Size Bir Fırsat Veriyorum

Hayalleriniz sizin özgür yanınızdır. Özgürlüğe götüren biletlerinizdir onlar. Bu dünyada bırakmak istediğiniz izler, yapmak istedikleriniz, aşmak istediğiniz engeller, kırmaya niyet ettiğiniz rekorlar, keşfetmek istedikleriniz, görmek istediğiniz yerler, olmak istediğiniz kişi, öğrenmek istediğiniz ve öğretmek istedikleriniz… Kısacası sizden çalınan herşey… İşte hayallerinizi kurban vermekle, bütün bunları kurban vermiş olacaksınız. Sonra da diyeceksiniz ki, “bana fırsat verilseydi yapardım” Alın size fırsat. Ben veriyorum. Bakın yazıyorum buraya. FIRSAT… Hatta birkaç fırsat veriyorum size. Fırsat Fırsat Fırsat Fırsat Fırsat Fırsat Fırsat Saçma mı geldi? İşte karşınızda fırsat. Ne bekliyordunuz ki? Nasıl bir fırsat istiyordunuz? Kim verecek size o fırsatı? HİÇ KİMSE! Benim bu kadar fırsatı verdiğime bile sevinmeniz lazım. Çünkü kimse size o fırsatı vermeyecek. Siz gideceksiniz ve o fırsatı alıp ona sımsıkı sarılacaksınız. Ama öyle tramvayın kayışına dokunur gibi tutunmayacaksınız o fırsata. Sanki okyanusun ortasında kalmışsınız ve bir helikopter size ip uzatmış ve o ipe sarılmış gibi sarılmalısınız. Yoksa fırsat elinizden kayıp gider. Orison Swett Marden, “Fırsatı Yakalayın” adlı kitabında fırsatı şöyle tanımlıyor; “Fırsat bir heykele benzer. Yüzü saçlarıyla örtülü ve ayaklarında kanatları vardır. Yüzü örtülüdür ve bu yüzden insanlar onu tanıyamaz. Ayaklarında kanatları vardır. Bu yüzden süratle gelir ve geldiğinden daha hızlı bir şekilde gider. Saçları önündedir ama başının arkası keldir. Bu yüzden onu, geldiğinde saçlarından tutarak yakalayabilirsiniz. Ama giderken arkasını döner ve saçlar olmadığı için tutamazsınız…” ne güzel bir benzetme.. Mutsuz Olmak Günahtır