Cumartesi Yalnızlığı… / Haydar ERGÜLEN

Bu konu SOLAK tarafından 13 sene önce açıldı, 694 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
SOLAK
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 388
Yanıt Sayısı: 2290
13 sene önce

Selim İleri’den ilk okuduğum hikâye kitabıdır “Cumartesi Yalnızlığı”, aynı zamanda Selim İleri’nin de ilk hikâye kitabıdır. Hem adından, hem de hikâyelerin taşıdığı “genç olgunluk” tan ötürü hala pek sevdiğim bu kitabı sık sık anarım. Yoksul bir kızı anlatır Selim İleri “Cumartesi Yalnızlığı” nda, fabrikada çalışan bir kızı ve onun yoksul düşlerini… Bir Cumartesi günü sevgilisinin evine gider, …sevgilisi yoktur ve hiç gelmeyecektir. “Yalnızdım, cumartesiydi. Cumartesi tek sevinç günümdü, kötü geçemezdi dost yüreklim, sensiz olamazdım…” der ve cumartesi yalnızlığını daha büyük yalnızlıklara terk edip gider kız… Cumartesi yalnızlığının ne demek olduğunu o kitaptan hissetmiştim ben de. Çocuktum daha, ama çocukların da yalnızlığı büyüktür, korkunçtur bazen. Çocuk oldum, bilirim… Selim İleri’ye hak verecek kadar büyüdüm sonunda.Sonunda Cumartesi yalnızlığının yalnızca sokaklarda gezmediğini, evlere de sindiğini öğrendim. Pazar sessizliğin günüdür, cumartesi yalnızlığın. Kim sevmez cumartesi günlerini? Sormak bile fazla, herkes çok sevdiğinden belki kimse kimseyle paylaşmak istemez, sokaklar evlerle paylaşmak istemez. Ve belki de bu yüzden insanların yalnızlığından en çok cumartesi günleri yalnız kalır. Oysa cumartesi günleri her seferinde büyük bir şölene hazırlık gibidir, her şey o güne biriktirilir, sanki bir değil, birkaç gün yaşanacak gibidir. Diğer günlerin bize veremediğini cumartesi günlerinden talep ederiz. Cumartesi iyi huylu, yüzü yumuşak bir Şirketi Hayriye vapuru gibidir, adı Kalender olsun. Onunla hem adaya gitmek isteriz, hem karşıya geçmek. Bilmediğimiz, onun bizi kendimize getirmek üzere aklımızın ve ruhumuzun iskelesine yanaşmak isteğidir. O yanaşmak için manevra yapadursun, dalgalar kıyıda patlamaya başlamıştır bile. İçimizdeki halat kopar, sözler zembereğinden boşalır, denizin mavisi aşkına içtiğimiz kötü çaylar soğur, yarım kalır. Cumartesi günü yarımların günüdür. İki yarım gündür. Yalnızlığının yarısını evlere bırakır, yarısını sokaklara taşır… Kendimizle yüz yüze kaldığımız, yüzleştiğimiz yetmiyormuş gibi, iki yalnızlık da birbiriyle yüzleşir, çıplak ve acımasız yüzü ortaya çıkar yalnızlık sözlerinin.O yüzden cumartesi günlerinden korkarım, en çok sevdiğimizden korktuğumuz gibi… Ne tuhaf, bu yüzleşmeden bir muhasebe yapmak cesaretini bile bulamayız kendimizde. Ve aslında belki de en çok yaşadığımızı hissetmemiz gereken cumartesiden hiçbir şey anlamayız. Onun da bizden bir şey anladığı şüphelidir ya. Hem anlayacağı fazla bir şey de yoktur. Belki de Selim İleri’nin “Cumartesi Yalnızlığı” ndaki fabrika kızı kadar tanımadığımızdandır kendimizi. Oysa o kendini tanır… En çok “imkânsızlığı” tanır. Biz her şeyi “olanak dahilinde” görmeye eğilimli olduğumuzdan mı ne, imkânsızlıkta bile bir hat var sanırız, yalnızlararası.Evlerden sokaklara, cumartesi günlerini bir dinleyin, o dahili hattın uzandığını, gün boyu boş yere uzun uzun çaldığını ve kimsenin açmadığını, açıp bir cevap vermediğini duyacaksınız. Duydunuz mu, cumartesi günleri tehlikelidir, yalnızlık yağmuru sebebiyle iptal edilen bir tören gibidir. Yalnızlığınızı alın, ıslanacaksanız kendi yalnızlığınızdan ıslanın alıntıdır

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23581 Kayıtlı Üye
  • 16569 Konu
  • 143813 Cevap
  • Son Üye utaletryae
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)