek ayet-i kerimeleri idrak etmeye çalışıp doğruları hayatımıza nakşetmeyi en önemli görevimiz olarak bilmeliyiz….. En güzel hasletleri üzerimizde barındırıp,salih ameller hanemize kaydedilmesinde önayak olmalıyız ki,yüce yaradanın hoşnutluğunu kazanalım,değil mi ama? Yaradılanı yaradan dan ötürü severiz ama Rabbimiz’in sevdiği,buğz etmediği kulları…Çünkü rızası dışında yaşayan kulları sevmemiz demek,bir şekilde Rabbimiz’e karşı çıkmamız anlamına gelir ki bu da Rabbimiz’in bize de buğz etmesine sebebiyet verir… Başta Peygamber(s.a.v.)efendimizin ve nice veli kulların diğer bozulmuş dinden olanlara müşfik davranmalarının sebebi sadece doğru örnek olmak amacı güdülmesiydi,yani hem onlara dinimizi sevdirmek,hem onlara rızkı, öncelikle Rabbimiz’in temini sağlamasını idrak edip,yanlış bir tutum sergilemekten haya etmekteydiler..Bu demek değildi ki,onlarla dost olunacak,aksine nefsimize tesir edip bizi de kendilerine benzetmeleri tehlikesi doğacağından onlara sadece bize ihtiyaç duydukları kadarıyla elimizi uzatmak doğru olacaktır. Birçok ayet-i kerime vardır, onlarla dost olanların mahşerde birlikte haşrolunacağına dair… Tasavvufun büyüklerinden İmam Gazali hazretleri(rah.)şöyle der: “Kulluğun temeli üç şeydir : 1.İslam’ın belirlediği hükümlere uymak. 2.Allah Teala’nın takdirine razı olmak, 3.Allah Teala’nın rızasını kazanma yolunda,nefsin arzu ve isteklerini terketmek.” Bu durumda hem emir ve yasakları doğru idrak edip emirleri uygulamaya dökerken,yasaklardan da kaçınmanın,hem kaza ve kadere rıza göstermenin,hem de her türlü haramdan sakınıp ıslah olabilme adına, kamil olma yolunda dereceler elde etmemizin mü’min olabilme vasıflarından olduğuna göre bu kuralları hayatımıza nakşetmeyi kazanç olarak görmeli ve hayatımızın her alanında uygulamalıyız…. Sevgi ve saygılarımla…………

ABDULLAH DEDE
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 50
Yanıt Sayısı: 367
12 sene önce
allah razi olsun paradoks degerli paylasimin icin....
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23585 Kayıtlı Üye
  • 16571 Konu
  • 143819 Cevap
  • Son Üye AndrewAwawl
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)