Ayan-ı Sabite Ne Demektir?

Bu konu superisi tarafından 11 sene önce açıldı, 623 kere okundu ve 1 Cevap verildi.
superisi
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 214
Yanıt Sayısı: 1018
11 sene önce

Ayan-ı Sabite Terimi Nedir? Ayan-ı sabiteMuhyiddin Arabî hazretleri, eşyanın ezelden beri Allah’ın ilminde sabit olan mahiyetlerine “ayan-ı sabite” demiştir.Seyyid Şerif Cürcanî hazretleri ise, Tarifat adlı eserinde, bir şeyin ilâhî ilimde teşekkül eden hâline “mahiyet,” yaratılarak haricî vücut giymiş hâline de “hakikat” demektedir. Buna göre, “ayan-ı sabite” eşyanın mahiyetleridir. Ayan-ı sabite değişmez, kaybolmaz. Zira, Allah unutmaktan münezzehtir. Zaten sabit olmanın mânâsı da budur.Nur Külliyatında, “ayan-ı sabite” için “mevcudat-ı ilmiye” tabiri kullanılır. Yine Nur Külliyatında, mahlukatın ölümle yok olmadıkları, “daire-i kudretten daire-i ilme geçtikleri” kaydedilir. O hâlde, ayan-ı sabite mutlak mânâda “yok” değillerdir, ama henüz yaratılmadıkları için de “varlık” diye adlandırılmazlar. Bunlar, yaratıldıklarında ilim dairesinden kudret dairesine geçmiş olurlar ve onlara artık “mahluk” denilebilir.Cenâb-ı Hakk, insan ruhuna birçok ilâhî hakikati keşfedecek manevî âletler, hisler, duygular, hâller yerleştirmiştir : Biz, bir cümleyi önce zihnimizde teşekkül ettiririz. Böylece o cümle mutlak mânâda yokluktan kurtulmuş olur, ama ona “yazı” da diyemeyiz, zira haricî âlemde kendini henüz göstermemiştir. O cümleyi yazmayı irade edip, kudretimizi de bu yönde sarf ettiğimiz takdirde, cümlemiz yokluktan kurtularak varlık âlemine çıkar ve “yazı” adını alır. Cümlenin ilmimizdeki ilk hâli onun mahiyetidir, bu mahiyet ayan-ı sabiteye misâl olabilir. Yazıldıktan sonraki hâli ise hakikattir, bu yazı da âlemdeki mahluklara bir misâl olarak düşünülebilir.Muhyiddin-i Arabî Hazretleri eşya arasındaki farklılıkları, a’yan-ı sabitelerin farklı oluşlarıyla izah eder. Cenâb-ı Hakk’ın zâtı birdir ama isimleri yüzlerce, binlercedir. Hatta bazı zâtlara göre ilâhî isimler sonsuzdur. İşte bu isimler arasındaki farklılık, onların tecelligâhı olacak varlıkların da farklı mahiyette olmalarını zarurî kılmıştır.Ayan-ı sabitenin “esmâ-i ilâhiyyenin gölgeleri,” oldukları kabul edilir. Bu gölgeler isimlerden haber verirler, ama onlara benzemezler. Bunların müstakil bir varlıkları yoktur. İlim dairesindeki taş, sert olmadığı gibi, ilim dairesindeki insan da hayat sahibi değildir.Mahlukat için “esmânın gölgelerinin gölgeleri” denilmekte ve “gölgenin gölgesi” için şöyle bir misâl de verilmektedir:Güneşin aynadaki aksi, onun gölgesi makamındadır, yani ondan haber verir ve varlık mertebesi itibariyle onun varlığına nispetle gölge gibi zayıf kalır. O aynayı bir başka aynaya karşı tuttuğumuzda bu ikinci aynada birinci aynadaki “gölge güneş” tecelli eder. İşte bu ikinci tecellinin varlık derecesi ise “gölgenin gölgesi” kadardır. F.Gulen: Her şeyin özü, esası, zâtı mânâlarına gelen ayn, çoğulu “âyân”, “sâbite” kelimesine muzaf kılınıp “âyân–ı sâbite” şeklini alınca “hakâik–ı eşyâ–yı ilmiye” diyebileceğimiz Hz. Âlem–i ilmiyede esmâ–i ilâhiyenin sûret–i tecellilerinden ibaret olup hakâik–i mümkinâta dair ilmî vücudlar çerçevesinde zâtlar ve mâhiyetler demektir. Bu mânevî sûret ve ilmî hakikatlerin, Hz. Zât’la zamânî gibi görülen münasebetleri zaman itibarıyla değil, bizzattır; evet ilm–i ezelîdeki bilinenlerle, zamana bağlı taayyün, birbirinden farklı şeylerdir. İlm–i ilâhîde mevcut olan her şey, min vechin vücud, râyiha ve hususiyetini teşemmüm etmiş bulunsa da hâricî vücud nokta–ı nazarından mümkin unvanıyla mevcud–u mukayyet ve mâdûm arası bir konum ihrâz etmektedir. (yazarların eserlerinden derlenmiştir. (not: yazarların eserlerinden derlenmiştir)–alıntı–

Hun
Üyelik Zamanı: 12 sene önce
Konu Sayısı: 1116
Yanıt Sayısı: 5482
11 sene önce
emegine saglik pericim
Cevap Eklemek için Giriş Yapmalısınız.
  • 23581 Kayıtlı Üye
  • 16569 Konu
  • 143813 Cevap
  • Son Üye utaletryae
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)