Nakşibendi Târikatı

Bu konu Sİhab tarafından 13 sene önce açıldı, 466 kere okundu ve Henüz Cevap Yok.
Sİhab
Üyelik Zamanı: 13 sene önce
Konu Sayısı: 310
Yanıt Sayısı: 734
13 sene önce

Nakşibendi Tarikatı, Bahâeddin Nakşibend kuddise sırruh’un halifelerinden Alâeddin-i Attâr, Zâhîd Bedahşî ve Muhammed Parisâ tarafından, özellikle Yeseviyye Tarikati’nin yoğunlukta bulunduğu bölgelerde, çok büyük bir kitleye ulaştı. İmam-ı Rabbânî kuddise sırruh (ö. 1625) döneminde Hindistan ve havalisine; Mevlana Halid Bağdâdî kuddise sırruh (ö. 1826) zamanında da bütün Orta Doğu’ya yayıldı. Osmanlı Padişahları Nakşibendiliği himaye ettiler. Son Osmanlı Padişahı, Vahdettin Han’ın da Nakşî-Halidî olduğu rivayet edilmektedir. Bazı tasavvuf ve tarikatlar üzerine araştırma yapan zatlar şöyle demişlerdir:“Nakşî tarîkatı, îtikadî sarsıntılara yol açacak fikir ve düşüncelere yer vermeyen mu’tedil bir tarîkattır. İslâm kültürüne, halk maârifine ve Anadolu birliğinin te’minine yaptığı hizmet büyük olmuştur.” Bu Tarikat-ı Aliyye’de yapılan her türlü davranış, söz ve latife Allah için olmalıdır. Yapılan amellerden ne dünyevî ne de uhrevî bir menfaat beklenmemelidir. Bu âli maksada ise ancak, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uymak ve bid’atlardan kaçınmakla ulaşılabilir.Bütün yasaklardan, mekruhlardan kendini korumak suretiyle, kalbî huzurun süreklilik kazanmasına çalışılmalıdır. Geçmişte işlemiş olduğu, günah, haram, hata ve kusurları için tevbe-i nasuh etmeli; bu gafleti gidermek için; kalbî râbıta ve zikirle meşgul olmalı, kalbî ve aklî terakkîyi kazanmak için gayret gösterilmelidir. Zira, huzurun (ihsan) hasıl olması için bu saydıklarımızı uygulamak şarttır. Özet olarak, Âl-i Nakşibendî Tarikati’nin hakikati, Allah-u Zülcelal ile sürekli olarak beraber olmaktır.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 23594 Kayıtlı Üye
  • 16573 Konu
  • 143825 Cevap
  • Son Üye mirhan
Forumda Kimler Online (Şu anda 1 kişi Online)
  • ADMINISTRATOR (3)
  • SÜPER MODERATÖR (9)
  • MODERATÖR (1)